Çocuk ve Dua
Günlerden cuma... Karnelerimizi almanın sevincini yaşarken öğretmenimiz bir yılın kısa bir değerlendirmesini yaparak bizlere tavsiyelerde bulunduktan sonra bir şeyin altını çizmek istediğini söyledi ve:
- Sevgili arkadaşlar, yaz tatilinde camilere giderek hem o atmosferi yaşamanızı hem de bir ömür ihtiyacınız olan duaları ve sureleri öğrenmenizi tavsiye ediyorum.
Sevgili Peygamberimiz "Dua müminin silahıdır." buyurmuştur.
Bakın size bir hikâye anlatmak istiyorum.
Küçük bir çocuk deniz kenarına oturmuş, gözlerini de ilerdeki bir noktaya dikmişti. Onun bu hali, alışveriş için balıkçı sandallarının kıyıya dönmesini bekleyen bir ihtiyarın dikkatini çekti. Yaşlı adam, seke seke onun yanına gidip:
- Merhaba delikanlı, dedi. Bu gün deniz çok harika değil mi?
Küçük çocuk, başını çevirmeden;
- Ama rüzgârlı, dedi. Topum denize düşünce sürükleyip götürdü.
Adam, çocuğun yanına oturup:
- Eğer biraz genç olsaydım, yüzüp onu alırdım. Ümidini hiçbir zaman kaybetme, Bence dua etsen çok iyi olur, dedi.
Çocuk, büyük bir sevinçle:
- Dua etsem topum geri gelir mi? diye sordu.
- Allah isterse eğer gelir, topun geri gelmese de, duaların sevabı sana yeter, dedi ihtiyar.
Küçük çocuk, yaşlı adamın sözlerini biraz düşündükten sonra, dedesinin öğrettiği duaları artarda sıraladı. Daha sonra da, topun dönmesi için Allah'tan yardım istedi. Akşamüstü hava biraz daha sertleşti. Ve güneş batmak üzereyken sandallar döndü. Çocuk, eve gitmek istemiyordu. Bu yüzden de ihtiyarla birlikte oyalandı.
Yaşlı adam, hep aynı balıkçıdan alışveriş yapardı. Sonunda onu bulup, birkaç kilo balık almak istediğini söyledi.
Sandaldaki adam, bir kova içindeki balıkları gösterip:
- Zaten ancak o kadarcık tutmuştum, denizde av kalmadı, dedi.
- Dua etmeyi denediniz mi? diye atıldı çocuk. Ümidinizi sakın kaybetmeyin!.
Balıkçı için her şey tesadüftü. Bunun için de "rasgele" derlerdi. Ama şimdi bir şey hatırlamıştı. Yıllar yılı unuttuğu bir şeyi. Çocuğun yanaklarını okşarken:
- Dua ha, diye mırıldandı. O zaman tutar mıyım?
- Tutamasanız bile, duaların sevabı size yeter, dedi çocuk. Bunu yeni öğrendim.
Balıkçı, böyle bir sözü ilk defa duyuyordu. Başını ağır ağır sallayarak:
- Ben de yeni öğrendim, diye gülümsedi. Üstelik de küçük bir öğretmenden.
Çocuk, bu sözlerden çok hoşlanmıştı. Artık topun gitmesine üzülmüyordu. Balıkçı tekrar sandala yöneldi ve ağların üzerindeki eski örtüyü açtı. Bir top vardı orada.
Balıkçı, onu çocuğa uzatıp:
- Öğretmenlerin hakkı hiç ödenmez, dedi. Bunu biraz önce denizde buldum!.
Küçük çocuk, rüyada olmalıydı. Hiç beklenmedik şeylerin yaşandığı bir rüya. Ama her şey gerçekti. Balıkçı da, sandal da, ihtiyar da... Topu ise, işte ellerindeydi. Ona sıkıca sarılıp:
- Bir daha benden izinsiz gezmek yok, dedi. Ya dua etmeseydim ne olurdun o zaman?
Evet arkadaşlar, sizler de dua etmeyi denediniz mi sıkıntılı anlarınızda?... Belki dualarınız hemen gerçekleşmeyebilir ama o duaların sevabı yeter sizlere...
Esra Elif ŞAHİN
YazarSöz söylemek sanat ister, anlamak insan...Söz vardır, gönülden gönüle köprüler kurar.Söz vardır, tebessüm olur yüzlerde...Söz vardır, umut olur, çiçek açar yüreklerde...Söz vardır, mutlu eder an...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
İnsan hayatta kimseye ihtiyaç duymadan tek başına yaşayan bir varlık değildir. Toprağa atılan bir tohumun bir çiçeğe, bir fidana dönüşmesi için sevgiye, ilgiye ve bakıma ihtiyacı vardır. S...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Bir elin nesi var, iki elin sesi var demiş atalarımız. Bir elimizle yapabileceğimiz şeyler sınırlı iken iki elimizle birçok şeyi başarabiliriz. Yalnızken başaramadığımız birçok faaliyeti de birl...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Sevgili arkadaşlar, insan doğumundan ölümüne kadar sürekli olarak öğrenmeye ve bilmeye ihtiyaç duyan bir varlıktır. Bu ihtiyacımızı karşılayan en önemli unsurların başında ailemiz ve öğretmenlerimiz g...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN