Bir Kitap: Ali Kuşçu ve Uçamayan Gülibik

Kitabın adı: Ali Kuşçu ve Uçamayan Gülibik

Yazar: Didem Demirel

Resimleyen: Sıddıka Tasa

Yayınevi: Timaş Çocuk

Yayın yeri ve yılı: İstanbul/2020

Sayfa sayısı: 48

Yaş aralığı: 8+

İşlenen konular: meraklı olmak, hayallerimizin peşinden gitmek, araştırmak, öğrenmek…

İnsanoğlunda bitmek tükenmek bilmeyen bir merak duygusu vardır sevgili çocuklar. İşte insanoğlu bu merak duygusu sayesinde ilimle, bilimle meşgul olmuş, araştırmış, öğrenmiş, yeni şeyler keşfetmiş; bulgularını yazılı hale getirmiş ve bunları diğer insanların istifadesine sunmuştur. Bu çalışma insanoğlu varolduğu sürece devam edecektir çünkü insanın merakı hiç bitmeyecektir. Size tanıtacağım kitabımızın adı Ali Kuşçu ve Uçamayan Gülibik. Kitabımızda anlatılanlara geçmeden önce Ali Kuşçu hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.

Evet sevgili çocuklar, matematik ve astronomi (gök bilimi) bilgini, âlimi Ali Kuşku bundan yaklaşık 800 yıl önce yaşadı. Bugünkü Özbekistan’ın Semerkand şehrinde doğdu. Küçük yaştan itibaren matematik ve astronomiye ilgi duydu. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet’in davetiyle İstanbul’a geldi ve Ayasofya Medresesi’nde dersler verdi. Biliyor musunuz çocuklar Ali Kuşçu, Ay’ın haritasını gerçeğe uygun olarak çizen ilk insandır. Bundan dolayı Ay’ın bir bölümüne NASA (Ulusal Havacılık ve Uzay dairesi) tarafından Ali Kuşçu’nun adı verilmiştir.

Gelelim Ali Kuşçu ve Uçamayan Gülibik adlı kitabımıza:

Kahramanımız tıpkı Ali Kuşçu gibi öğrenmeye çok meraklı bir çocuk. Dedesine ay ve yıldızlar hakkında bilmediği, merak ettiği şeyleri soruyor. Dedesi ona meraklı olmasının çok güzel olduğunu, merak ettiği şeylerin peşinden koşmasını ancak bunu yaparken aceleci olmaması gerektiğini söylüyor. Daha sonra da Ali Kuşçu’nun masalını anlatıyor.

Ali Kuşçu’nun (kitabımızda Kuşçu Ali) yaşadığı zamanlarda Uludiyar adında bir ülke ve bu ülkenin de kitaplara, bilime, icatlara meraklı bir Ulukral’ı varmış. Ulukral, bilim adamlarını çeşitli ülkelere gönderir ve onlardan yeni bilgiler getirmelerini istermiş. Ulukral’ın en büyük hedefi bir bilim okulu kurmak ve burada bilim insanları yetiştirmekmiş. Ancak uzak ülkelere gönderdiği bilim insanlarının öğrendiklerini Uludiyar’a getirmeleri o zamanki şartlarda oldukça uzun zaman alıyormuş. Ulukral da kısa zamanda bilgi toplamanın yollarını arıyormuş.

Kuşçu Ali derslerinde başarılı olduğu gibi kuş besleyen ve onların dilini anlayıp onlarla konuşabilen bir çocukmuş. Ulukral’ın daha hızlı bilgi toplama isteğini duyan Kuşçu Ali kralın huzuruna çıkmış ve kuşlarında yardım alabileceğini böylece kısa sürede bilgi toplayabileceğini krala söylemiş. Kral önce Kuşçu Ali’ye güvenmemiş ancak ona bir şans vermeye karar vermiş. Kuşçu Ali de hazırlıklarını tamamlamış ve kuşlarını bilgi toplamaları için dört bir yana göndermiş.

Aradan epey zaman geçmiş Kuşçu Ali’nin kuşları dönmemiş. Kuşçu Ali çaresiz düşünürken Gülibik adında bir horozla tanışmış. Kuşçu Ali Gülibik’e olanları anlatmış. Gülibik bilgiye susayan ve yeni şeyler öğrenen kuşların geri dönmeyeceğini kendisinin ise Kuşçu Ali’ye yardım edebileceğini söylemiş. Böylece bildiği bütün şeyleri Kuşçu Ali’ye öğretmiş.

Kuşçu Ali kuşlarının dönmemesinden dolayı mahcup bir şekilde kralın huzuruna çıkmış ve krala olanları anlatmış. Ayrıca Gülübik’ten öğrendiği ve hazırladığı kâğıtlarını da krala sunmuş. Kral bundan memnun kalmış ve Kuşçu Ali’yi bilgini yapmış. Onun ününü duyanlar sıraya girip Kuşçu Ali’nin öğrencisi olmuş. Kral da çok istediği bilim okuluna kavuşmuş.

Evet sevgili çocuklar, kim bilir belki de bilgi peşinde koşan o kuşlara günün birinde rastlarız. Ne dersiniz?