Modern Dünyada Baba Olmak
Günümüz dünyasının sürekli olarak köşeye sıkıştırdığı, toplumsal rolleri ve statüleri arasında giderek çatışma yaşayan birey, Hz. Muhammed (s.a.v.) başta olmak üzere, peygamberlerin yaşantısından hayatını yönlendirecek örnekler bulur. Hz. Yakub’un sabrını, Hz. İbrahim’in teslimiyetini kendine örnek alır. Hz. Zekeriya gibi evladının üzerine titrer, Hz. Lokman gibi kelimelerini incelterek evladı ile arasında sevgiden örülü köprüler kurar.
İçinde bulunduğumuz çağ, sadece teknolojik imkânlarla konforlu yaşam alanlarıyla gelmedi, ailelere de yeni alışkanlıklar kazandırdı. Bireyin hayatında yerleşen tutum ve davranışlar, onun duygu ve düşüncelerini, başta aile çevresi olmak üzere bütün toplumla ilişkisini yeni baştan kurguladı.
Artık ev denildiği zaman nasıl ki aklımıza bahçeli, sundurmalı, önüne kadar uzanan toprak yollu müstakil bir yapı gelmiyorsa aile dediğimizde de büyükannelerin büyükbabaların gölgesi altında yeşerip büyüyen kalabalık aileler gelmiyor. Aile kavramı dede ve nineleri dışına itmekle kendi geleneksel havzasını daraltmış, bununla yetinmeyip aile bireyleri arasındaki ilişkileri yeni baştan düzenlemiştir.
Artık anne ve babanın rolleri, çocukların imkân ve özgürlük alanları, birlikte yemek yeme alışkanlıkları farklılaşmıştır. İnsanı tanımlarken onun başkalarıyla ilişkileri üzerinden belirlenecek bir güzergâh, şüphesiz bireyin sosyal boyutunu bize verecektir. Bu boyutun ilk halkası ailedir.
Kent yaşamında iş ve eğitim, iki temel belirleyen olarak babalık olgusunu değişime tabi tutmaktadır. İnsanlar yoğun mesailerle çalışıp geç saatlerde evlerine gelebilmekte, çocukların eğitim süreçleri farklı etkinliklerle desteklenip yoğunlaştırılmakta, bu durum genel olarak aile bireyleri arasında iletişimi dar bir alana sıkıştırmaktadır. Geleneksel teamüller hâlen geçerlilik gösterdiği için anne bir şekilde çocuklarla daha fazla iletişim kurmakta, bu durumdan en çok etkilenen baba-çocuk iletişimi olmaktadır.
Erkekler nasıl baba olacaklarına dair eğitimi kendi babalarından alırlar. Türkiye’de son yarım asırdır yaşanan sosyal değişim, babaları çocukları karşısında biraz çaresiz, biraz da ilgisiz bırakmaktadır. Çünkü gördükleri baba rolü, daha çok kırsal yaşam koşullarıyla ihata edilen söz ve davranışlardan oluşmaktaydı. Fakat kendi çocukları bambaşka bir dünyanın içine doğmuş, yepyeni alışkanlıklar edinmiştir.
Öğrenilmiş babalık bu yeni dünyada pek işe yaramamakta, güncellenmesi gerekmektedir. Baba, kadim rolünü bu dünyaya nasıl adapte edecektir? İşte erkeklerin baba olur olmaz karşılaştıkları temel soru ve sorun budur. Artık o, otorite imgesi olmaktan çok gevşek bir güvenlik alanının temsilcisidir.
İpleri sıkacağı zaman çocuklarıyla iletişimini tümüyle elinden kaçırma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Onun bulacağı mutedil dil ve üslup, hem duygusal hem bilişsel açıdan çocuğuna tesir edebilmelidir. Ayrıca kız çocuklarına ayrı erkek çocuklarına ayrı bir dikkat geliştirmeli, onların zekâ ve kavrayış düzeylerine yönelik bireysel yaklaşımlar sergilemelidir.
Bütün bu tespitlerin sabitesi baba, değişkeni çocuklardır. Lakin tıpkı çocuklarda olduğu gibi, babalarda da bilgi, görgü ve duygu birbirinin aynısı değildir. Bunlar kişiden kişiye değişmektedir. Bu durumda yeni şartlar altında işe yarayacak sabitelerin tespit edilerek babalık rolünün işlevsel kılınması gerekmektedir. Baba, modern dünyada pek çok çocuk için gölgedir. Onun varlığının bir anda buharlaşması, ergenlik döneminde çocukları olumsuz etkileyecek hatta pek çok dış tehdide karşı korunmasız bırakacaktır.
Babanın aile içi etkinliklere katılımı, çocuğun düşünsel gelişimini de etkiler. Onun analitik becerileri, sayısal ve sözel başarısı bu düşünsel gelişimden beslenir. Baba, çocuğun yaşamına aktif katıldığında, çocukların empati ve bilişsel yeteneklerinin, iç denetim odaklarının, problem çözme becerilerinin, kendine güvenlerinin ve psiko-sosyal uyumlarının arttığı bilimsel olarak ispatlanmıştır
Sadece babanın değil, ebeveynin çocuğa en büyük borcu ahlaktır. Çünkü ahlak, aile ortamında kök salar, gelişir. Suyunu annenin ve babanın davranışlarından alır. Bu yüzden baba olmak, bir çocuğun kaderinde etken olmak anlamına da gelmektedir. Çocukla nitelikli zaman geçirmek, oyun oynamak, gündemiyle ciddiyetle ilgilenmek, ergenlik dönemini sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için ona yoldaşlık yapmak, ev içinde ona güzel örnek olmak bir babanın olmazsa olmazlarıdır.
Merhameti, hoşgörüyü, sadeliği evlerinden, babalarından öğrenen çocuklar, yaşamları boyunca öz güvenle hareket ederler. Modern dünyanın getirdiği bütün kısıtlamalara rağmen babalar, gerçekte çocukların en temel özlemleridir. Annenin engin sevgisi ve ilgisi, kendisini ancak onunla tamamlayabilmektedir. Bunun için aslında büyük çabalara, devasa hareketlere gerek yoktur. O kısıtlı zamanlarda televizyonun düğmesini kapatmak, telefonu başka odaya bırakmak her şeyin başlangıcı olacak, gerisi kendiliğinden gelecektir.
Eşref BOLUKÇU
YazarEski zamanlardı. Yolların olmadığı zamanlar... Demek ki fakirdi bizim gibi çoğunluk, bu nedenle taşınacak yüklere talip olacak hamallar bulmak zor olmuyordu...Yanımdaki hamalla yola çıktık. İhtiyardı....
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Bir önceki yazımda, din gelişiminin bebeklikten itibaren başladığını ifade etmiştim.Anne ve babalar ile eğitimciler, çocuğun din gelişimini yaşa uygun olarak bilmek zorundadır. Bunun yanında, verilece...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Her sevgi gibi doğa sevgisi de ailede başlar. Doğa sevgisi çocuğun hem sağlığı hem de kişiliği için gerekli olan bir sevgidir. Doğa sevgisi, görerek ve doğa ile iç içe olunarak öğrenilir. Çocukların d...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Sevgi nedir? Kaç çeşit sevgi vardır? Sevgi nasıl tanımlanabilir? Sevginin tanımı aslında kişiden kişiye göre değiştiği gibi sevilen kişi, canlı ya da eşyaya göre de değişir.Sevgi ve kardeşlik, insanoğ...
Yazar: Eşref BOLUKÇU