Çocuk Eğitiminde Sabır
Ailesinden yeterli derecede duygusal yakınlık ve destek gören çocuklar, kişiliklerinin teşekkülünde yetersizlik, değersizlik ve doyumsuzluk gibi prangalara takılmadan sağlam bir karaktere ulaşırlar. Çocuklarla ilgilenirken eğitimin sihirli anahtarı sevgiyi merkeze koyduğumuzda çocuklarımızın daha duyarlı bireyler olmalarına yardımcı olabiliriz. Çocuklarımızla ilgilenirken onları okşayarak, öperek ve onlara sarılarak kendilerine olan sevgi ve muhabbetimizi gösterebiliriz.
Çocuklarımıza göstereceğimiz sevgi ve şefkatin ilk göstergesi, onlara karşı kullandığımız üslup ve hitap ediş şeklimizdir. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen birçok peygamber, babalarına “Babacığım!” çocuklarına “Yavrucuğum!” şeklinde şefkat ve merhamet dolu cümleler ile hitap etmişlerdir. Çocuklarımıza karşı kullandığımız olumlu telkinlerin onların kişiliği üzerinde büyük etkisi olacaktır.
Yine çocuklarımızla olan ilişki ve iletişimimizde çocuğumuzun beden diline, jest ve mimiklerine dikkat ederek kurduğumuz ortak bir duygudaşlık, onlarla aynı frekansı yakalayabilmemize yardımcı olacaktır. Kızı geldiğinde ayağa kalkan bir peygambere inananlar olarak çocuklarımıza saygı ve hürmet göstermemiz ve onların fikirlerini sormamız, onlarla yaşlarına uygun bir şekilde konuşmamız, olumlu yönlerini takdir etmemiz de etkin ilgi için gereklidir.
Bir de çocuklarla ilgilenmek deyince yanlış anlaşılan bir husus var: Çocuklarımızla çok ilgilenmek, onlar adına her şeyi bizim yapmamız anlamına gelmiyor. İnsanın hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan bilgi ve erdemin yanında birtakım becerilerle de donanması gerekmektedir. Çocuklarımızın zihin ve gönül dünyalarını güzel, temiz bilgi ve değerlerle donatmalıyız. Beslenme, uyku, beden temizliği gibi temel ihtiyaçlarına yönelik gerekli olan adabı muaşeret kurallarını bilmelerini sağlamak, yaşlarına uygun sorumluluklarla olgunlaşmalarına yardımcı olmak da ilgiye dâhildir.
Çocuk eğitiminde bize lazım olacak önemli hususlardan biri 'sabır'dır. Sabrı ve hakkı tavsiye eden bir dinin mümessilleri olarak sabır erdemine her zaman olduğu gibi çocuk yetiştirirken de ihtiyacımız olacak. Günümüz hayat şartları çocuk yetiştirmeyi zorlaştırmakla birlikte, sanki insanlardaki tolerans seviyesinin sınırlarını da daralttı. Çocuk yetiştirmek ise, her merhalesi emek isteyen zorlu bir süreç. Çocuk anne karnına düştüğü andan doğumuna kadar geçen sürede nasıl ki sabırla beklemeyi gerektiriyorsa kişilik inşasında da aynı sabra ihtiyaç vardır.
Eğitim, uzun soluklu bir süreçtir. Hemen karşılık beklemek ve bu konuda aceleci davranmak ham meyveyi dalından koparmak gibi bir şey olur. Çocuğun temiz fıtratına ektiğimiz tohumu sabır suyuyla sulayarak vaktini beklemeliyiz. Bu tohumun yeşermesi, dal budak salması, bazen ay bazense yıllar alacaktır.
Kimi zaman çocuğun her türlü olumsuz davranışına göz yuman ve hiç müdahale etmeyen aileler, çok sabırlı ve iyi anne babalar olarak konuşulur. Burada sabrı iyi tanımlamak gerekir. Sabırlı davranmak, çocuğun her türlü olumsuz davranışını görmezden gelmek ya da ailenin her şeyi hoş görmesi demek değildir. Çocuğa olumlu davranış kazandırmak adına uygulanacak olumlu disiplin yöntemleri, sabırlı olmanın bir parçasıdır. Sabır göstermek bir nevi, içine düştüğümüz hâle eylem halinde çözüm aramaktır.
Çocuklar, yanlış ve doğru davranışı etrafındaki yetişkinlerin kendilerine verdikleri tepkilerle belirlerler. Çocukta olumsuz bir davranış görüldüğünde şiddetin her türlüsünden uzak durarak uygun olumlu disiplin yöntemlerinden yararlanmalıyız. Sabırlı tutum sergilememizi kolaylaştıracak olumlu disiplin yöntemlerinden en önemlisi çocukla beraber koyduğumuz kurallardır. Kuralların çocuk ruhuna uygun bir şekilde olması ve uygulanması esnasında kararlı ve tutarlı davranılması, sonra gerçekleşecek olası olumsuzlukları önleyecektir.
Çocuğumuza karşı toleransımızın düştüğü durum ve zamanları gözlemleyelim. Herhangi bir müdahalede bulunmadan önce, “Uygulayacağım bu yöntemin çocuğumun eğitimine bir faydası olacak mı?” sorusunu kendimize soralım. Burada çocuğumuzla kuracağımız iletişimde sakin ve sevgi dolu bir ses tonu, çocuk üzerinde her zaman etkilidir. Yaptığımız müdahaleyi çocuğun kişiliğine yönelik değil, o an görülen olumsuz davranışa yönelik ve çocukla birebir görüşerek yapmalıyız.
Nasıl ki biz anne babalar mükemmel değilsek henüz yolun başında olan çocuklarımız da mükemmel değillerdir. Bizim onlar için mükemmeli beklememiz ise, sabrımızı azaltacaktır. Çocuklar hayatı düşe kalka, hatalarıyla öğrenirler. Onlar büyük olmadılar ama bizler çocuk olduk. Kendi çocukluğumuzu düşünürsek o tecrübesiz hallerimizle yaşadığımız günlere dair şu an belki bizi güldürecek belki hüzünlendirecek nice deneyimlerimiz olmuştur. Ve şunu biliyoruz ki, çocuklar bizim olumsuzluğa karşı gösterdiğimiz tepkilerimizi de modelleyeceklerdir. Bizlerin sorun çözme yöntemi çocuklarımızın da uygulayacakları problem çözme yöntemine dönüşecektir.
Çocuk yetiştirirken ihmal edilmemesi gereken bir diğer nokta ise, çocuğumuz için yaptığımız 'dua'dır. Dua, çocuğa iyi dilek ve temennilerde bulunmaktır. Dua, eylemle tamamlanmalıdır. Duanın eylemle bütünleşmesi demek, anne baba olarak çocuğumuzun eğitimi adına yapmamız gereken sorumluluklarımızı fiilî olarak yerine getirirken sözlü olarak da onlar için hayır duada bulunmaktır.
Anne-baba duasının çocuk için önemli olduğunu kadim kaynaklardan okuyoruz. Yine Peygamber Efendimiz’in çocuklarla ilişkisinde dua geniş yer kaplıyor. Hz. Aişe, çocuklara dua ile ilgili şöyle der: "Hz Peygamber (s.a.v.)'e çocuklar getirirlerdi. O da onlara bereketle dua ederdi." (Ebu Davut, Edep 108.) Rabb’in emaneti olan çocuklarımızın emin bir şekilde, zayi olmadan yetişmeleri için duayı bir zırh olarak kuşanmamız gerekir. Her konuda olduğu gibi, gayret bizden tevfik Allah'tan.
Asuman DÜZGÜN
YazarModern zaman insanı, yaşadığımız bu çağda savaşlara, göçlere açlık ve susuzluk çeken insan görüntülerine ve daha birçok olumsuz duruma şahit oldu. Hatta tarih sayfalarına baktığımız zaman, nice salgın...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
"Ben gelmedim dava içinBenim işim sevi için,Dostun evi gönüllerdir,Gönüller yapmaya geldim.” Yunus Emre, bu dizelerinde dünyaya geliş nedenini, sevmek ve gönül yapmak olarak dile getiriyor. Ehl-...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
“Anne, Sıkıldım!” Diyen Ama Oyun Kuramayan Çocuklar21.yüzyıl çocuklarında bulunması gereken becerilerle ilgili ufak bir araştırma yapıp bu konuda söz sahibi olan insanları dinlediğimizde; iletişim ve ...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Sultan II. Abdülhamid’in dördüncü kadınıdır. Abdülhamid Han’ın en tanınmış ve saygın zevcelerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Gerçek adı Ayşe’dir. Resmî kayıtlarda, doğum tarihi 10 Aralık 1867,...
Yazar: Bengisu HAYAT