İyi Bakıp Güzel Görebiliyor muyuz?
Lise yıllarımda edebiyat kitabımızda "Bakmak ile Görmek" adında bir okuma parçası vardı. Bakmak ile görmenin farklı olduğunu o yıllarda öğrenmiştim. Bakmak, görmek ve fark etmek kavramları önemlidir. Herkes bakar ama kimler görür? Bakmak şahitliği, görmek derinliği ifade eder. Bakmak sadece gözle olur. Görmek; akıl, kalp ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir. Bakmak bir göz hareketi, görmek bir şuur faaliyetidir.
"Güzellik görmek istiyorsan önce güzel bakmayı öğrenmeli; baktığın yerde, her davranışta iyilik görmek istiyorsan kalbini iyileştirmelisin!" (Nevşah) Görmek hayatımıza anlam katan en önemli özelliklerimizden biridir. Görmek sadece bakarak olmaz bazen bakıp da göremeyiz ya da bakmadan da görebiliriz. Görmek deyince insanlar sadece gözle görmeyi anlar. Fakat görmek bu anlamı da kapsayarak daha geniş bir boyuta ulaşır. Çok geniş bir anlamı vardır görmenin. Göz ile görmenin yanı sıra kalp ile yürek ile görmek anlamları da vardır. Bunlar her ne kadar mecazî olsa da çok derin anlamlar içerir.
Güzel görmek için güzel bakmak lazım. İyimser olabilmek ve iyiye yormak insanlara Allah’ın bir lütfu olsa gerektir. Hani meşhur bir tespit vardır: Yarısı dolu bir bardağa kötümser bakan, “Yarısı boş.”, iyimser bakan da “Yarısı dolu.” der. İyimser bakmak, iyimser olabilmek işte böyle bir şeydir. Rüyanızda bile gülüyorsanız güzel bakıyorsunuz demektir. Bir de kökten kötümserler vardır ki onlar dolu bile olsa bir bardağı boş görebilirler. Anadan doğma iyimserlerse boş bir bardağa bile dolu derler. Ne güzel, değil mi?
İnsanlar iyimser olmalı ve hep geleceğe bakmalıdırlar. Geçmişe bakmak insanı yorar. Tabiî ki geçmişten dersler almak gerekir ama geçmişe de takılıp kalmamak lazım. Geçmişe takılıp kalmamak lazım derken geleceği de sadece Allah bilir. Biz geleceğin ne olacağını bilmemekle birlikte, gelecekle ilgili akıllı ve dengeli planlar yapmak mecburiyetindeyiz. Olaylara güzel ve doğru bakarak ona göre planlar yapmak durumundayız. Güler yüz, tatlı dil; gerisini Allah bilir. Mutluluk, bakmayı bilmektir! Herkes bakar ama ustası başka bakar. Dünya bakar körler, kör olup da aslında görenlerle doludur. Bir de kalp gözü açık olanlar vardır da onları anlatmaya bilgi ister, göz ister, yürek ister!
Hayatın her yönüne gülerek, severek, sürurla, tevekkül ve teslimiyetle bakmanın ölçüsü şu güzel sözde anlam buluyor. “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Güzel görmek, bakmak ve düşünmek düsturunun içerisinde imanın ve kadere teslimiyetin yansımaları, tezahürleri görülür. İki cihan saadeti bahşeden güzellikler, asrımızda kişilerin çok muhtaç olduğu huzur ve mutluluklar bu bakış açısında bulunmaktadır.
Yaşadığımız hayat ve bulunduğumuz ortamlar içerisinde karşılaştığımız hadiseler -elbette- istediğimiz ya da beklediğimiz şekilde olmayabiliyor. Gönlümüzü, kalbimizi ve ruhumuzu rahatsız eden olaylar karşısında üzüldüğümüz, hislendiğimiz ve hüzünlendiğimiz de olabilir. Hastalıktan, yaşlılıktan ve vefasızlıktan kaynaklanan sıkıntılar çeken insanların gönüllerindeki fırtınalardan yanaklarına yansıyan yağmur damlalarında ıslanırız bazen.
Bize çirkin görünen, hoşumuza gitmeyen, beklentilerimizin aksi istikametinde seyreden hadiselerin perde arkasına, başka yönüne, hayır cephesine ve neticelerine bakmak, beklemek, sabretmek ve dualar etmek gerektiğini düşünmeliyiz. Bir de işin gerçekleşmesi yönünde her türlü gayreti sarf ettikten sonra nasip ve kader cihetini, Cenab-ı Hakk’ın takdirini, tasarrufunu düşünüp imanla itimat edip teslim olmalıyız.
Böyle düşünmenin bizi huzura götüreceğinden emin olmalıyız. “Konuşan yalnız hakikattir.” ve “Kadere iman eden, kederden emin olur.” prensipleri bizlere en iyi rehberdir. İyi bir tefekkür ufkuyla ve hakikat ölçüsüyle baktığımızda; hayatta olmanın, var olmanın başlı başına bir nimet olduğunu düşünmemiz gerekir. Rabb’imizden bizlere verilen türlü türlü ikramlar, ihsanlar, lütuflar bizlere ummadığımız ve beklemediğimiz zamanda verilmektedir. Hayatımız ve varlığımız Allah’ın isminin nakışlarını, güzelliklerini gösteriyor. Mahlûkatın en şereflisi ve yeryüzünün halifesi olarak Allah’a muhatap olmak, biz insanlara verilen en büyük şeref ve değeri gösteriyor.
İmanla, tevekkülle ve teslimiyetle hayatın bütün yönlerine ve hadiselere bakan insanlar, hayatın ve dünyanın dağlar kadar ağır yükleri altından kemal-i ferah ve neşeyle kalkar. Yüksek mertebelere, derecelere çıkar; lâtif, süruru, huzuru iç dünyasında keşfettiği güzelliklerde bulur.
Tez canlı, ön yargılı ve sabırsızlıklar göstererek gelecekteki binlerce güzellikleri peşin verilen az bir ücret karşılığında değişme istidadı taşıyan insanlar için Kur’an-ı Kerim verdiği müjdelerle rahat ve huzurun yolunu göstermektedir:
“Bazen de sevmediğiniz şey, hakkınızda hayırlı olabilir.” İmanî, insanî ölçüler ve prensiplerle, “Hayır Allah’ın seçtiğindedir.” sırrını yakalayarak hayatına yön veren, olgun ve mütevekkil insanlar kendi iç dünyasında huzurlu olduğu kadar, ailesine, çevresine ve dostlarına da örnek olur; onların maneviyatını takviye eder, yol gösterir, şikâyet etmez. Karşılaştığı zorluklar karşısında: “Bu da geçer, yahu!” der, gönüller yıkmaz, gönüller yapar. Şefkatli ve merhametli olur. İnsanlar ve bütün canlıları sevindirmekten, mutlu etmekten zevk alır.
Kısaca; fâni olan bu dünyada bakî âleme götüreceğimiz şeyler, Hak rızası yolunda güzel yaşamak ve ebedi yurdumuza güzellikler götürmektir.
Sümeyye Büşra YILDIZ
YazarToplumu toplum yapan millî ve manevî değerlerdir. Gelenek ve görenekler bunların arasında yer alır. Gelenek ve göreneklerimiz insanın köklerini hatırlatır. Bunların uygulanması, bilinmesi duygusal ola...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Çocukluk, insan gerçeğinin en önemli safhasını ve ilk basamağını oluşturur. Sonrasında hayata attığımız her adımda bu ilk evrenin izi çıkar karşımıza. Çünkü kişiliğin oluşmasındaki maya ve öz, çocuklu...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Yüce Rabb’imiz, hayvanlarla ilgili olarak En’âm Sûresi 38. ayet-i kerimede şöyle buyurur: “Yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi birer to...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Sessiz sakin bir memleketin çiçek kokan, tarih kokan ruhunu, zaman, mekân bilinciyle omuzlarımda taşıdım. Vefasına vurgunum, izine hayranım. Unutturmadı hiçbir güzelliğini kalbime.Somuncu Baba’dan, Ha...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ