Medyanın Çocuk Üzerindeki Etkileri
Yaşadığımız internet çağında; doğru kullanılmadığı zaman film, dizi ve sosyal medya gençlerimizi adeta zehirlemekte, telafisi ve tedavisi çok zor yaralar açmaktadır. Toplumun değer yargıları, ahlâkı ve değer ölçüleri yeterince verilmediği zaman gençler kimliklerini kaybeder, kişiliksiz bir nesil meydana gelir. Bu durumda toplumun başına bela olur.
Medyanın çocuklar üzerindeki olumuz etkisiyle en çok eğitimciler karşılaşmaktadır. Şiddet içeren filmleri izleyen çocuklarda öğrenme zorluğu, motive olamama ve saldırganlık gözleniyor. Bu çocuklar çevresindekilere karşı haraç, baskı, korkutma, dayak vb. normal görerek uygulamaya başlıyor. Dizi kahramanları örnek alınıyor ve bunun sonucunda da istenmeyen olaylar ortaya çıkıyor. Böyle durumlarda eğitimcilerin, anne-babaların ve de çevrenin iş birliğine büyük ihtiyaç vardır.
Çocuklara medyanın, filmlerin ve bilgisayar oyunlarının zararlı yönleri mutlaka güzel bir şekilde iyi bir diyalog kurarak anlatılmalıdır. Çocuklarla aramızdaki iletişime çok dikkat etmeliyiz. Kötü örneklerden onları koruyayım derken zararlı ve olumsuz ortama kendimiz itebiliriz. Bu ve benzeri durumlarda ikna metodu kullanılmalı, yasaklamayla bir sonuç alınamayacağı bilinmelidir. Yasak daha fazla ilgi çeker. En güzeli karşımıza alıp bir arkadaş gibi konuşmaktır. Bazıları diyebilir ki ben anne-baba veya öğretmen olarak nasıl olurda onlarla arkadaş gibi konuşabilirim, o zaman itibarım, saygınlığım kalmaz diyenlere şunları söylemeliyim.
Eğer çocuklarınızla veya öğrencinizle siz konuşmazsanız hiç istemediğiniz insanlar konuşacak ve onu yoldan çıkaracaktır. Siz de sonunda keşke çocuğumla konuşsaydım diyerek pişman olacaksınız ama iş işten geçmiş olacak. Keşkesiz bir yaşam için önceden tedbirimizi almalıyız. Okullardaki kavgalarda medyadaki şiddetin etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Yeterince ilgilenemediğimiz çocuk bizim değildir. Ve yarın karşımıza en büyük bir düşman olarak çıkabilir. Yanlış insanların eline düşen gençlerin kendi köyüne baskın yaparak acımasızca insanları öldürdüklerini duymuşsunuzdur. Bunlar olmayacak şeyler değil. Biz çocuklarımıza sahip çıkmazsak birileri onlara sahip çıkacaktır. Eğitilemeyen çocuklar adeta canavarlaşmakta kendisine, ailesine ve topluma rahatlıkla zarar verebilmektedir.
Bu durumlarla karşılaşmak istemiyorsak çocuklarımızın arkadaş çevresine dikkat etmeli. Onlarla ilgilenmeli, onlara yeteri kadar zaman ayırmalıyız. Çocuk zamanını aileden sonra büyük oranda arkadaş çevresiyle geçirmektedir. Arkadaş çevresi çocuğun bir kısım alışkanlıklar edinmesinde etkili olmaktadır. Çocuğun kimlerle arkadaşlık yaptığı, nerelere gidip geldiği takip edilmelidir. Çocuk bazı alışkanlıkları çevresinden kazanır. Bu alışkanlıklar onu iyi veya kötü yönde etkiler. Arkadaşlarıyla olan dostluk sonucu onlardan etkilenir. Arkadaşının sözü onun üzerinde çok etkili olur. Çocuğumuzun arkadaşlarının iyi veya kötü olmasının terbiyesindeki rolünü unutmayalım. Biz çocuğumuzu düşünmezsek başkaları düşünür ve onu yoldan çıkarır. Çocuğuna iyi bak ki, çocuğun başkalarının eline bakmasın.
Medyayı, televizyondaki ahlâk bozucu film ve dizileri, yarışmaları, bilgisayar, internet, cep telefonu ve arkadaşları ile olan ilişkileri masaya yatırmalıyız. Çocuğumuzla tatlı bir dille sorgulamadan bir sohbet havasında konuşmamızın çok büyük yararının olacağını düşünüyorum.
Anne-babalar, çocuğunu daha başarılı, daha terbiyeli ve daha ahlâklı yetiştirmek ister. Televizyonun kötü ve olumsuz etkilerinden şikâyetçi olurlar. Şikâyetçi olmamız yetmez. Çocuklarımıza bilinçli televizyon seyretmeleri ve seyredecekleri programları seçmelerinde yardımcı olmamız gerekir. Ayrıca bebek ve çocukların televizyon ve bilgisayar gibi radyasyon yayan cihazlardan uzak tutulmalıdır.
Bu alanda çalışan uzmanların görüşleri de bizlere ışık tutmakta.
“Sürekli izlenen televizyon çocuğu aptallaştırıyor, bilgisayar da hasta ediyor.” diyor. Uzun zaman bilgisayar önünde oturan çocuk, hareket edemiyor ve büyümesi engelleniyor.
“Aileler çocuklarını televizyon seyretme ve bilgisayar konusunda bilgilendirmeli, daha da önemlisi örnek olmalı, hangi televizyon programını, niçin seyretmesi gerektiğini öğretmeli.”
“Televizyon insanlarda; hayal etme, düşünme bırakmadı. İnsanlar tüketici duruma getirilmeye çalışılıyor. Sevdalar, fedakârlıklar geride kaldı. Kimseye düşünme ve kendini dinleme fırsatı verilmiyor.”
En önemlisi değişmeyen ve doğru kurallar koymamız gerekir. Belirlenen yer ve zamanlar içinde televizyon seyretmeleri sağlanmalı, mümkün olduğu kadar programların birlikte seyredilmesi uygun olacaktır. Çocuk hangi programı, niçin seyrettiğini bilmeli, seyrettiği programları değerlendirmeyi, faydalı program seçmeyi anne-baba olarak bizlerden öğrenmelidir. Çocuklarımıza televizyon izlemenin çok önemli bir ihtiyaç olmadığını, derslerine engel olacak şekilde seyretmelerinin fayda değil zarar verdiğini mutlaka anlatmalıyız. Çocuklarımızın günlük olarak spora ve oyuna ihtiyaçları olduğunu unutmamalıyız.
Çocuklara şiddete dayalı bilgisayar oyunları oynatmamalı, şiddet içerikli filmler seyrettirmemeliyiz. Bu konuda eğitimcilere anne ve babalara çok büyük görevler düşmektedir. Çocuklarımız mutlaka bilinçlendirilmeli, onları en iyi şekilde nasıl eğitiriz, yeteneklerini nasıl geliştiririz, onları bekleyen tehlikelerden nasıl koruruz, nasıl yardımcı oluruz diye düşünmemiz gerekmektedir. Çocuklarımıza başarılı olmanın yollarını, stresten nasıl kurtulacaklarını anlatmalıyız.
Ali ÖZKANLI
YazarÇocuklarımız: en büyük değer, paha biçilemeyen bir kıymettir. Hangi bahçenin çiçeği olursa olsun aynı şefkati, aynı sevgiyi, aynı ölçüde hak ettiğini bütün insanların bilmesi ve uygulaması gerekir. Dü...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Zâhir ve bâtın şehrinin imarında nice temeller atan merhum Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’nin hayatına baktığımız zaman yılmadan, usanmadan İslâm’ın yüce ahlâk prensiplerini hâl ve kâl ile s...
Yazar: Aydın BAŞAR
Yaşadığımız şu fâni dünyada sağlıklı, huzurlu ve mutlu olmamız yapacağımız her işimizde çok önemlidir. Nefsimizden başlayarak, ailemize topluma faydalı olmanın yollarını aramak zorundayız. Öncelikle k...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Bilmek; düşünce dünyasından en iyi bir şekilde beslenmektir. İnsan bildiğini yaşamaktan zevk alır. Sevdikleriyle bilgilerini paylaşma ihtiyacı hisseder. Bu yüzden sevip saydığı, kendine yakın hissetti...
Yazar: Ali ÖZKANLI