Sultan Vahdeddin’in Vefalı Başkadınefendisi Nazikeda Sultan
Son Osmanlı Padişahı Sultan VI. Mehmed Vahdeddin’in ilk eşi ve başkadınefendisidir. 9 Ekim 1866 tarihinde Abhazya’nın Tsebelda şehrinde, Marşania Malikhanesi’nde gözlerini dünyaya açmıştır. Prens Hasan Ali Marşania ile Adler Prensesi Fatma Horecan Aredba’nın kızıdır. İlk adı, Emine Marşania’dır. Osmanlı Sarayı’na girdikten sonra ise adı “Nazikeda” olmuştur.
93 Harbi patlak vermeden bir sene önce, 1876’da, henüz 10 yaşındayken, babası tarafından kız kardeşleri Daryal ve Naciye; kuzenleri Âmine, Rumeysa, Pakize, Fatma ve Kâmile ile birlikte, Sultan Abdülmecid’in kızı, Sultan II. Abdülhamid ve Sultan Vahdeddin’in de kız kardeşi olan Cemile Sultan’ın sarayına gönderilmiştir. Cemile Sultan ve onun nedimesi, kendisinin de halası olan Suzidil Hanım’ın yanında büyümüştür.
Cemile Sultan, Emine Nazikeda’yı çok iyi bir talim ve terbiyeden geçirmiştir. Beş yıl süren temel saray eğitimini tahsil ederken bir taraftan da musiki dersleri görmüş ve piyano çalmayı öğrenmiştir. Bizzat Cemile Sultan’dan Fransızca eğitimi almıştır. Ata binmeyi sevdiği için binicilik talimi de yapmıştır. Cemile Sultan’ın izniyle sarayın parkında atıyla gezintilere çıkmıştır.
1879’da Cemile Sultan’ın kızı Fatma Sultan’ın dünyaya gelmesiyle, kuzeni Rumeysa ile beraber ona nedime tayin edilmiştir. 1884 yılı bahar ya da yaz aylarında Şehzade Vahdeddin Efendi, Cemile Sultan’a misafirken Emine Nazikeda’yı sarayın bahçesinde görüp beğenmiş ve hemen ablasından istemiştir. Cemile Sultan, önceleri nedimesini vermeye razı olmamış ve bir sene kadar bekletmiştir. Fakat Vahdeddin Efendi ısrar edip Cemile Sultan’ın kapısını aşındırmayı sürdürünce; “Nazikeda’nın üzerine başka kadın almamak, nikâhlamak ve cariye muamelesi sergilememek” şartlarını onaylayıp yemin etmesi üzerine izdivacına izin vermiştir.
Nikâh 8 Haziran 1885 tarihinde Ortaköy Sarayı’nda kıyılmış; düğün merasimi ise, Sultan II. Abdülhamid’in himayesinde, Cemile Sultan’ın arzusuyla Feriye’deki saraylardan birinde, 18 Haziran’da vuku bulmuştur. 1888’de Fenire Sultan’ı doğurmuş; ancak iki hafta sonra vefat etmiştir. Bu evlat acısı, Nazikeda Kadın ile Şehzade Vahdeddin Efendi’yi büsbütün bedbaht etmiştir.
Kadınefendi, 1892’de Ulviye Sultan’ı, 1894’te de Sabiha Sultan’ı dünyaya getirmiştir. Çocuklarının tümünü de Feriye Sahil Sarayı’nda doğmuştur. Son evladının doğumundan sonra ağır bir hastalık geçirmiş, günlerce ateşler içinde yatmış ve tabipler bir çare bulmakta zorlanmışlardır. Efendisi Veliaht Vahdeddin’in 4 Temmuz 1918 tarihinde tahta çıkmasıyla “Başkadınefendi” ilan edilmiştir. Şehzadelik, veliahtlık ve padişahlık dönemlerinde Vahdeddin Han’ın, toplam 20 sene, tek zevcesi olma şeref ve bahtiyarlığına nail olmuştur. Eşinin saltanatı boyunca camileri, hastaneleri, imaretleri ve vakıfları daima koruyup desteklemiştir.
Kadınefendi, eşi Sultan Vahdeddin Han’ın 1922 yılı 17 Kasım’ında sabaha karşı vatanı terk etmek zorunda kalmasıyla, padişahın geride kalan harem halkıyla beraber Yıldız’dan çıkarılıp Feriye Sarayı’na hapsedilmiştir. İlk günlerde ağır bir soğuk algınlığı, peşinden bronşit geçirmiş ve yataktan kalkamaz hale düşmüştür. Burada çok zor ve sıkıntılı günler geçirmiş; yerde yatırıldığı, açlığa mahkûm edildiği bile olmuştur. Ama o kendisine yapılan bütün bu olumsuz muamelelerden hiçbir zaman şikâyet etmemiş, aksine hep maiyetindekileri düşünmüştür. Bu esnada bazı nedimelerinin saraydan atılması üzerine son derece üzülmüş; öyle ki bir gecede saçları ağarmıştır.
Nazikeda Başkadınefendi, halifeliğin kaldırılmasını müteakip hanedanın yurt dışına sürgün edilmesi üzerine 10 Mart 1924 tarihinde, bindiği bir vapurla, yanında kocasının diğer eşlerinden Müveddet Kadın da olduğu halde, çok sevdiği vatanını ve güzelim İstanbul’u ebediyen terk etmeye mecbur bırakılmıştır.
İlk sürgün yıllarını kocasıyla beraber San Remo’da geçiren Nazikeda Kadınefendi, zevcinin 16 Mayıs 1926’da vefat etmesiyle, kızlarıyla birlikte evvela Fransa’nın Menton şehrine taşınmıştır. Burada üç yıl kaldıktan sonra 1929’da yine kızlarıyla Mısır’ın başkenti Kahire’ye geçmiştir. Hayatının sonuna değin buradaki Maadi semtinde yaşamış ve 4 Nisan 1941 tarihinde orada vefat etmiştir. Cenazesi, Abbasiye Kabristanı’nda medfundur.
Nazikeda Kadınefendi çok dindar, kültürlü, saygın ve terbiye abidesi bir hanımefendi idi. Hanedan ailesi içerisinde ve sarayda daima itibar görmüştür. Giyimi, görünüşü, nezaketi, şefkati, hal ve tutumuyla etrafındakileri kendisine bağlamayı ve sevdirmeyi bilmiştir.
Nedimesi Leyla (Açba) Hanım hatıralarında, efendisi Nazikeda Kadınefendi’nin söz konusu güzel hususiyet ve hasletleri hakkında şunları yazmıştır: “Kadınefendi Hazretleri uzun boylu, çok açık kahverengi gözlü, uzun kumral saçlı, dolgun etli, beyaz tenli çok güzel bir kadındı. Kadınefendinin hususiyetlerinden biri de hayvanlara aşırı sevgisi idi. Bilhassa papağanları çok severdi. Bir de Bedid adında maymunu vardı. Hayvanları sevdiği kadar çiçekleri de severdi.
Hususiyetlerinden biri de vatanına ve milletine olan sevgisidir. Cihan ve ondan sonra başlayan Kurtuluş Harbi’nde, Zat-ı Şahane'den sonra toprağı için en çok yanıp tutuşan kişi odur. Hiç unutmam, İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilince, kadınefendi baygınlık geçirerek hastalanmıştı. Efendimin başta gelen hususiyetlerinden biri de dinine bağlı olmak ve bütün kalbiyle İslâm’ı sevmekti. Ağzından Allah kelimesi hiç eksik olmazdı. Hep şükür duaları eder, namaz kılar, Kur’an okur, hatim merasimleri düzenletir, maiyetindekilere Allah sevgisini ve İslâm dininin ne kadar güzel bir din olduğunu hatırlatırdı. Pek mübarek bir melike olduğu aşikârdı.”
Bengisu HAYAT
YazarKışın kuruyan ve çatlayan dudaklar, hem kötü bir görüntüye hem de acıya neden olur. Özellikle soğuk havalarda dudaklar kurumaya daha yatkındır. Soğuk kış aylarında dudaklarınızın kurumasını önlemek iç...
Yazar: Nesibe AYDIN
Sultan III. Mustafa’nın kızlarından bir başkasıdır. Âdilşah Kadınefendi’den 15 Aralık 1765 tarihinde dünyaya gelmiştir. Diğer çocuklarının doğumlarında olduğu gibi, Beyhan Sultan’ın doğumunda da babas...
Yazar: Bengisu HAYAT
Mihrimah Sultan, Kanûnî Sultan Süleyman’ın, Hürrem Sultan'dan doğan kızıdır. İsminin orijinal yazılışı Mihr-ü Mâh’tır ve “güneş kadar parlak, ay kadar göz alıcı” anlamına gelmektedir. Doğum tarihi kes...
Yazar: Bengisu HAYAT
Evlenmeye karar verdik. Anlaştık. Eşya, düğün masrafı, düğün salonu… Şaşaalı bir düğün falan olmasın dedik. Üç odalı bir eve girdik. Sadece temel ihtiyaçlarımızı aldık. Buzdolabı, ütü, ocak, halı, per...
Yazar: Ayşe Gül PINAR