Kardeşlik Ruhu
Aynı ana babadan dünyaya gelen kan bağıyla başlar kardeşlik. Aile içinde başlayan bu bağ birliktir, sevgidir, öğrenmedir, öğretmedir. Ablanın, ağabeyin öğretmenliğidir. Tecrübe çerçevesidir. Küçüklerin korunması, emanet bilinmesidir. Bu dayanışma ruhu içinde; toplumun temel taşı olan ailede nice taşlar oturur, görkemli binalar oluşur.
Kardeşlik bu bağlamda; aile içindeki bağlar için kullanılsa da kardeşliğin tarifi şümullüdür. Dayanışma içinde ortak iş yapan, birlik-beraberlik ruhu taşıyan, amaç-hedef birliğiyle yol alan kişiler için de “kardeşlik” tanımı vardır. Samimiyetin var olduğu gönüllerde bu ifade karşılık bulur.
Berrak bir su misalidir kardeşlik, birbirine ayna olan yüce gönüllü insanların vasıflarındandır. Kişiler kan bağı olmasa da can bağıyla birbirine bağlıdır. Aynı pencerelerden aynı manzaraları görürler. Aynı yolda yürümekten zevk alırlar. Ayaklarına diken batsa da beraber çıkarırlar, ekmeklerini bölüşürler. Yâr-yaren olurlar. Dertlerini, sevinçlerini paylaşırlar.
Yusuf (a.s.)’ın kardeşlerini hatırladığımızda kıskançlığın bariz örneğini Rabb’in kelamıyla okuyoruz. Dürüstlük abidesi bir insanın aynı ana babadan gelmiş olsa da kıskanç, nefsin emriyle hareket eden kardeşlerinin kötülüklerine maruz kalışına ayetlerle şahit oluyoruz.
Kuyuya atılan Yusuf’un adı kardeş olanlarca ölüme terk edilmesi, ona dair yalanlar söylenmesi ve kendi öz babalarını üzüntüye gark etmeleri bir imtihan sürecini gözlerimizin önüne sererken, kardeşlik hukukunda olması gereken sevgi ve bağlılık unsurlarını nefis ve menfaatin ezip geçtiğini görüyoruz.
Ve yine kardeş olan Habil ile Kabil kıssası da kardeşliğin sadece aynı karında yatmak olmadığını, nefsine yenik düşmüş, güzel ahlakla bezenmemiş insanların bu bağı hiçe sayabileceğini gösteriyor.
Yine “bahçe sahipleri” kıssasında, kardeşlerini iyiliğe çağıranı dinlememeleri, sabahın erken saatlerinde gidip “Kimse gelmesin!” diye bahçeyi erkenden dermek istemeleri menfaat odaklı yaşamanın insanı nasıl kayba uğrattığının şahitliğidir ki kardeşlik kâr etmiyor.
Kardeşlik, Allah’ın ipine sımsıkı sarılırken onun “Gör, bak!” dediği pencerelerden bakabilmektir.
Kardeşlik; her türlü çıkar ilişkisinden, nefsî ve menfî duruştan uzak, gönülce yol almaktır.
Kardeşlik; iyiliği, güzelliği, doğruluğu şiar edinmiş, yolun kutsiyetini bilenlerle olan bağdır.
Kardeşlik; verebilmek, fedakârlık edebilmek, hemhal olabilmektir. Duymak istemediğin her türlü sesi kırıp üslubuyla söylenen nahif ses olabilmektir.
Kardeşlik; kardeşinin acısını yüreğinde, sevincini gözlerinde hissedebilmektir. Başarısıyla gurur duyabilmek, tökezlediğinde takıldığı taşları kaldırabilmektir.
Kardeşlik; görünür sevgidir, dost bağıdır, can bağıdır.
Malını, canını, namusunu hiç tereddütsüz emanet merciidir. Kardeşlik; kardeş dediğin kişinin adını duyunca sevinmektir. Görmeyince özlemektir. Aradan yıllar geçse de bir araya gelindiğinde hiç mesafe girmemiş gibi olabilmektir.
Kardeşlik; aynı karında yatmaktan, aynı ailede olmaktan öte, aynı yürekte bir atabilmektir.
Atışın “Biri sen, biri ben!” diyebildiğimiz, kardeş bilinenlere selam olsun.
Nilüfer Z. AKTAŞ
Yazar"Hayâ imandandır." hadisiyle başlayalım söze.Edep ve hayâ, toplumsal hayatın en önemli değerlerindendir. İnsanların birbirlerine ve çevrelerine karşı saygılı, ahlaklı ve ölçülü davranmalarını sağlayan...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
“Nesillere sevda ile yol alır öğretmen!”“Bir ülke, bir şehir, bir mahalle, hatta bir apartman onlarca doktor, mühendis, öğretmen hâkim, hemşire çıkarabilir.Öğretmen olarak en büyük çabam; bunlardan ka...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma (r.a.) ile cennetle müjdelenen 10 sahabiden biri olan Zübeyr bin Avvam’ın oğluydu. Hicret’ten sonra muhacirlerden doğan ilk çocuktu. Hicret’in 1. yılında dünyaya geldi. Hz. ...
Yazar: N.Nida DURAN
Dışarı açık kapılardır duyularımız. Göz, kulak, burun, dil ve ten. Maneviyat iklimi bu kapıları temiz tutmak, giren çıkanın kontrolüyle başlar.Bir tefekkür için açtığımız kapı olan göz, binlerce tefek...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ