Çocuklara Saygı Öğretimi
Saygı; bir şeye, bir duruma, kişiye, kutsala karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu ve hürmettir. Bu anlamda değerlendirdiğimizde, saygı ölçütleri, kültüre ve inanca özgüdür. Bizim inancımız ve kültürümüz, kutsallara ve insana saygıyı öngörür. Bu durum, başka kültürlerde önemsenmeyebilir. Kültürümüze ait saygı göstergeleri, zaman içinde değişikliklere uğramıştır.
Saygıyı itaat ile karıştırmamak gerekir. İtaat kültürü ve otoriteye gösterilen zorunlu aşırı saygı, kişinin içinden gelmediği için, aslında kişiliğin olması gereken bir parçası değildir. Yani saygı, kişiliğin kalıcı bir parçası olduğu sürece kişiye ve topluma katkı sağlar.
Saygı, model alınarak öğrenilen bir kişilik özelliğidir. Aslında, çocuklar önce anne babalarını daha sonra evdeki ve sosyal ortamdaki diğer insanları örnek alarak öğrenirler. Televizyondaki, sosyal medyadaki ve toplumdaki olumsuz davranışları da model alarak öğrenir ve uygularlar. Bu olumsuz modellerin önüne elbette olumlu anne baba modeli geçmelidir.
Günümüzde, bazı anne babalar ve yetişkinler, çocuk ve gençlerin kendilerine karşı saygılı olmadıkları konusunda yakınırlar. Şüphesiz, anne babalar ve yetişkinlerin haklı oldukları noktalar vardır. Saygı davranışları, aileden aileye, toplumdan topluma göre değişiklik göstermektedir. İlk önce bunu unutmamak gerekir.
Bazı anne babalar, danışmaya geldiklerinde çocuklarının hâl ve hareketlerine dikkat etmediğini, nerede nasıl davranacaklarını bilmediklerini, yetişkinlere karşı saygılı olmadıklarını ifade ederler. Gerçekten de bazı çocuklar, oturup kalkmada, konuşmada, büyüklerin yanında nasıl davranmaları gerektiği konusunda ve arkadaşlarıyla ilişkilerinde saygı konularında sorun yaşamaktadır.
Bu tespitler herkes tarafından yapılmaktadır. Peki, bazı çocuk ve gençlerin böyle olmalarının sebebi ne? Kendileri mi bunu istiyorlar?
Televizyonun ve sosyal medyanın bu konuda etkisi en başta gelir. Bunların etkisinin önüne geçmek günümüzde çok zor. Dizilerdeki edep, terbiye, görgü kurallarına ve kültüre ters düşen davranışlar çocukları olumsuz etkilemektedir. Çocuklar, kazandıkları birçok davranışı okul öncesi dönemde edinirler. Bu durumda, anne babanın önemi artmaktadır.
Anne babalar, çocuklarının bazı davranışları konusunda şikâyetçi iseler, durup kendi eğitim yaklaşımlarını değerlendirmeleri gerekir. Aile içinde saygı davranışları, nezaket kuralları ve nezaketli konuşmalar ne kadar fazla ise çocuk bunları o kadar fazla öğrenir. Aile içindeki nezaket ve saygı, televizyonun, sosyal medyanın ve çevrenin etkisini de azaltacaktır.
Unutmayın, bir davranışı ancak siz yaşıyorsanız yani uyguluyorsanız çocuklarınıza da kazandırabilirsiniz. Anne babaların kendi aralarındaki konuşmalarda nezaketli olmaları ve birbirlerine saygılı davranmaları çocuklarına da yansıyacaktır.
Saygılı bir çocuk için, çocuğa neler öğretilmelidir? Nasıl davranılmalıdır?
Çocuklarınızı asla alaya almayın; yoksa o da başkasını alaya alacaktır. Hata yaptığınızda onlardan özür dileyin ki o da özür dilemeyi öğrensin. Ona sık sık teşekkür edin ki o da başkasına teşekkür etmeyi öğrensin. Öğreteceğiniz kuralları inandırarak öğretin, zorla değil. Saygı, nezaket, görgü kurallarını açık ve net olarak anlatın ve kendiniz de uygulayın.
Yaptığım bir araştırma sonucuna göre, sürekli herkesi tersleyen, argo kelimeler kullanan, arkadaşlarına sert davranan, özür dilemeyi bilmeyen, nezaket kurallarını uygulamayan çocukların bu durumlarının %90 oranında aileden kaynaklandığını gördüm.
Çocuklara saygıyı öğretme yolunda atılacak 5 adım:
Eşref BOLUKÇU
YazarYakın zamanda Topkapı Sarayı Müzesi’ni ziyarete gittim. Bilindiği üzere, Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmet Han tarafından yaklaşık 300.000 metrekarelik bir alan üzerine yaptırılmıştır. Yapımı tamamla...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Baba ile ilgili, babalık ile ilgili yazıyor olmak, anneye ve anneliğe önem vermediğim gibi bir anlama gelmesin. Aile dergimizin bu sayısında baba, babalık ve babalar ile ilgili yazmaya çalışacağım. Bu...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Geleneksel ailede babanın temel görevi, evin geçimini sağlayacak maddî kazanç elde etmekti. Gün boyu dışarıda olan baba eve geldiğinde günün yorgunluğunu atardı. Dolayısıyla çocuklarına çok fazla zama...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Şaka gibi geliyor ama inanın, bunların hepsi gerçek… Düşünün; hava buz gibi. Camiye gittiniz. Şadırvanda abdest alacaksınız ama buz gibi su içinizi titretiyor. Tam o anda elinde ibrik, yanınızda bir g...
Yazar: Sema KORKMAZ