Canım Babam
Hıçkırık sesleriyle uyandım. Uykulu gözlerle etrafa bakındım. Saat sabahın altısıydı. Dışarıda yağmur yağıyordu. Yağmur taneleri odamın camına vuruyor ve belirgin bir ses çıkarıyordu. Yatağımdan doğruldum. Kimin ağladığını merak etmiştim. Hemen yan odaya geçtim. Bir de ne göreyim! Babam divana boylu boyunca uzanmış, annem ve iki kız kardeşim babamın başında ağlıyorlar.
Şeker hastası olan babam birkaç gün önce yemeği çok kaçırmış. Bir gün önce de, yasak olduğu halde dayanamamış ve baklava yemişti. Herhalde şeker komasına girmişti. Başucuna geldim. Rengi solmuştu, zor nefes alıyordu. Beni görünce bir el hareketiyle su istedi. Hemen verdim. Sanki boğazına takılıyor gibi içerken epeyce zorlandı.
Babamı öyle görünce gözyaşlarımı tutamadım. Sıkıntıdan terlemiş olan alnını öptüm:
− Babacığım, ne oldu sana canım babam?
Ellerim titriyordu, konuşamıyordum. Annem ve kardeşlerim sürekli ağlıyorlardı. Babam hastaneye gitmek istemiyordu. Annem, komşumuz Osman Amca’yı çağırmamı söyledi. Osman Amca babamın en iyi arkadaşıydı. Evleri hemen yan taraftaydı. Hızla evden çıktım. Dışarıda ince ince yağmur yağıyordu. Gözümden akan yaşlar yağmur tanelerine karışıyordu. Aceleyle kapıyı yumrukladım. Osman Amca ben gelmeden önce uyanmıştı. Namaza kalkmıştı anlaşılan. Beni öyle görünce telaşlandı:
− Ne oldu evlâdım?
− Babam çok hasta Osman Amca, hemen bize gidelim...
− Neyi var? Ne oldu?
− Şekeri yükselmiş herhalde...
Hızlı adımlarla eve gittik. Babam hâlâ hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Osman Amca’nın gelmesiyle annem ve kardeşlerim ağlamayı kestiler. Babam hastaneye gitmemekte ısrar ediyordu, fakat Osman Amca onu dinlemedi. Bana dönerek:
− Taksi durağına git, hemen bir taksi çağır, dedi.
Taksi durağı beş dakika uzaklıktaydı. Durağa kadar koşarak gittim. Heyecandan elim ayağım titriyordu. Nefes nefese kalmıştım. Bir yandan da kötü şeyler aklıma geliyordu. Ya babama bir şey olursa?
Duraktan bir taksiye binerek eve geldik. Taksici üzücü bir durum olduğunu anladı. “Nereye gideceğiz?” dedi. “Hastaneye.” dedim. Başka bir şey söyleyecek durumda değildim.
Osman Amca babamı sırtına aldı, taksiye kadar getirdi, arka koltuğa yatırdı. Babam, yattığı yerden bana bakıyordu. Gözyaşlarımı tutamadım. “Seni çok seviyorum babacığım.” dedim, yüzünü ve alnını öptüm. Babamın da gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü.
Osman Amca taksinin ön koltuğuna bindi. Kapıyı kapatmasıyla birlikte araba hızla uzaklaştı. Annem, kardeşlerim ve ben öylece kalakaldık. Gözlerimiz yaşlı olarak eve girdik. Bütün samimiyetimizle Allah’a yalvarıyorduk:
− Babamı koru Allah’ım! Ona yardım et, acil şifalar ver!
Babama bir şey olursa ne olurdu hâlimiz? Bunu düşünmek bile istemiyordum.
Osman Amca birkaç saat sonra sevinçli haberle döndü: Hastaneye gitmişler. İnsülin ve serum vermişler. Babam komadan çıkmış. Doktor kontrolündeymiş. Durumu iyiymiş. Öğleden sonra kendisini ziyarete gidebilirmişiz. Fakat bu günlerde fazla yorulmaması gerekiyormuş.
Görüş saati gelmişti. Elimizde çiçeklerle hastanenin dar ve uzun koridorunda ilerliyorduk. Heyecanlıydık. Nasıl olmuştu acaba canım babam? Odaya girdiğimizi görünce gülümsedi. Onun tebessümü içimi rahatlatmıştı. Sırayla elini ve yüzünü öptük. Kolunda serum bağlıydı, halsizdi. Fakat evdeki durumundan çok çok iyiydi. Allah dualarımızı kabul etmiş, babamızı bize bağışlamıştı.
Birkaç saat sonra babamı hastaneden çıkardık. Hızla iyileşti, durumu düzeldi. Onun iyileşmesi bizim mutluluğumuzu kat kat arttırmıştı. Babamın sağlık durumuyla yakından ilgilenen Osman Amca’ya güzel bir hediye almaya karar verdik. O günden sonra her akşam yatarken Allah’a dua ediyorum:
− Allah’ım, babamı bizden ayırma, kimseyi babasız bırakma Allah’ım!
Sırrı ER
YazarSevgili çocuklar;İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’ den günümüze kadar geçen zamanda iyilerle kötüler arasındaki mücadele devam etmektedir. Hakkı savunanlar ve doğru yoldan ayrılmayanlar ile Şeytanı...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar;Mehmet Akif Ersoy’un bütün şiirleri Safahat adlı kitapta toplanmıştır. İstiklal Marşı hariç. Bunun sebebini soranlara şunları söylemiş Mehmet Akif: “Bundan böyle o marş sadece benim d...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar;Çocukluğumdan beri bildiğim ve sevdiğim bir çocuk şarkısı vardır: Öğretmenim, canım benim, canım benim/Seni ben pek çok, pek çok severim/Sen bir ana, sen bir baba/Her şey oldun artık ...
Yazar: Sırrı ER
Batı Karadeniz'de yer alan Kastamonu; tarihi, yemyeşil doğası, konakları, kalesi, hanları ve masmavi denizi ile görülmeye değer, bambaşka bir Karadeniz şehridir. Kastamonu, Anadolu'nun en eski şehirle...
Yazar: Yusuf HALICI