Murad Hüdavendigar’ın Araftaki Kızı Melek Hatun
Sultan Murad Hüdavendigar’ın kızıdır. Annesi, Gülçiçek Hatun’dur. Kaynaklarda ismi, Nefise ve Sultan Hatun şeklinde de geçmektedir. Doğum tarihi bilinmemektedir. Hayatı hakkında fazla bir malumat yoktur. Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey’le evlenmiştir: Alaeddin Ali Bey, Sultan Murad’a elçi ve hediyeler göndererek, Melek Hatun’a talip olmuştur. Padişah da olumlu karşılık vermiştir.
Ali Bey, müstakbel eşine muhteşem bir çeyiz takımı göndermiştir. Birkaç yıl nişanlı kaldıktan sonra Melek Hatun ile Alaeddin Ali Bey izdivaç etmişlerdir. Düğün tarihi, kaynaklarda 1378 ile 1381 yılları arasında değişiklik göstermektedir. Bu evlilikten, Alaeddin Ali, Mehmet ve Oğuz adında çocuklar dünyaya gelmiştir. İlk oğullarının Karaman olduğu ve 1,5 yaşında vefat ettiğine dair nakiller vardır. Daha sonra Melike Hatun, oğlu adına Karaman’da muhteşem bir medrese (Hatuniye) yaptırmıştır.
Melek Hatun, çok defa kocası ile babası Sultan Murad ve kardeşi Yıldırım Bayezid arasında kalmış; iki taraf arasındaki hadiselerin kızıştığı dönemlerde aracı vazifesi görmüştür. Alaeddin Ali Bey, birkaç defa eşi Melek Hatun sayesinde ölümden dönmüştür: Murad Hüdavendigar, Rumeli’de gaza ederken Alaeddin Ali harekete geçti ve Bosna kralıyla ittifak kurup onu Osmanlı’ya karşı kışkırtmaya yeltendi. Ardından, 1386’da Beyşehir ile bazı yerleri işgal etti. Gazi Hünkâr, damadının bu teşebbüslerini öğrenince duyduğu üzüntü ve öfkeyi şu sözlerle dile getirdi:
“Ben, Allahu Teâlâ yolunda din gayretine çalışıp bir aylık yoldaki düşman içine girmişim. Gece ve gündüz ömrümü gazaya sarf etmeye niyet kılıp bu uğurda zevk ve eğlenceyi terk edip bela ve mihneti seçmişim. O ise gelip bir bölük mazlum Müslümanların üzerine yürüye ve onları incitip mallarını yağma ede!”
Damadını yola getirmeden Rumeli’de rahat hareket edemeyeceğini anlayan Sultan Murad, Karamanoğulları üzerine sefere çıkmaya karar verdi. Orduyla birlikte Konya önüne gelince Alaeddin Ali Bey dehşete kapıldı. Beyliğinin sona ereceğinden korkarak pişman oldu. Kayınpederinin adalet ve keremine güvenip hanımı Melek Hatun’u ara bulucu olarak gönderdi. Murad Hüdavendigar, kızının gözyaşlarına dayanamadı. Babalık damarları kabararak damadının kusurlarını affetmeye hazır olduğunu bildirdi. Ali Bey buna çok sevindi ve ertesi sabah hünkârın huzuruna çıktı. Elini öpüp özür diledi. Gazi Murad Han onu affederek beyliğini iade etti.
Fakat Alaeddin Ali Bey’in Osmanlı’ya karşı sergilediği düşmanca hareketler, Yıldırım Bayezid’in hükümdarlığı zamanında da devam etti. Bunun üzerine Bayezid Han, 1390’da Konya’yı kuşattı. Talihinin yaver gitmediğini anlayan Ali Bey, aman dileyerek Padişah’ın fermanına boyun eğeceğini bildirdi. Geçmiş kusurlarının hoş görülüp affedilmesini diledi.
Eniştesinin yalvarmaları ve bağlılık gösterileri neticesinde Yıldırım Bayezid, onu bağışlama yoluna gitti. Bayezid Han’ın 1391’de Eflak Seferi’ne çıktığı günlerde Alaeddin Ali, yapılan antlaşmayı bozarak ansızın Ankara’ya saldırdı. Anadolu Beylerbeyi Timurtaş Paşa’yı yakalatıp zincire vurdurdu. Ankara ve çevresini yağmaladı.
Bayezid Han, bunu işitince süratle Bursa’ya döndü. Padişah’ın Anadolu'ya geçeceğinden korkan Ali Bey, Timurtaş Paşa’yı serbest bıraktı. Değerli armağanlar vererek bağışlanmasını talep etti ve affedilmesi için adına aracı olmasını istedi. Yıldırım Bayezid’in cevabı şu oldu: “Şimdiden geri fesat ile doğruyu ayıracak olan işte bu ateş saçan kılıçtır!” Karamanoğulları Akçay Ovası’nda yine bozguna uğradı; Alaeddin Ali ile oğlu Mehmed esir alındı.
Padişah, Timurtaş Paşa’yı Karamanoğullarına ait kaleleri fethetmesi için gönderdi. İşin kolaylaşması için Ali Bey’i de yanında gönderdi. Ancak Timurtaş Paşa, esirken kendisinden çok cefa gördüğü Alaeddin Bey’i öldürttü. Yıldırım Bayezid, bunu haber alınca fevkalade sinirlendi ve Timurtaş Paşa’yı derhal huzuruna çağırttı. Bayezid’in gazabından korkan Timurtaş Paşa, “Düşündüm ki padişahımın iyilik damarları kabarır da bu hiçbir kötülükten kaçınmayan düşmanı hoş görüp atadan gelme keremiyle serbest bırakırsa sonra ne olur diye korkarak bu işi işledim.” diyerek Padişah’ı ikna etti ve ceza almaktan kurtuldu.
Bu seferle Karamanoğulları Osmanlı sınırlarına dâhil edilerek beyliğin varlığına son verilmiştir. Yıldırım Bayezid, kız kardeşi Melek Hatun ile oğullarını da Bursa’ya göndermiştir. 1402’deki Ankara Savaşı’nda Bayezid Han’ın Timur’a yenilip esir düşmesi, Anadolu’daki Osmanlı hâkimiyetinin parçalanması ve Karamanoğlu Beyliği’nin yeniden kurulması üzerine Melek Hatun, tekrar Karaman’a dönmüştür.
Görüldüğü gibi inişli çıkışlı bir evlilik hayatına sahip olan Melek Hatun, mutluluğu tam manasıyla tadamamıştır. Sonraki yıllarda Karaman’da vefat etmiştir. Ölüm tarihi belli değildir. Naaşı, kendisinin tesis ettirdiği Sultan Hatun Türbesi’ndedir. Melek Hatun’un yaptırdığı tek eser, Karaman’da 1381 yılında hizmete açılan Sultan Hatun/Hatuniye Medresesi ile türbesidir. İsmi, günümüzde Karaman’da bir mahalleye ve okula verilmiştir.
Bengisu HAYAT
YazarBeşinci Osmanlı padişahı Çelebi Mehmed’in yedi kızından biridir. Annesi, Kumru Hatun’dur. 1407’de Amasya veya Merzifon’da doğdu. Çocukluk yılları, Osmanlı’nın en buhranlı dönemi olan Fetret Devri’ne r...
Yazar: Bengisu HAYAT
Sultan Mehmed Reşad'ın ikinci kadınefendisidir. Çerkes asıllı olup Soçi doğumludur. Doğum tarihiyle ilgili kesin bir bilgi yoktur. Gerçek ismi Fatma’dır. Osmanlı Sarayı’na girdikten sonra kendisine “M...
Yazar: Bengisu HAYAT
İnsanı kalbî olgunluğa sevk eden en önemli etken, sevgidir. Sevgi, insanda doğuştan var olan bir duygudur. İnsanı mesleğinde ve görevinde motive eden, insanlarla kaynaşmayı, yaratılanlara ve tabiata k...
Yazar: Editör
2. Selim’in, Nurbanu Sultan’dan olan, büyük kızıdır. İsmi, kaynaklarda Esmâhan/Esmehan olarak da zikredilmiştir. 1544/1545 yılında, babasının Saruhan Sancakbeyliği döneminde, Manisa’da zuhur eden salg...
Yazar: Bengisu HAYAT