Güzellikler Dini İslâm
Allah ve Rasûl’üne gönülden inanan her Müslüman güzellik için çalışır. Uygarlığın devamına, dünyada huzur ve güvenin sağlanmasına katkıda bulunur. Böylece insanlık daha iyi bir yaşam ile mutlu olur ve daha güzel bir geleceğin ufuklarına yönelir. Müslüman kökleri derinde, dalları çok ve yüksek bir ağaca benzer. Şiddetli rüzgârlar onu yıkamaz. O, her şeye rağmen meyve vermeye ve gölgesinden faydalandırmaya devam eder. İşte bu, güzellikte ve ayrıcalıkta İslâm’ın örneğidir. İbni Kayyım şöyle der: “İhlas ve tevhid, kalpte bir ağaç gibidir. Dalları ameller, meyvesi ise dünyada temiz bir yaşam ve ahirette kalıcı nimetlerdir.”
Bu dinin güzelliklerini düşünen insanın dikkatini ilk çeken şey, hoş kokulu İslâm ağacında ve onun zengin bahçesindeki sağlam temeldir. Bu temel; yalnızca sözden ve teoriden ibaret olmaktan çok üstün, saf ve temiz bir akidedir.
Bu da bozulmamış yaratılışlara ve düzgün fıtratlara uygundur. Dinimizin güzelliklerinin açıkça ortaya çıktığı bir nokta daha var ki, bu da onun nefisleri arındıran, kalpleri temizleyen ve davranışları güzelleştiren yüce ibadetler içermesidir. “Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” (29/Ankebut, 45) “Onların mallarından sadaka al; bununla onları temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin.” (9/Tevbe, 103) Yine de bu ibadetler mükelleflerin gücüne göredir. Bu nedenle iman ehli onları halis bir niyetle ve samimi bir kararlılıkla yerine getirir. Nefisleri bu ibadetlere özlem duyar.
Bu dinin güzellikleri bu noktada son bulmaz. Bilakis daha da öteye, günlük hayata geçer. Çünkü o, yaşam savaşından ve insanlar arası ilişkilerden uzak değildir. Bilakis o, bu savaşı seçkin gayelere ve değerli amaçlara yönlendirir. Bu da İslâm’ın, güzellikleri ile dini ve dünyayı birlikte kapsayan kusursuz bir nizam olduğunu kesin olarak belirtir. İslâm, insanlar arasında gerçekleşen alışveriş, kiralama ve benzeri anlaşmaları düzenlemiştir. Çalışmaya teşvik etmiş ve çalışmayı, ecir kazanılan ibadetlerden saymıştır.
Dinimizin güzelliklerinin en belirgin şekilde ortaya çıktığı bir yön de ahlak yönüdür. İslâm, mensuplarını en güzel nitelikler ve en seçkin değerler ile eğitmiştir. İslâm, birbirine kenetlenmiş bir İslâm toplumunun kurulmasına çağırır. Saygı, sevgi ve barış sancaklarının dalgalandığı; sevgi ve dayanışma bağlarının mensuplarını birbirine bağladığı uluslararası düzeyde yüksek bir oluşum kurmaya çağırır. Hak, adalet ve eşitlik ilkelerini yerleştirir. Zulüm ve düşmanlığı, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayı yasaklar. İnsan haklarına kefil olmuş, insanın şer’i hürriyetlerini garanti altına almıştır. Onu başıboş yaşamaktan korumuş; dinini, canını, malını, aklını ve namusunu muhafaza etmeyi amaç edinmiştir.
Bu dinin güzelliklerini açıklayarak etrafa ışık ve nur saçan bir diğer meşale de onun içerdiği yüce hedefler ve büyük kurallardır. Ve bunların; kapsamlı ve kalıcı oluşunda, her zaman ve mekâna uygun oluşunda derin etkisi olmuştur. Bu büyük kurallardan biri, kolaylaştırma ve zorluğun kaldırılmasıdır. “Allah, sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” (2/Bakara, 185) “Din hususunda Allah üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi.” (22/Hacc, 78)
Bu, yüce dinimizin en belirgin özelliğidir. Daha da ötesi, ölçülü ve dengeli olma açısından güzellik ve ışık saçan parlak yüzüdür. Birçok fazileti ve güzelliği içinde toplayan eşsiz bir özelliği ifade eder. Çünkü İslâm, Allah’ın kulları arasındaki adaletidir. Yarattıkları arasındaki merhametidir. İslâm’ın güzelliklerini uygulamada ve onlara davetteki önder, karşısında tarihteki bütün şahsiyetlerin eridiği imamımız ve önderimiz, tüm âdemoğullarının efendisi, beşeriyetin en hayırlısı Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Peygamberimiz’in izinde güzellikler sizinle olsun…
Musa Tektaş
Editör
YazarGeçenlerde annemin komşusu bir kızcağız doğum yapacaktı fakat annesi Mardin’den gelemediği için çok üzgündü. Yanında olmasını istiyordu doğal olarak. Ben “İstersen ben kalırım yanında.” deyince çok se...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Mübarek: Uğurlu, Hayırlı, Bereketli (s.a.v.)Peygamberimiz’in bir ismi de “Mübarek”ti. Yani; uğurlu, hayırlı, bereketli idi. Gerek peygamberlikten önce gerek sonra bereketini bütün âlem görmüştür.Hz. H...
Yazar: Editör
Anadolu’da İslâm dininin ve ahlakının yayılmasında tasavvuf kültürünün ve tekkelerin önemli bir yeri vardır. Anadolu’nun fethinden önce sûfî meşrep tüccarlar, gayrimüslimlerin yaşadığı şehirlere gider...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
İnsan, kendini ve başkalarını tanıdıkça, Allah’ın yarattığı dünyaya uygun şekilde davranır. Kendisi için istediği iyi şeyleri, başkaları için de istemesi gerektiğini bilir. Dünyada çok sayıda insan ve...
Yazar: Editör