Çocukların Hayatına Müdahale Ne Anlama Gelir?
Bir gün baba ile oğlu kırlarda gezerken kelebeklerin kozadan çıkışlarına şahit olurlar. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşan çocuk, babasıyla birlikte kelebeğin kozadan çıkışını seyretmeye başlar. Çocuk, kelebeklerin kozadan sıkıntı ve emek harcayarak çıktıklarını ve ardından da hemen uçtuklarını görür. Çocuk bu ya, kelebeklerin kozadan çıkarken çırpınmalarına ve sıkıntı çekmelerine acır.
Bizim çocuklara iyilik olsun düşüncesiyle yaptıklarımızı çocuk da kelebeklere iyilik olsun diye yapar. Elindeki değnekle onların yollarını açar. Hatta ağlarının önünü de açarak kelebeklerin kolayca kozadan çıkmalarını sağlar. Çocuk, kozadan kolayca çıkan kelebeklerin havada uçmaya başlamalarının ardından 2-3 saniye sonra düşerek öldüklerini görür. Çocuk, garibine giden bu durumu öğrenmek için babasına sorar. Baba da oğluna:
“Kelebekler, uzun ve yorucu bir mücadeleden sonra kendi çabalarıyla kozadan çıkar. Allah, onların uçmalarını sağlayacak kanat ve bacak kaslarının gelişmesi için bu evreyi yaratmıştır. Kozadan kanat ve bacak kaslarını güçlendirerek çıkan kelebekler, uçmayı da kolayca öğrenmektedirler. Oysa senin onlara iyilik adına yapmış olduğun şey, onların sonu oluyor. Senin yardım ettiğin kelebekler, bacak ve kanat kaslarını geliştiremedikleri için -yani sana göre- bu sıkıntılı evreyi yaşamadıkları için uçamadan ölmektedir.”
Bu hikâye, çoğu anne babanın çocuklarını eğitirken kullandığı yöntemin ne kadar hatalı olduğunu gösteren güzel bir hikâyedir. İşte bu duruma bazı örnekler:
Terleyecekler ya da hasta olacaklar diye koşmalarına mı izin verdik? Erken yürümeleri için örümceklere mi bindirmedik? Üzeri pislenir ya da mikrop kapar diye sokağa çıkmalarını mı yasaklamadık? Sokaktaki arkadaşlarıyla oynamaları yerine evi oyuncaklarla mı doldurmadık?
Çocukları dışarı gönderirken hasta olur diye çocuğa kat kat elbiseler giydirerek onun hareketlerini mi kısıtlamadık? Yolda giderken elimizden tutmak istemeyen ve kendi başına yürümek isteyen çocuğa izin mi verdik? Ona dokunma, bunu elleme, oraya gitme, şunu yapma gibi söylemlerimizle çocukların gelişimlerini mi engellemedik?
Çocuklara Sorumluluk Öğreteceğiz Derken Onları Bağımlı mı Yapıyoruz?
Çocukların büyüme aşamasındaki eğitimleri, kelebeklerin kozadan çıkış aşamasına benzemektedir. Bizler çocuklara ne kadar müdahale edersek çocukların kişisel gelişimlerine de o kadar set koymuş oluruz. Anne baba olarak, kelebeğin kozadan rahatça çıkabilmesi için ona yardım eden bu çocuk gibi, çocukların da kendi başlarına yapabilecekleri işleri yaparak onlara nasıl zarar verdiğimizi fark edemiyoruz.
Olmadık yer ve zamanlarda çocuklara o kadar müdahale ederiz ki, bu işten ne biz ne de çocuk hoşnut olur. Hayatımız çocuğa müdahale etmek ve çocuğun peşinden koşmakla geçerken, çocuğun hayatı da ister istemez bizimkinden farklı geçmez.
Çocuklarımızı eğitirken ve yetiştirirken onlara ne kadar müdahale edersek büyüdükleri zaman da kendi ayakları üzerinde durmakta o kadar zorluk çekerler. Kendilerine güvenemeyen, kararlarını vermekte zorlanan bu çocuklar, büyüdükleri zaman hayatlarını bağımlı bir kişi olarak sürdürürler. Bu çocuklar, toplumsal hayata karıştıklarında kendi başlarına sorumluluk almaktan korkar hâle gelirler.
Bu çocuklar büyüyüp okula başladıkları zaman; ders çalışmayan ve sorumluluk almaktan korkan, kendine güvensiz, pasif bir öğrenci olarak karşımıza çıkarlar. Bu durumu gören aile; “Hocam, bu çocuğun her şeyi tam olduğu hâlde neden ders çalışmıyor?” diye hayıflanmaya başlar.
Tüm istekleri anında karşılanan, her şeyi dört dörtlük yapılan, kendimize bağımlı olarak yetiştirdiğimiz bu çocuklar, ders çalışmaya da istekli olmazlar. Bu çocuklar, tek başlarına ödev yapamazlar ve öğretmenin anlattığı dersi kolay anlayamazlar. Birinci sınıfa başlayıp da annesini günlerce sınıfta oturtup onun gitmesine izin vermeyen çok çocuk vardır. Hatta imkânları olsa okula da anne babalarını göndermek isterler. Gerçi imkân olsa çocuğunun adına sınava girecek anne baba da çoktur.
Yemeyip yedirdiğimiz, giymeyip giydirdiğimiz bu çocuklar -bırakın ders çalışmayı- biraz daha büyüyünce sorumsuz ve üzerine fazla gidilince de asi bir çocuk olarak karşımıza çıkacaktır. Çünkü küçük yaşlarda arkası toplanan bu çocuklar, büyüdükleri zaman da arkalarını toplayacak birilerini ararlar.
Her şeyi anne babası tarafından yapılan bu çocuklar, kendilerine güvenemediklerinden sorumluluk almaya da istekli olamazlar. Bu çocuklar, büyüdükleri zaman hayatta hep birilerinin gölgesinde yaşayarak, yönetmekten çok yönetilmeye müsait kişiler olurlar.
Peki, bu çocuklar için neler yapılmalı?
Sorumluluk ve bağımsız kişilik konusunda çocuğa uygun model olunmalı. Çocukların kendilerine güven açısından benlik saygıları yükseltilmeli. Çocukların yaşlarına uygun olumlu davranışlarına rehberlik yapılmalı. Çocukların bağımlı kişilik olmalarına sebep olacak hâl ve davranışları pekiştirilmemeli. Çocuklara bağımsız kişilik sergileme konusunda olumlu geri bildirimler verilmeli.
Çocukların hayatlarına fazla müdahale edilmemeli ve kendi kararlarını kendilerinin almaları teşvik edilmeli. Çocukların okulla ilgili görev ve sorumluluklarına rehberlik dışında yardım edilmemeli. Çocuklara yardım adı altında sorumluluk alanlarına girilmemeli ve çocukların yapması gerekenler onlar adına yapılmamalı.
Çocuklar sorumluluk alma konusunda cesaretlendirilmeli, yaş ve seviyelerine uygun sorumluluklar verilmeli. Bunun için de çocukların arkasını toplamak yerine, kendilerinin toplaması öğretilmeli. Çocukların hata yapabileceklerini kabullenmeli ve onlara bu hatalarını düzeltmeleri için fırsatlar verilmeli.
M. Emin KARABACAK
YazarEl-Vâsi’: İlmi Ve Merhameti Her Şeyi Kuşatan, Zenginliği Her Fakire Yetip Artan Allah’ın en güzel isimleri arasında yer alan el-Vâsi’, “kullarına her şeyi geniş anlamda lütfeden, ilmi her şeyi ku...
Yazar: Editör
Okul korkusu, çocuğun şiddetli bir endişeyle okula gitmeyi reddetmesi ve okula karşı isteksiz olması demektir. Okul korkusu, çocuğun okula gitme zamanı gelince açık anksiyete ve panik durumlarının gör...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Çevremize baktığımız zaman titiz insanlarla karşılaşırız. Bunların arasında komşumuz olduğu gibi arkadaşımız, eşimiz, dostumuz da olabilir. Fakat titizlik hemen hepsinde farklı özelliktedir.Toplumda t...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Günümüz anne babalarının çocuk eğitimi konusunda yeteri kadar akademik bilgi sahibi olmalarına rağmen hâl eğitiminde yetersiz oldukları görülmektedir. Çünkü aileler çekirdek olunca anne babalarda çocu...
Yazar: M. Emin KARABACAK