Ramazan-ı Şerif’in Manevî Gölgesinde

Yüce Rabb’imizin bizlere manevî imkânlar sunduğu, iyiliklerin katlandığı ve günahların bağışlandığı faziletli Ramazan ayına kavuştuk elhamdülillah. Bu mübarek mevsimi, bizleri Allah'a yaklaştıracak ve O'nun rızasına ulaştıracak ibadetlerle değerlendirmeliyiz. Başarıyı ve doğru yolda olmayı daima arzu eden bir mü’min, basiretin ve sağlam görüş sahibi olarak bu ilâhî bağış ayını salih amellerle değerlendirmelidir. Hayırlarda yarışmak; namaz, oruç, sadaka, iyilik, fakirlere ve yetimlere şefkat göstermek gibi ibadetleri hakkıyla yerine getirmelidir. Gece ve gündüz Allah'ı zikrederek, şükrederek geçirmelidir. 

Ramazan-ı Şerif’in günlerini ve gecelerini Allah'a ibadette ve O'nun rızasını kazanmaya yönelik, O'nun lütfuna ve ihsanına nail olmada yarışarak değerlendirmelidir. Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınarak hayır işlerde ve ibadete özen göstermek çok önemlidir. Yüce Rabb’imiz şöyle buyuruyor: “Allah'ın Kitabı'nı okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak edenler asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O; çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.” (35/Fâtır/29-30)

Ramazan başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş olan bir aydır. Kim bu ayda inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek oruç tutarsa geçmiş günahları bağışlanır. Kim de bu ayın gecesinde inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ibadete kalkarsa geçmiş günahları bağışlanır. Bu, Rasûlullah (s.a.v.)'den sahih olarak rivayet edilen bir hadiste belirtilmiştir.

Bu ayın en faziletli günleri ve geceleri son on günüdür. Son on gün de bu ayın en üstün günleridir. Son on gecesi bütün yılın en üstün geceleridir. Rasûlullah (s.a.v.) bu on günde özellikle daha çok ibadet yapar, salih amelleri kat kat artırırdı. Başka zamanlarda yapmadığı kadar çeşitli ibadetlerle Allah'a yaklaşmaya gayret ederdi. Buhari ve Müslim'de, Aişe (r.ah.)’ın şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Rasûlullah (s.a.v.) Ramazan'ın son on günü girince geceyi ihya eder, ailesini uyandırır, (ibadet için daha çok) gayret gösterirdi.”

Allah'ın kadrini yücelttiği, değerini artırdığı ve Peygamberlerin Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e vahyi indirerek şereflendirdiği Kadir Gecesi’nin bu gecelerde olması onlara şeref ve üstünlük olarak yeter. O gecede ibadet, Kadir Gecesi’nin dışındaki bin gece ibadet etmekten daha hayırlıdır. O gece, bereketi çok ve hayırları bol bir gecedir. Rasûlullah (s.a.v.) son on günün tek gecelerinde ya da bu değerli ayın kalan son yedi gününde Kadir Gecesi’ni aramayı ümmetine tavsiye etmiştir.

Bizler rahmet ve teselli ayı olan Ramazan-ı Şerif’in manevî gölgesinde ruhlarımızı dinginleştirirken dünyanın her köşesindeki din kardeşlerinizi de hatırlayıp onlar için dua etmemiz gerekir. Onlardan büyük musibetlere uğrayanlar ve facialara duçar kalanlar vardır. Öz vatanlarından göçe zorlanan muhacir kardeşlerimizi de hatırlamak bir Müslümanlık vazifesidir. Vatanlarından uzakta, çadır kentlerde yaşayan çocukların dramı yüreğimizi acıtmaktadır.

Bu arada Filistin'de mübarek topraklarda kardeşlerimizin yaşadığı zulüm zaten yüreğimize ok gibi saplanmaktadır. İşgalcileri zalimlerin bütün dünyanın gözü önünde gerçekleştirdiği baskı ve düşmanlığın bir an önce bitmesi için dua etmeliyiz.  Çeşitli ülkelerdeki zor günler yaşayan başka din kardeşlerimiz içinde ellerimiz duada, gönüllerimiz niyazda olmalıdır.  Dünyanın her yerindeki zulme uğramış kardeşlerinize hiç olmazsa dua ile yardım etmek için, onlardan zulmün kaldırılması için, maddi ve manevî destekte bulunmak için çalışmalıyız. Bu, iman kardeşliğinin bir gereğidir.