Sağlıklı ve Mutlu Yaşamanın Yolları
Yaşadığımız şu fâni dünyada sağlıklı, huzurlu ve mutlu olmamız yapacağımız her işimizde çok önemlidir. Nefsimizden başlayarak, ailemize topluma faydalı olmanın yollarını aramak zorundayız. Öncelikle kendinize, ailemize ve sevdiklerimize zaman ayırmamı gerekiyor.
Olumlu düşünmeli ve endişe etmemeliyiz. Kıskançlık yapmayıp, kibirli olmayacağız. Kendimize değer verecek, paylaşmayı bileceğiz. İnsanları sevecek, sevdiklerimizi mutlu edecek tatlı sürprizler yapacağız. Gülümseyerek mutluluğu yakalayacak, sabırlı ve merhametli olacağız. Zamanı en iyi ve en verimli şekilde kullanacağız. Mutlu olmak kendi elinizdedir. Mutlu yaşamanın tadını çıkararak, mutluluğu içimizde arayarak onu bulup doyasıya yaşayacağız.
Mutluluk için söylenen sözlerden bir demet sunmak istiyorum: Kanaatkâr ol. Çünkü kanaat kalbî mutluluğun temel taşıdır. Karşındakini saygıyla dinle, dinlerken yüzüne bak, planlı temiz ve düzenli olmaya çalış, kendini karşındakini yerine koyarak bak. Yaptığın iyiliği unut, başa kakma, sana yapılan kötülüğü de unut, kin tutma, karşındakinin eksik, kusur ve hatalarını arama, önce kendi yanlışlarını düzelt, karşındakinin kusurunu toplum içinde değil, yalnız iken görüş ve yumuşak bir üslupla söyle.
Sırları kesinlikle söyleme, sır mezara kadar gitmelidir. Hayattan zevk almaya bak, ümitsiz olma, yaptığın hayırlı işlerin karşılığını mutlaka bir gün alacağını unutma, dostlarının acı ve sevinçlerini paylaş, çünkü acılar paylaşıldıkça azalır, sevinçler paylaşıldıkça artar, her şeyi dert etme, karşındaki insanlardan yapamayacakları şeyleri de isteme.
Mutluluk kalplere konan sihirli bir kelebektir. Kanadında kâinatın sırlarını taşıyan çeşitli renk ve desenleri olduğu, kalplerden dillere, dillerden gözlere, gözlerden gönüllere uçan bir kuştur. Mutluluk kelebeğinin konduğu gözler ışık diliyle konuşur. Tadına doyulmayan tatlı bir histir.
Mutlu olmak tüm insanlığın ortak arzusudur. Mutlu olmanın yolları, kuralları ve prensipleri vardır. Gerçek mutluluk nedir? Gerçek mutluluğu yaşıyor muyuz? Sahte mutluluklarla mı avunuyoruz? Mutlu olduğumuzda bunu koruyabiliyor muyuz? İnsanların sadece fizyolojik, biyolojik ihtiyaçları yoktur.
Bunun yanında psikolojik ihtiyaçlarının olduğunu unutmayalım. Hayatımız anlamlı mı? Anlamlı bir hayat mutluluk içinde geçen bir hayattır. Mutluluğa giden yolda engeller ve zorluklar vardır. Bunları bilmez ve mücadele edemezsek asla mutluluğu tadamayız.
Mutluluğu engelleyenlerin başında hırsımız, açgözlülüğümüz, kanaatsizliğimiz ve inanç zayıflığımız gelmektedir. Gerçek mutluluk fâni âlemde değil, baki âlemdedir. Madden ne kadar mutlu olduğumuzu söylesek de manevî yönden mutlu olmadıkça gerçek mutluluğu yakalayamayız.
İnsanı kuşatan esaret zincirleri vardır. Bu zincirleri kırarak hür olabiliyor muyuz? Kötü alışkanlık ve bağımlılıklarımıza köle mi oluyoruz? Bunlarla mücadele edilmezse bir süre sonra insanı çelik zincirlere bağlayıp esir alırlar. Bir düşünür: “Allah insanları mutlu yaşamaları için yaratmıştır. İnsanlar mutsuz oluyorlarsa, kendi hataları yüzündendir” diyor. Hayatın kendisi umut ve mutluluk kaynağıdır.
Mutluluğun şartlarına şöyle bir göz atacak olursak inanç en büyük mutluluk kaynağıdır. Mutluluk, karamsarlıktan, olumsuz düşüncelerden uzak durmak, kendimizi olgunlaştırmak için çalışmak, iyi, güzel ve faydalı işlerle uğraşmak, elindekilerle mutlu olmak, kanaatsiz olmamak, gereksiz kuşku ve korkulardan uzaklaşmak, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmaya önem vermek, evimizi bir mutluluk ocağı yapmak, ailemize, evimize, yuvamıza, işimize sahip olmaktır.
Mutluluğumuzun devamlı olmasını istiyorsak şu güzel davranışları hayatımıza katalım.
* İnanıp güvenmek.
* Verilene rıza göstermek, kısmet ve nasip diyebilmek.
* Sabretmek, sıkıntılara göğüs germek.
* Rızkı için çalışmak ve sonucunu beklemek.
* Sıkıntıların geçeceğine inanmak, ümitsiz olmamak.
Mutluluk başkaları tarafından da yaşanır ve yaşatılırsa gerçek bir mutluluk olur. Başkaları mutsuzken bizim mutlu olmamızın bir anlamı yoktur. Gerçek mutluluk başkalarının mutluluklarıyla bile mutlu olabilmektir. Bilgi ve sevgi paylaştıkça artan değerli bir sermayedir. Paylaşmak bir erdemdir. Yaşam paylaşıldığı oranda daha da güzelleşir. Bir mum başka bir mumu tutuşturmakla ışığından hiçbir şey kaybetmez. Aksine çevresini daha da çok aydınlatır.
İnsanoğlu hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi veya her şey garanti altındaymış gibi de düşünmemelidir. Elde olan bir anda kaybedilebileceği gibi, hiçbir şey yokken bir anda birçok şeyinde olabileceği göz ardı edilmemelidir. Veren Allah alan Allah. Bize verilenler birer emanettir. Biz bunların bekçiliğini yapıyoruz. Yunus Emre’nin dediğine iyi kulak verelim. Bu sözler kulağımıza küpe olsun.
"Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülkte yalan
Var birazda sen oyalan."
Hayatımızda inişler, çıkışlar ve zaman zaman da başarısızlıklar olacaktır. Ama her şeye rağmen “Bu da gelir bu da geçer” diyerek azim ve sabırla yeniden başlamak zorundayız.
Ali ÖZKANLI
YazarDeğerli okuyucularım. Ömrü eğitim ve öğretimle geçmiş, kırk yıldır yazan ve konuşan bir eğitimci olarak yeni bir eğitim-öğretim yılına başlarken bilgi, birikim ve tecrübelerimiz ışığında değerli anne ...
Yazar: Ali ÖZKANLI
İnsanoğlu muhabbetle karılmış, özelliklerle donatılmış, sevgi yumağıyla sarılmış ve varlıkların en şereflisi olarak yaratılmıştır. Özümüz ne kadar sevgi taşırsa sözlerimizde o oranda sevgi çağlayanı o...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Hastalık, salgın, yoksulluk, savaş ve çatışma ortamlarıyla ölüm oranlarının hızla arttığı bir dönemde yaşayan Yunus Emre, ölüm temasını öncelikli olarak ele almış, özellikle genç yaşta ölenleri anıp ş...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Ölümle aramızda çok ince bir çizgi varDünyâlar arasında uzaklık nefes kadarNedir diye sormuşlar, her çağda cins kafalarHep ölümü düşünmüş, nice has şâir, yazarÂkil onu çok anar, çünkü son menzil...
Şair: Bekir OĞUZBAŞARAN