Esmâ-i Nebî: Hâdî
Peygamberimiz’in bir mübarek ism-i şerifi de “Hâdî” idi. Yüce Allah (c.c.) Hâdî ismiyle, insanların bütün çağlarda ve hayatın her aşamasında hidâyetini diledi. Bunun için gerekli her türlü imkânı lütfedip şartları hazırladı. Hidâyet rehberi olarak peygamberler ve kitaplar gönderdi.
Hz. Muhammed (s.a.v.), Yüce Allah'ın her eşyada hidâyet nurunu gösteren rahmetinin en büyük aynasıydı. Allah da O’nu bir âyette bütün varlıklar için bir rahmet olarak gönderdiğini belitti. O, bütün bir varlık âlemi için saadet vesilesi olarak, insanları hem dünyada hem de ahirette mutlu edecek bir dini tebliğ etti.
O, düşmanlarına bedduâ etmesi istenince, lanetçi olarak değil, rahmet olarak gönderildiğini belirtti. O'nun, “Ey insanlar! Ben ancak âlemlere hediye edilmiş rahmet elçisiyim.” (Hâkim, el-Müstedrek, I, 35) sözü bu gerçeği dile getirir.
Bu merhameti, yaptıkları işkencelerle laneti çoktan hak etmiş zalimlere dâima hidâyet temenni etmesi; acılı Taif yolculuğu dönüşünde, müşriklere ne yapılmasını isterse derhal yerine getirileceği Cebrâil tarafından bildirildiği zaman, “Rabb’im! Halkımı bağışla, onlar bilmiyorlar.” (Buharî, İstitab 5) diye yalvarması, düşmanlarının helakini istemek şöyle dursun, soylarından inançlı bir nesil getirmesi için Allah'a duâ etmesi hep o engin merhametin parıltılarındandı.
Hz. Peygamber (s.a.v.) toplum içerisinde halka nasihat eden bir vaiz; mescitte sahabesine en güzel dille yol gösterici hakikatleri anlatan, tavsiye ettiklerini bizzat kendi şahsında mükemmel manada yaşayan bir rehberdi. Tek bir sözüyle kitlelerin hidâyetine vesile olan hidâyet Peygamberini her daim hatırlayıp örnek almalıyız.
Sevgili Peygamberimiz mü’minlerin hidâyetinin vesilesidir. Hidâyet Rehberi'nin Dilinden Duâlar
“Allah’ım! Hamd ederek Seni tenzih ederim, Senden başka ilâh yoktur. Günahım için affını dilerim, rahmetini niyaz ederim. Allah’ım, ilmimi artır; bana hidâyet verdikten sonra kalbimi saptırma. Katından bana rahmet lütfet. Sen lütfedenlerin en cömerdisin.” (Ebû Dâvud, Edeb 108)
“Allah’ım! Beni hidâyet verdiklerinden kıl, afiyet verdiklerinden eyle; beni, işlerini üzerine aldıkların arasına koy. (Ömür, mal, ilim, vs.'den) verdiklerini hakkımda mübârek kıl. Vukuuna hükmettiğin şerlerden beni koru. Sen dilediğin hükmü verirsin, kimse Seni mahkûm edemez. Sen kimin işini üzerine alırsan, o asla zelîl olmaz. Rabbimiz! Sen münezzehsin, yücesin.” (Ebû Dâvud, Salât 340)
Musa Tektaş
Editör
YazarMüstakîm: Doğru Yolda Olan (s.a.v.)Sevgili Peygamberimiz’in mübarek isimi şeriflerinden biri de “Müstakîm”dir.İstikamet, doğru yolda olmak, Allah’ın bize gönderdiği Kur'an ve Peygamberimiz’in (s.a.v.)...
Yazar: Editör
Eski zamanlardı. Yolların olmadığı zamanlar... Demek ki fakirdi bizim gibi çoğunluk, bu nedenle taşınacak yüklere talip olacak hamallar bulmak zor olmuyordu...Yanımdaki hamalla yola çıktık. İhtiyardı....
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Murtazâ: Takdir Edilmiş, Beğenilmiş, Seçilmiş (s.a.v.)Sevgili Peygamberimiz’in bir ism-i şerifi de “Murtaza” idi. Hz. Muhammed (s.a.v.); Allah'ın (c.c.) seçtiği, beğendiği ve yüksek ahlâkıyla ör...
Yazar: Editör
Geçenlerde iki buçuk yaşındaki torunum Atlas’la fırına ekmek almaya gittik. Atlas’la yürürken birçok şeyden konuşuruz. En çok da arabaların markalarından, tekerleklerinden konuşup, belki garip gelecek...
Yazar: Raziye SAĞLAM