İyi ki Öğretmenler Var
Altı yaşıma gelince babam evimize en yakın okula kaydımı yaptırdı. Bende bir heyecan, bir telaş… Her gün okulun açılacağı günü hesap ediyordum parmaklarımı sayarak. Nihayet beklenen gün geldi. Yatacağız kalkacağız ve okula gideceğim. Oh ne güzel.
Aklım okuldaydı; öğretmenim kim olacak acaba? Birçok yeni arkadaşım olacaktı. Bunları düşünmekten uykum gelmiyor, gezinip duruyordum.Bendeki heyecan ve telaş annemin dikkatini çekmişti.
- Oyalanma oğlum, yat artık! Sabah okula gideceksin. Bundan sonraki günlerde erken yatıp erken kalkacaksın.
Çantamı başucuma koydum. Anneme ve babama “İyi geceler!” diyerek yattım. Onlar da benim yüzümü öptüler.
Sabah annemin sesiyle uyandım:
- Kalk oğlum, okula gideceksin. Unuttun mu yoksa?
Okul sözünü duyunca hemen doğruldum. Babam benden önce kalkmış yüzünü sabunlamış tıraş oluyordu. Onu rahatsız etmeden lavaboda yüzümü yıkadım
Annemin hazırladığı sofraya oturup kahvaltımızı yaptık.Çantamı açıp içindekileri kontrol ettim. Defterim, kalemim silgim, kalemtıraşım yerli yerinde duruyordu. Fermuarı çekerek çantamı kapattım. Fermuarın çıkardığı ses hoşuma gidiyordu. Arka arkaya birkaç defa açtım kapattım. Babam bu hareketimi beğenmedi:
- Öyle yaparsan çabuk bozulur. Dikkatli kullan, dedi.
Babamla birlikte çıkmak üzereydik ki annem yanımıza geldi. Saçımı taradı, yüzümü öptü ve başarılı olmam için Allah’a dua etti. Her zaman dua ederdi zaten. Çantamı elime aldım, annemin elini öpüp dışarı çıktım. Babam da boşta kalan elimi tuttu. Beraberce okulun yolunu tuttuk. Bahçe çok kalabalıktı. Çocuklarını okula getiren anne ve babalar kenarda bekliyorlardı.
“Veliler lütfen kenarda beklesinler, öğrenciler sınıflarına göre sıraya girsinler.” diye anons edildi. Babam beni birinci sınıfların arasına bıraktıktan sonra bahçe duvarının önüne gitti. Başımıza orta yaşta bir bayan geldi. Sarı saçları, güzel ve sevimli bir yüzü vardı; “Sizin öğretmeniniz benim çocuklar.” dedi.
Öğretmenimi birden karşımda görünce heyecanlandım. İçim bir hoş oldu. Öğretmenimin kim olacağını hep merak ederdim. Bazen rüyalarıma bile girerdi.
Öğretmen bizi sıraya dizdi. Hepimizin başını okşadı ve sevdi. Kenarda bekleyen anne ve babalar bize bakıyorlardı. Ben kalabalığın arasından babamı görmeye çalışıyordum. Az da olsa görebildim. Bana el salladı.
İçeri giriş vakti gelince sırayla okulun kapısına doğru yürüdük. Tam içeri girecektim ki geriye dönüp babama baktım. Benim baktığımı görünce yine el salladı. Arkadan gelen öğrencilerin iteklemesiyle kendimi içeride buldum. Canım babam. Kim bilir ne kadar merak ediyordu beni.
Sıralara ikişer ikişer oturduk. Öğretmenimiz herkesi boyuna göre, tahtayı iyi görebilecek şekilde oturttu. Ben pencere kenarına oturmuştum. Yanımda oturan çocuğun adı Ömer’di.
Öğretmenimiz sırayla hepimizin adını, soyadını, babamızın ve annemizin ne iş yaptığını ve memleketimizi sordu. Bizimle şakalar yapıyor, hepimizi güldürüyordu. Daha ilk günden onun çok iyi birisi olduğunu anlamıştık. İçim ısınıvermişti birden.
Daha sonra o da kendini tanıtı: Bizi en güzel şekilde yetiştirmeye çalışacakmış. Bir sıkıntımız olursa hemen ona söylemeliymişiz. Biz mutlu olursak o da mutlu, üzgün olursak o da üzgün olurmuş. Derslerimize çok çalışmamız gerektiğini söyledikten sonra bize bağırdı:
- Anlaştık mı çocuklar?
Hep bir ağızdan bağırdık:
- Anlaştık öğretmenim!
- Güzel. Böylece aramızdaki ilk anlaşmayı yapmış olduk. Anlaşmayı bozmak yok tamam mı?
- Tamam!
Öğretmenimizin sözlerini ve samimi davranışlarını çok beğenmiştim.
Eve gittiğimde anneme ve babama okuldaki ilk günümü anlattım. Öğretmenimin çok iyi bir insan olduğunu söyledim. Benim öğretmenimi sevmem ve okula alışmam onları da sevindirmişti.
Sırrı ER
YazarSevgili çocuklar;Ülkemizde her yıl olduğu gibi eylül ayı gelince kocaman yaz tatili sona erdi. Eğer eylül ayının dili olsaydı neler söylerdi çocuklara? Bir düşünün bakalım. Benim ilk anda aklıma gelen...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar;Bildiğiniz gibi insanlar toplu halde yaşarlar. Yaşantılarını devam ettirebilmek için birçok şeye ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçlarını karşılamak için meslekler meydana gelmiştir.Çevreni...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar;Toplumda huy, mizaç ve karakter bakımından farklı insanlarla beraber yaşıyoruz. Kişilik olarak bize benzemeseler bile uzlaşma kültürü gereği herkesle iyi geçinmek istiyoruz. Bunun içi...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar,Her birimiz toplum içinde yaşıyoruz. Hayatımızı devam ettirmek ve ihtiyaçlarımızı karşılamak için diğer insanlar ile ilişkiler kurmak zorundayız. Komşular, akrabalar ve arkadaşlarımız...
Yazar: Sırrı ER