Müslüman Bilginlerin İnsanlığa Hizmetleri
Bilim, bir medeniyeti inşa ederken, kazanımların kalıcılığını sağlayan bir unsurdur. Bilim, özgür düşünceyle meczedildiği vakit toplumların itici gücü haline gelir. Böylece toplumların kalkınma zeminini sağlam bir şekilde oluşturur. Bilim kalkınmanın da, medeniyetin de ortaya çıkmasına büyük destek sağlar.
Müslüman ilim ve bilim insanları dünyaya örnek gösterilen aydınlık saçan bir medeniyetin kurucuları olarak yüzyıllardır büyük çaba sarf etmişlerdir. Günümüzde Batı toplumları Müslümanların bilime yabancı olduklarını sunma gayretinde olsalar da dönüp maziye bakınca, güneşin balçıkla sıvanmayacak derecede aydınlık olduğu görülecektir. Büyüklerimiz bilime büyük katıklarda bulunmuşlardır. Tarih bunun şahidi, yerler ve gökler de bu hakikatin en bariz münadileridir.
Batılılar genellikle bilimi, Eski Yunan’dan başlatarak, keşif ve icatlarda Müslümanları görmezden gelme gayretine girişirler. Orta Çağ Avrupası aslında karanlık bir dönemi yaşamıştır. Tam bu asırlarda Müslümanların birçok aydınlık iş yaptıkları ortadadır.
Bilindiği şekliyle kâğıt 750 yılında Semerkant’ta bulunmuştur. Yine bu dönemde Bağdat, dünyanın ilim merkezi konumundadır. Bilim tarihinin en mühim isimlerinden biri sayılan İbnü’l-Heysem, optik ve görüntü bilimlerinin temellerini atan Müslüman bir bilgindir. İbnü’l-Heysem, Batılıların fevkalade istifade ettiği Müslüman bilim adamlarımızdandır.
Ömer Hayyam’a gelince bilim alanında bir dâhi olarak üçüncü dereceden denklemleri ilk çözen kişi olarak kabul edilir. Hayyam, Sultan Melikşah’ın isteğine binaen dünyanın ilk hassas takvimini bulan kimsedir. Yine bu dönemde Uluğ Bey’in astronomi alanında, El-Cezerî’nin sibernetikte çok üstün hizmetleri ve başarıları olmuştur. Cezerî, ilk pompayı ve ilk çalar saati yapan kişidir.
Tüm çağların en büyük bilginlerinden biri de yine Müslüman olan Birunî’dir. Birunî, hemen hemen tüm bilimlerde otorite kabul edilmiştir. Birunî yerkürenin şeklini tespit ve yeryüzünü ölçme işlemlerini konu edinen bilim dalını da kurarak, dünyanın döndüğünü Galileo’dan altı yüz sene önce tespit ve ispat eden kişidir. Canlılar üzerindeki inceleme ve gözlemleri neticesinde güçlü olanların hayatta kalacaklarını kayda geçiren yine Birunî’dir. Işığın sesten hızlı olduğunu bulan kimdir diye sorulacak olsa, cevap yine Birûnî olarak gelecektir. Batılı araştırmacılar, asırlar boyu Birunî’den ve eserlerinden istifade etmişlerdir. Birunî, dünyanın büyüklüğünü kesine yakın bir şekilde hesaplamayı başaran Müslüman bilim adamıdır.
İslâm medeniyetinin, en çok geliştirdiği üç ilim dalından birisi olan tıp alanında doktorluk, eczacılık ve hastalık çeşitlerine göre dallarda insan yetiştirmiştir. Çağının en üst seviyesinde sıhhi klinikler ve hastaneler açıp halkın istifadesine sunan bilginler Müslümanlar olmuştur. Tıbbî çalışmalar, pratik olarak tatbiki ilimlere dönüşerek insanlığa fayda sağlamıştır. Böylece hastaneler, laboratuvar hüviyeti kazanmak suretiyle birer okul olarak yeni mütehassıslar yetişmesine zemin hazırlamıştır.
Tıp alanındaki çığır açıcı bilgin ise İbn Sina’dır. İbn Sina’nın tıp alanında yaptığı çalışmalarla açtığı çığır Batılı araştırmacıları yüzlerce sene etkilemiştir. İbn Sina kendi devrine kadar bilinen tıp alanındaki birçok yanlış bilgiyi düzelten kimsedir. Bunların yanında, birçok hastalığın teşhis ve tedavisinde önemli bilgileri bütün dünyaya hediye eden Müslüman bilgedir.
Hâsılı İslâm medeniyeti, bilim alanındaki müstesna gelişmelerle İslâm inancının, insan hayatına, temizliğe ve sağlığına verdiği önemi yansıtan bilimsel buluşlarla doludur. Günümüz gençlerinin ve gelecekteki evlâtlarımızın tarihteki bilginlerimizi geçmesi temennisiyle…
Kemal DEMİR
YazarBizim çok zengin bir kültürümüz, derinlikli edebiyatımız, muhteşem tarihimiz ve göz kamaştırıcı bir medeniyetimiz vardır. Peki, toplum olarak bunun farkında mıyız? Ben henüz bu muazzam hazinemizi tam ...
Yazar: Mehmet Nuri YARDIM
Tarih boyunca Müslümanlar, dünyanın değişik topraklarında kurdukları devletlerle İslam medeniyetini yayma mücadelesi vermişlerdir. Bu mücadelelerden biri de sekiz asır boyunca varlığını sürdüren ve gü...
Yazar: Kemal DEMİR
İnsan bu yeryüzü gurbetine sürgün edilmeden önce cennette idi. Murâd-ı ilâhî ile dünyaya hilâfet vazifesiyle tavzîf edilerek gönderildiği günden beri ayrılık acısı ile kıvranıp durmakta aslî vatanına ...
Yazar: Mahmut KAPLAN
Ecdadımız Osmanlı, Afrika’nın kuzeyi ve doğusunda asırlarca hüküm sürmüştür. Osmanlı, Batılılar gibi kolonyalizmin negatif etkisiyle değil, Allah için cihana hizmet etme şuuruyla o topraklara güzellik...
Yazar: Kemal DEMİR