Unutulamayan Misafirlikler
I- Ev Ziyaretleri
Şu dünya hayatında insanın istediği tek şeydir sıcaklık. Sahip olduğu her şeyde bunun huzurunu arar. Sıcacık bir kalp, sıcacık eller, sıcak yüzler... Sever o yüzden insan, soba başını, sıcak ekmeği, sıcak yemeği.
Birbirimizi özlemek ne güzeldir, birbirimize içten musafaha, iltifat, sevgi saygı ne mühim değerlerdi bir arada tutan bizleri.
Sözün güzeliyle, kalbin samimiyeti ile vereceğimiz şeydi sevgi. İçtenlikle buna çok ihtiyacımız var. Birbirimize “Hadi çayı koy, geliyorum.” dediğimiz ziyaretler. Çat kapı vardığımızda, Allah ne verdiyse birlikte oturduğumuz sofralar vardı gönülce.
“Evdeler mi, değiller mi?” diye de sorguladığımızı hatırlamıyorum yapılan ziyaretlerde. Boş ev olmazdı, kapısı kilitli, çoğu geniş aile olduğu için.
Unutamadığımdır, kaşık şıkırtısı, bardak sesi zihnimde. Birlik, beraberlik, birbirimizle hemhal olma idi güzelliğin sırrı. Kimin ne pişirdiğinin önemi yoktu. Bazen bir pilav, bir çorba, bazen çayın yanına bir kek en lüks hallerdi. Sevincimize diyecek yoktu. Çeşit yarışını hiç bilmedik.
Bildiğimiz ise misafirliklerin; hepimizin hayatında dayanışma, sevinç, fikir alışverişi, paylaşma adını taşımasıydı. Yalnızlık; modern çağın yürek acısı oldu, şimdilerde...
ll- Doğaya Misafir Olmak
Uğruyorum yanlarına. İzliyorum. Sessizce her gün biraz daha açıyor bahçemdeki zambak...
Ben açarken susmayı, susarken büyümeyi çiçeklerden öğrendim. Bir çiy damlasını nasıl sırtında taşıdığını. Kendine geleni misafir hissiyle bırakmayışını... Ben renklerin sadakatini, giderken sır vermek gibi fluya dönüşünü... Konuşmadan mis gibi kokuyla fethedişini, yürüyemese de edayla salınışını öğrendim çiçeklerden... Hürriyeti, ahde vefayı, sevdayı, zarafeti çiçeklerden öğrendim... Ve kalbim dedi ki "Böceklerin kalbi olsa idi/Çiçeklere konunca dururdu."
Şimdi her mevsimi tadıyla yerinde görmek lazım. Karşılıklı ikramla feyz almak ne büyük huzurdur kendimize. Misafir eden doğanın en geniş kalbi bize iyi gelecek.
lll- Kutsallarımıza Misafir Olmak
Büyük bir sevda idi Rasûlullah’ın yaşadığı, vardığı yerlere misafir olmak. Bir umre ziyaretiyle Mekke’ye, Medine’ye misafir olmuştum.
İbadetin Kâbe’yle bütünleşmesi, yaşadığım en kutlu misafirlikti. Ardından Kudüs’e misafir olmak... Mescid-i Aksa’yı ziyaret kalbe aydınlık iken, bu terennümü dağa taşa, gökyüzüne haykırmak geldi içimden. Bir de Aksa’ya komşu Filistinli bir aileye misafir olmuştuk.
Malatya'dan gün kurusu ikram etmek mutluluktu. “Tanrı misafiri” dedik, çaldık kapıyı. Hâl hatır eyledik. Ne güzel bir anne yaşıyordu o evde. Leyla Hanım’ın muhteşem el işi kanaviçe emeklerine şahit olduk. Zekeriya’nın, Leyla’nın gözleri buruk ama mutluydu.
Müslüman beldeleri, o beldelerde mazlum duruma düşen kardeşlerimizi yalnız bırakmamalı idik. Dilce ‘çat pat’ anlaşsak da, evlerinde bütün odalarını gezdirmeleri, gönüllerini açmaları güven ve sevginin eseri idi. TV’de Türk filmi oynuyordu. Evimiz gibiydi evleri. Biz gibiydiler. Bizi çok sevdiklerini söylediler hüzün bulaşmış gözler arkasından. “Yine gelebilelim inşallah.” deyip ayrıldık.
Misafir sevincini iliklerimize kadar hissettik.
lV- Hayırlı Olsun Misafirlikleri
Yeni doğmuş her bebeği kucağıma aldığım anda Felak-Nas Sûreleri ile Ayetelkürsi’yi okumaya başlarım. Yaradılışa hayranlığımla, hayret makamıyla bakarım tane tane dizilen azalarına.
Kıymetli bir dostun bebeği olmuştu. “Biz çaya gelelim.” dediysek de yemeğe buyur etti, ısrarla. Evlerimizde misafir ağırlamanın ehemmiyeti benim için hep özeldir. Ve bunu yoğunluğu bahane edip es geçmemek gerektiğine inananlardanım. Ramazan davetleriyle sıla-i rahmi pekiştirmek de hayatımızda önceliklerimizdendi.
Kuzenlerini tanımayan çocuklar var günümüzde. Oysa bunlar bir vesile idi.
Karşılıklı gönül bağları, en çok, gönülden yapılan yemeklerin birlikte yenildiği vakitlerde oluşuyor. Üstüne sıcacık çaylar muhabbeti, dostluğu iyice perçinliyor.
Gitme saati gelince “N’olur, gitmeyin.” demesi çocukların, bizi mutlu etmiştir çokça. Evlilik ziyaretleri, yeni ev ziyaretleri sevinci çoğaltmaktır. Ve taziye ziyaretleri, taziye yemekleri acıyı azaltan birlikteliklerdi. Misafir seven, hizmet eden, hediyeleşen, kitap okuyan, okutan, çay sıcaklığında dostluklara ihtiyacımız var.
Biz bebeğin bereketiyle güzel bir akşamı hediye ettik birbirimize. Hamd etmek düşerdi elbette gönle de. Eminim ki bir taziye evine ışık olan insanlar, bir akraba, arkadaş ziyareti ile gönül bağlarını sımsıkı tutanlardı, güneşin aydınlığına özdeş. Bağlarımızla hep var olalım.
V- Sohbetli Misafirlikler
Görev yaptığım kasabalarda genç kızları, hanımları çokça misafir etmişimdir. Hafta sonu görüşmeleri, davetler, çocukların küçük olduğu, dışarı çıkmamın zor olduğu dönemlerde kitap tahlilleri, okumalar, sohbetler kendi evimde gençlik döneminin en verimli hâlleri idi.
“Evinizin sıcaklığını, pirinç pilavı ve patates salatasının tadını hiç unutamam." demişti bir kızımız oysa ben unutmuştum onları yaptığımı. "Sevginin temelini sizden aldım ablacım." demesiyle gözlerim buğulandı.
Evimizde de öğrencilerimiz olsun. Bu vefaya vurgunum.
Misafirliklerimiz Rabb’in kelamıyla, Peygamber (s.a.v.)’in hayatından kesitlerle süsleniyordu. Vardığımız her yere neşe, sürur olmak, yük olmadan sevgimizi bırakmak ne büyük erdemdir. Böyle hatırlamak ve hatırlanmak da elbet. Tozlu raflara bez atmak gerek. Yürekçe yenilemek, yenilenmek… Ve duamız oldu.
Misafir olduğumuz şu dünya hayatı bize en güzeliyle misafirlikler yaşatsın. Vardığımız kapıların iziyle hayırlı ömürlerimiz olsun inşallah. Vesselam…
Nilüfer Z. AKTAŞ
Yazarİstanbul’a özdeş insan yetiştirme şiarı olmuştur hep gönlümde, İstanbul ruhuyla…Masmavi denizinden alacağımız renkle; derya gönüllü derin, bir o kadar asil.Güneşinin doğuşu batışındaki ihtişamı gibi ı...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Müşfik bakan gözlerinleSen sev beni anneciğimBaldan tatlı sözlerinleSen sev beni anneciğimMutlu olan ocağındaYüreğinin sıcağındaO şefkatli kucağındaSen sev beni anneciğimGelsen bazı rüyalaraBayram olu...
Şair: Hulusi TATAR
Yunanistan askeri olmak istemeyince yurda gelmiş. Henüz vatandaşı olamadığı yurdun vatan mücadelesini veren gazeteci-foto muhabirinin adı Mustafa Cambaz…Yaşantısı, yüce gönüllü insanların varlığını gö...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Aynı ana babadan dünyaya gelen kan bağıyla başlar kardeşlik. Aile içinde başlayan bu bağ birliktir, sevgidir, öğrenmedir, öğretmedir. Ablanın, ağabeyin öğretmenliğidir. Tecrübe çerçevesidir. Küçükleri...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ