Müslümanların İlim Tarihindeki Yeri
Kur’an’ın ilme ve öğrenmeye teşviki, Müslümanların ilimde gelişmesine katkı sağlamıştır. Kur’an-ı Kerim’de ilmin ve âlimin faziletine dair bazı ayet mealleri şöyledir: “(Rasûl’üm!) De ki hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu akıl sahipleri bunları hakkı ile düşünür.”[1], “Kulları içinden ancak âlimler, Allah’tan (gereğince) korkar.”[2]
Peygamberimiz (s.a.v.) de Müslümanları ilme teşvik etmiş ve ömrünü ilme adayanları övmüştür. Peygamberimiz’in âlimi öven ve ilmi teşvik eden bazı hadis-i şerifleri şöyledir: “İlim öğrenmek kadın erkek bütün mü’minlere farzdır.”[3], “Kim ilim öğrenmek için bir yol tutarsa, Allah da onu cennete giden yollardan birine dâhil eder.
Melekler, ilim öğrenmesinden hoşnut olarak o kimseyi korurlar. İlim öğrenen için göklerde ve yerde olanlar, hatta denizdeki canlılar bile istiğfar ederler. Âlimin ibadet edene üstünlüğü, dolunaylı gecede ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin vârisleridir.
Peygamberler, ne dinar ne de dirhem miras bırakırlar, ama ilim miras bırakırlar. Kim ilime sahip çıkarsa, büyük bir nasip elde etmiş olur.”[4], “Allah, hakkında hayır dilediği kimseyi dinde fakih kılar.”[5], “Rasûlullah (s.a.v.)'a biri âbid diğeri âlim iki kişiden bahsedilmişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.), “Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizden herhangi birinize olan üstünlüğüm gibidir.” buyurdu.
Mısırlı tefsir âlimi Tantâvî Cevherî, Kur’an-ı Kerim’de ilimden bahseden ayetlerin sayısının 750 kadar olduğunu söyler.
Cahilin sorması, âlimin de öğretmesi ve bildiğini söylemesi görevidir. İslâm’a göre bilenin ilmini esirgemesi ve cahile bildiğini söylememesi (ilmi ketmetmek) yasaklanmıştır:
Halifeler ilmin gelişmesini sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Halife Me’mun 820 yılında Bağdat’ta “Beytu’l-Hikme” denilen ilim akademisini kurdu. Bu akademi medeniyete büyük hizmette bulundu. Fâtımîler de, 1005 yılında Kahire’de “Dâru’l-Hikme”yi kurdular. Bu kurumlar, ilim ve fenne kalıcı katkı sağlamıştır.
Ziya Paşa şöyle der: Ger Endülüs olmasa ziyâdâr/Kim Avrupa’yı ederdi bidâr. Yani: “Eğer Endülüs ışık saçmasaydı Avrupa’yı kim uyandırırdı.” demekle Müslümanların Avrupa’ya medeniyet götürdüklerini, bugünkü medeniyete onların ışık tuttuğunu anlatır.
Din ilimlerinde sahabeden; Hz. Aişe, Hz. Ali, Abdullah İbn Abbas, İbn Mes’ud, Abdullah İbni Ömer meşhur olmuşlardır. Fıkıh ilminde, İmam-ı Âzam Ebu Hanife, İmam Şafi, İmam Ahmet b. Hanbel, İmam Malik vd. bazı fakihler, ümmetin önderleri olmuşlardır. Akaid ve kelamda İmam Mansur Maturudî, İmam Eş’arî, vd. âlimler ümmeti aydınlatmıştır.
Tefsir ilminde İbn Abbas, Mücahid, Taberî, Razî, Zemahşerî, Kurtubî, İbni Kesir, hadis ilminde İmam Buharî, Müslim, Tirmizî Nesaî, Ebu Davud, İbni Mace İmam Malik Ahmed bin Hanbel, tarih ilminde İbn İshak, Mesudi, Taberi, İbn Haldun önemli eserler ortaya koymuşlardır. Fennî ilimlerde ise Molla Güranî, Akşemseddin, İbn Sina, Ebu Bekir Razî, Harizmî, Birunî vd. âlimler insanlık yararına önemli buluşlar yapmışlardır.
Müslümanlar, Çin’den ve Hindistan’dan aldıkları düşünce ve tecrübeleri bilimselleştirdiler ve bugünkü modern bilimin temelini attılar. 7. yy.dan 18. yy.a kadar bin yıl ilim ve medeniyette dünyaya hükmettiler. İbn Sina; El-Kanun fi’t-Tıp adlı eseri ile 700 çeşit ilaç kazandırdı. Bu kitap Avrupa üniversitelerinde 600 yıl ders kitabı olarak okutuldu.
Ebu Bekir Razî’nin Kitabu’l-Havi adlı kitabında çiçek ve kızamık hastalıklarına ait bilgiler yer alır. 40 defa İngilizce basılmıştır. Pastör’den 400 yıl önce mikrobu ilk bulan Akşemseddin’dir. Fizik ilminin kurucusu M. b. Haysem ve Ebu’l-Feth El-Hazinî’dir. Kimya ilminin kurucusu Cabir b. Hayyam’dır.
Atomu parçalamak için laboratuvar kurmuş, bugün okullarda okutulan Lavvazye, Niwton, Gaylusak kanunlarından bahsetmiştir. Tarih ilminin kurucusu İbn Haldun’dur. Mukaddime adlı eseri, sosyoloji, iktisat ve siyaset bilimlerinden bahseder. Coğrafya ilminin kurucusu da Müslümanlardır. Birunî’nin dünya haritası, uzaydan çekilen dünya fotoğraflarına göre çizilen haritaya çok benzemektedir.
Pusula, kâğıt ve matbaa da Müslümanlar tarafından bulunmuştur. Kurtuba’da Halife Abdurrahman’ın kâtibi resmî yazıları çoğaltmak için basit bir teksir makinesi geliştirmiştir. Asrtronomi ve coğrafya bilimlerinin gelişmesinde kıble tayini ve vakit hesaplama çabasının rolü vardır.
Son devrin önemli bilim tarihçisi olan Prof. Dr. Fuat Sezgin, Müslüman âlimlerin modern bilimin temelini attığını Batılılara anlatmak Türklere anlatmaktan daha kolay, çünkü Müslümanlara yıllarca bilimde çok geri oldukları empoze edilmiş ve aşağılık kompleksine itilmiştir, demektedir. Müslümanlar, içinde bulundukları rehavet ve gaflet uykusundan uyanarak büyük bir azimle ilim ve fende çalışmaya başladıklarında her işin en iyisini yapmaya başlayacaklardır.
[1] 39/Zümer, 9.
[2] 35/Fatır, 28.
[3] İbn Mace, Mukaddime, 17.
[4] Tirmizi, İlim, 10.
[5] Buhari, İlim, 13.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarAllah, insanı kendi kudretiyle, en güzel şekilde yaratmış ve kendi ruhundan üfleyip halife olarak yeryüzüne göndermiş, gökte ve yerde ne varsa hepsini onun emrine vermiştir. Kendisine bunca nimet veri...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Yunus’um, sevgisin aşk diyarında,İlminden inciler almaya geldim.Sevginle bezedim gönül evimi,Yunus deryasına dalmaya geldim.İçimde yer tuttu sevda ateşin,Kalbimi doldurdu sevgi güneşin,Garipler yoldaş...
Şair: Rabia BARIŞ
Sözlük anlamıyla bilgi; öğrenme, araştırma ve gözlem yoluyla elde edilen her türlü gerçek, malumat ve kavrayışın tümüdür. Bilgi, çok farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bilgi, doğruluğu ispatlanmış in...
Yazar: Editör
Ufacık bir çocukken tanıdık ilk öğretmenimizi. Toplum içinde nasıl hareket edilir, nerede durulur, nasıl oturulur, kalem nasıl tutulur; hepsini sabırla birer birer öğretti öğretmenimiz. O, gözümüzde b...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL