Emek Hırsızı
Cengiz Bey okuduğu dergiden başını kaldırarak “Gülşen… Gülşen…” diye seslendi.
Gülşen Hanım ellerini önlüğüne kurularken kocasının yanına gelmişti bile.
Cengiz Bey öfke içindeydi elindeki dergiyi eşine gösterirken.
“Şu şiiri okur musun Gülşen.”
Gülşen Hanım şiiri okumuş, bitirmiş ve gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
“Bu nasıl olabilir Cengiz? Şiir sana ait ama altında başka bir isim yazıyor.”
“Şiirimi çalmış Gülşen. Düpedüz hırsızlık bu! Nasıl olur da benim duygu ve düşüncelerimi kendininmiş gibi kullanabilir. Telif haklarını bilmiyor olmalı. Emeğe hiç mi saygısı yok bu şahsın?”
“Sakin ol Cengiz. Öfkenin kime faydası olmuş ki… Hak, hukuk, adalet var. Ne yapabileceğimizi düşünelim.”
O ana kadar yapbozuyla ilgilenen Doruk ister istemez anne ve babasının konuşmalarını işitmişti. Babasını bu kadar öfkelendiren, çileden çıkaran şeyin ne olduğunu anlamıştı galiba.
“Şiirinizin çalınması çok kötü bir şey ama ne olur üzülmeyin babacığım. İnsanların emeklerini çalanlar cezasız kalmıyormuş.”
Cengiz Bey şaşırmıştı. Oğlu sadece on yaşındaydı. Bunları nereden biliyordu? Konuşmaya devam etti Doruk.
“Öğretmenimiz bize doğa ile ilgili şiir yazmamızı söylemişti. Bugün şiirlerimizi sınıfta okuduk. Ancak İbo şiirini okuyup bitirdiğinde arkadaşlarımız sırayla söz istedi. Bu şiirin İbo’ya değil ‘Behçet Necatigil’e ait olduğunu ve şiirin adının da ‘Kır Şarkısı’ olduğunu söylediler. Ben de biliyordum Kır Şarkısı’nı çünkü şiir Türkçe kitabımızda vardı.
Öğretmenimiz İbo’nun hatalı davrandığını, yaptığının yanlış olduğunu bilmediğini söyledi. Yazdıklarımız iyi de olsa kötü de olsa kendimize ait olmalıymış. Yazacağımız şiir için emek harcamamız gerekiyormuş. Öğretmenimiz emeğin değerini anlattıkça İbo davranışından dolayı çok mahcup oldu. Yüzü kızardı. Başını öne eğdi ve ağlamaya başladı. Hepimizden özür diledi.”
Cengiz Bey’in gözleri doldu. Oğlu büyümüş de neler öğrenmişti. Doruk’un bahsettiği şeyler çok hoşuna gitti. Okula gidip çocuklara değerli bilgiler verdiği için öğretmen hanımı kutlayacaktı.
“Hayatın boyunca hep doğru ve dürüst bir insan ol. Kimsenin emeğine göz dikme. Ve… Düşünüyorum da baban şair olduğu halde ondan hiçbir yardım almadan kendi şiirini yazmışsın. Aferin sana Doruk.”
“Çok da güzel bir şiir yazmış Cengiz. Bu akşam sana okuyacak, sürpriz yapacaktı.” diyerek gülümsedi Gülşen Hanım.
“Şiirimi çalan kişi ile mücadele için ilgili kurumlara yarın başvuruda bulunacağım. Hadi bakalım Doruk, biz hazırız şiirini dinlemeye.” dedi Cengiz Bey.
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarTaptuk Emre dergâhı Yunus Emre’nin yetiştiği dergâhtır. Dergâhın başında Taptuk Emre bulunmaktadır.Moğolların en azgın oldukları zamandır. Taptuk Emre Dergâhı’na bir gece baskın yaparlar.Ancak dergâht...
Yazar: Mustafa AKGÜN
“Hadi hazırlan bakalım Çiçek. Birazdan Sumru teyzenler gelir.”“İyi de ben niye hazırlanıyorum ki anne?”“Dün, Gülçin ile telefon konuşmana istemeden tanık oldum. Yaz ayı gelsin, okullar kapansın istemi...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Bugün çok mutlu ve heyecanlıyım. Anneannem, babaannem, dedem, teyzem ve halamlar bize geldiler. Bu akşam soframız şenlikliydi. Yemeğimizi yedik. Güldük, eğlendik, şarkılar söyledik. Dedem çocukluğunda...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Asker Abi merhaba,Benim adım Namık. Annem bana hamileyken babamla birlikte Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı oyununu seyretmişler. Oyun, Kırım Savaşı sırasında Silistre Kalesi’nin kurtarılmasın...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR