İlim Rütbesine Saygı
Milletleri kalkındıran, onu temelinden tutarak ayağa kaldıran, ileriye dönük hamleler yapmasını sağlayan büyük şahsiyetler vardır. Bu şahsiyetler, her asırda kendilerine ihtiyaç duyulan her an ve her şartta ortaya çıkarak; bağrında yetiştikleri milletleri, toplulukları aydınlatmışlar; onları açtıkları nurlu yoldan ilerleyişe, kurtuluşa götürmüşlerdir.
Bir olan Allah’a, Kur’an’a ve O’nun Peygamber’ine inanan, milletimizin bağrından çıkan ve kendileriyle iftihar ettiğimiz Uluğ Bey’ler, Farabi’ler, Gazali’ler kervanı asırlar boyu yol almaya devam etmiş ve edecektir. Osmanlı’yı ayakta tutan en büyük güç; ilmiyle âmil olan ileri görüşlü ilmiye sınıfı ve bunlardan istifade eden sultanlardır.
Osmanlı Devleti’nin yükselme dönemlerinde tam manasıyla hür bir ilmin de önemli etkisi olduğu kesindir. Bir Osmanlı Kanunnâmesinde “Kadılar, dinî hükümleri icra edeceklerdir. Ancak memleketin nizâmı, korunması ve vatandaşın idaresi ile alâkalı hususları hükkâm-ı seyf ve siyâset olan vükelâ-yı devlete havale edeceklerdir.” denilmektedir.
Bu sebepledir ki, eskiler, devlet adamlarına erbâb-ı seyf, ilim adamlarına ise erbâb-ı kalem demişlerdir. Zikredilen bu dengeyi sağlamada en önemli vazife, ilim adamlarına düşmektedir. İlim adamları, dünyada en yüksek rütbe ve şeref sahibi insanlardır. Bilenlerle bilmeyenlerin farkı, ayeti kerimede zaten açıkça ortaya konulmuştur.
Tarihin Yeni Çağ diye vasıflandırdığı bir devirde, ecdadımız Osmanlı’nın sevk ve idare mesuliyetini üzerine almış, kendi saltanatını şan ve şeref destanları ile kapamış bulunan Kanûnî önemli bir devlet adamıdır. Siyaset üstünlüğü, sosyal adalet anlayışı, müthiş savaş gücü, maarif ve sanat sahasındaki kalkınma hamlesinin azameti çok yüce olan bir Osmanlı padişahıdır.
Kanûnî'nin başarısının başlıca sebeplerinden biri, Türk dünyasına hizmet eden ilim ve idare adamlarına karşı daima çok dürüst ve müsamahakâr davranmış olmasıdır. O devri yaşamış olanların dilinden aktardığımız aşağıdaki vakıalar, ondaki hoşgörürlüğün derecesini göstermesi bakımından çok ilgi çekicidir.
Kanûnî, büyük makam sahiplerinin, hak sahibi küçükleri ezmesine müsaade etmezdi. Meşhur nişancı (Padişah fermanlarının yazıcısı) ve Kanunnâme müellifi, Şahnâmeci, Tabakat el-Memâlik isimli tarih kitabının yazarı Celâlzade Mustafa Çelebi'yi, Sadrazam Rüstem Paşa sevmez. Yerine oğlunu tayin ederek onu emekliye ayırmak ister. Büyük hükümdar bunu duyduğu zaman: "Gençliğinde bize hizmet eyledi. İhtiyarlık vaktinde ellere muhtaç mı eyleyelim?" diye itiraz eder ve nişancılık imtiyazlarına emekliliğinde de sahip olmasını ferman eyler.
Yine yaşanmış bir önek şöyledir: Mevlâna Muhiddin Arapzade, Semâniye-Fatih Medreselerinde müderris iken, Şeyhülislâm danişmendlerinden Menteşeli Muhiddin'i derslerinde muallim yardımcısı olarak çalıştırmağa kalkışır! Oysaki Menteşeli'nin ilmî rütbesi bu vazifeyle telif edilemez.
Arapzade dayatınca, durum Şeyhülislâm Ebussuud Efendi'ye duyurulur. O da öfkelenerek Sultan Süleyman'a oldukça ağır bir dille şikâyetnamesini yazar. Muhiddin Arapzade Dîvan'a çağırılır. Tekdir ile azledilir. Bursa'ya sürgün edilir. Hâlbuki Arapzade arkalı bir adamdır.
Rumeli Kazaskeri Bostan Efendi kayınpederidir. O, Anadolu Kazaskerini de yanına alarak, Muhiddin Arapzade’nin affedilmesi için Ebussuud'a gider. Fakat bu, işe yaramaz. Sultan Süleyman, aradan iki sene geçtikten sonra; Fatih, onu takiben de Süleymaniye Medresesi’ne yine müderris olarak tayin etmekle, Arapzade'nin ilmî itibarını iade eder.
24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle, gül niyetine bütün öğretmenlerimize bir dörtlük hediye edelim:
Okulumda şefkat ile / Sevgi verdin öğretmenim.
Kitap kalem benzer güle / İlim derdin öğretmenim.
Editör
YazarRamazan ayı, aileyle birlikte vakit geçirmenin, değerleri paylaşmanın ve ibadet bilincini güçlendirmenin harika bir fırsatıdır. Özellikle yemek vakitleri, çocuklar için hem eğlenceli hem de öğreticidi...
Yazar: Editör
Mahremiyet, "haram" kelimesinden türemiş olup, yasaklılık durumunu ifade eder. İffet ise bu mahremiyetin korunmasıyla ilgilidir ve hem kadın hem de erkek için eşit sorumluluk taşır. Nur Suresi'nde, mü...
Yazar: Editör
Hz. Abdullah, Asr-ı Saadet’te ilim ve takvaları ile şöhret bulmuş ve “Abâdile-i Seb’a” olarak bilinen yedi Abdullah’tan biridir. Abdullah bin Selâm’ın İslâm’a girişi çok ibretlidir. Kendisi hadiseyi ş...
Yazar: N.Nida DURAN
Açıp okusaydık Hakk'ın KelâmınBöyle mi olurdu İslâm âlemiEmrine uysaydık Kâdir Mevlâ'mınBöyle mi olurdu İslâm âlemiKimi kurşun döker hasta kullaraKimi ruh çağırır ıssız çullaraİlimle hikmetle çıksak y...
Şair: Hulusi TATAR