Esmâü’l-Hüsnâ: Eş-Şehid
Eş-Şehid: Hazır Oldu, Huzurda Bulundu, Müşâhede Etti
Allah'ın en güzel isimleri arasında yer alan ve O'nun bir vasfı olan eş-Şehîd; "kendisinden hiçbir şey saklanamayan, gizli kalmayan ve unutmayan" demektir.
İlâhî şâhitliğin, ilâhî huzûrun insan üzerinde doğuracağı etki gerçekten bambaşkadır. İnsânî anlamda bir huzur Yüce Allah hakkında doğru olmayacağından şöyle izahlar yapılmıştır: Şehîd, yaratıkların ancak şuhûd yani huzûr ile bilebilecekleri şeye muttalî olandır. Gerçi O, mekânî yakınlıkla nitelendirilmez. Maksat, mahlûkatında olup biten şeylerin uzakta olan kimse gibi kendisine gizli kalmayacağıdır. Bu sebeple Allah, ezelden beri her şeyi bilir. Küçük büyük her şeye muttalîdir. Allah'ın bilmesi, insanın bilmesiyle asla mukâyese edilemez.
Çünkü insan, ancak, beş duyu vasıtasıyla kavradığı şeyleri ya da yanında olup bitenleri bilebilir ve ancak onlara şâhitlik edebilir. Kur'ân'da geçtiğine göre, Allah kendinden başka ilâh olmadığına tanıklık ettiği gibi, buna melekler ve ilim sahibi insanlar da tanıklık ederler.
Yüce Allah, bütün mekân ve zamanlarda hâzır ve nâzır olandır. O'nun için zaman ve mekân söz konusu değildir. Bu durum, bizim için yegâne öz güven kaynağıdır. Eş-Şehîd ism-i şerîfini ruhunun tâ derinliklerinde duyan mü'min bir insan, Allah şuurunu diri tuttuğu ve uyanık kaldığı sürece, ister acılarla ve isterse rahat bir yaşam hâliyle sınansın, daima O'nunla birlikte olduğunu hisseder.
Bu duygu, onu yalnızlık ve dışlanmışlık hissinden uzak kılar. Hiç şüphesiz, bu durum insana, mânevî ve moral anlamda güç ve güven verir. Artık onun için "gökten belâ kar gibi yağsa, adına aşk" denir. O, "acıları bal eylemesini" bilir. "Allah'la birlikte" olan bir kimse, bir taraftan, yaşadığı acıların üstesinden gelmek ve yardım almak için "Sen bunlara tanıksın Ya Rabbi!" diye duâ ederken, diğer yandan, "Allah'ım! Rahat ve iyi giden hayatıma şâhitsin, ne olur bu hâli ihtiyaç sahibi kardeşlerime de yaşat!" demek sûretiyle, diğerkâmlık ahlâkı gösterir.
Öte yandan, Allah'ın her şeye şâhit olduğuna inanan bir kimse, ister gizli ve isterse açık olsun, O'na isyan türü olan günahların her türlüsünden uzak yaşar. Mânevî bir kontrol altında bulunduğuna, yapıp ettiği her şeyden hesâba çekileceğine inanan bir Müslüman, asla ahlâk ve hukuk dışı işlere tevessül etmez. Çünkü Rabb’i, O'nun her hâlini gözetlemektedir.
Dinimizde, Allah yolunda ölen kimselere de şehit ismi verilir. Şehîdin eyleminin adına, şehâdet denilir. Eş-Şehîd ismi, Allah için kemâlat; mü'min için izâfiyet ifâde eder. Mü'min, Allah yolunda, en sevdiği canını fedâ ederken -min tarfi'llâh- bu şâhitliğine bütün duygu ve duyularıyla vâkıf olduğu için şehitlik sıfatını elde eder. Bundan dolayı, şehitler ruhlarını/canlarını Allah'a teslim ederken yanlarında meleklerin hazır bulunmasından dolayı, kendilerine "hazır bulunulan kimse" de denmiştir.
Editör
YazarŞanı Şerefi Yüce, Yüceltilmiş (s.a.v)Peygamberimiz’in müberk isimlerinden bire de “Mükerrem” “Şanı şerefi yüce, yüceltilmiş”dir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), İslâm’ı yaymak için davetini...
Yazar: Editör
Mahremiyet, "haram" kelimesinden türemiş olup, yasaklılık durumunu ifade eder. İffet ise bu mahremiyetin korunmasıyla ilgilidir ve hem kadın hem de erkek için eşit sorumluluk taşır. Nur Suresi'nde, mü...
Yazar: Editör
İnsan, kendini ve başkalarını tanıdıkça, Allah’ın yarattığı dünyaya uygun şekilde davranır. Kendisi için istediği iyi şeyleri, başkaları için de istemesi gerektiğini bilir. Dünyada çok sayıda insan ve...
Yazar: Editör
Çalışmak; insanın fiziki güç, akıl ve çalışma imkânlarını kullanarak belli bir gayeye ulaşmak için çaba harcamasıdır. Farz olan çalışma; kişinin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin bes...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL