Hayat Metadan mı İbaret?
Hayatın her döneminde bir yaşam savaşı içinde olan insanlık, varoluş sebebini araştırmayı bir yana bırakarak tamamen dünyevî duygular, dertler ve telaş içinde zamanının büyük kısmını kaybeder oldu. Zaman dediğimiz kavram o kadar hızlı ilerler oldu ki durup düşünecek bir zaman dilimi bulmakta fakir duruma düştük. Oysa zaman geçtikçe bizim geride bıraktığımız düşünceleri ya da yapmamız gerekenleri bazen ileride yapamayabiliriz.
Günümüzde teknolojinin bizi şımartmasıyla birlikte istediğimiz her şeye anında ulaşma kolaylığı ve bu kolaylığın verdiği rahatlıkla da hayatımızın her döneminde her şeye sorgusuz sualsiz ulaşacağımızı zannediyoruz. Hayatta hiçbir şey emek olmadan meydana gelmez. Dünya hayatını sadece bir kazanma hırsından ibaret sanmamızın faturasını maalesef acı bir şekilde ödüyoruz.
Belki insanî duygular sadece bizi ilgilendiriyor diye düşünüyor olabiliriz ama öyle değil. İnsanî davranışlardan uzaklaşmamız sadece bizi, çevremizi değil tüm dünyayı etkiliyor. Bugün dünyanın yalnız bir metadan ibaret olduğunu düşünen bazı devletler başka devletlere savaş açıyor, insanlar ölüyor ve daha fazla dünya nimetlerine sahip olmak için tüm insanlara zulüm ediyorlar. İşte bizim yıllardır göremediğimiz ya da görmek istemediğimiz, ertelediğimiz değerlerin yanlış faturası bugün karşımıza çıkıyor.
Yeni nesil hayatı sadece metadan ibaret görüp sürekli kazanma hırsıyla ilerliyor ve bunun yanında hayata dair insanî duygu ve düşüncelerin neler olup bittiğini pek göz önüne almıyor. Çünkü onun için esas halledilmesi gereken mesele, iyi bir iş, iyi bir ev, araba vb. birçok dünyevî kazanç. Bütün bunları sağladıktan sonra da bunu kontrol altına alamadığı için insan, hep daha fazlasını isteyerek ömür sermayesini bir bir tüketmiş oluyor. Elbette yaşamımızı idame ettirebilmek için çalışmak, üretmek gerekiyor ama bunun da bir ölçüsü olmalı mutlaka.
Bugün nükleer silahların dünyayı tehdit ettiği bir dönemi konuşuyoruz. Devletler birbirine kızdığında bir anlık öfke ile bu silahları kullanması durumunda insanlığın da sonunun geleceği bariz görülüyor. Sürekli kazanma hırsı, bir diğer deyişle başkasının hürriyet hakkını elinden almak anlamına geliyor.
Tarihî olaylar içinde bugünü anlamak için elbette tarihe bakıp geçmişte neler olmuş diye okumak gerekiyor ama bugünün zalimliğini anlamak için de dünyaya aşırı düşkünlüğümüzün sebep olduğu gerçeğini gözler önüne sermek gerekiyor. Özelde ülkemizde, genelde dünyadaki bencillik bizi topyekûn bir yalnızlığa itiyor. İşte karşı karşıya kaldığımız savaşlar neticesinde maalesef bu acı gerçek yüzümüze çarpıyor.
Kazanma hırsıyla birbirimize merhamet, şefkat, yardımlaşma gibi duygularla yaklaşmayı unutuyor ve tamamen bir robot hâlini alan bir tekdüze hayat sürüyoruz. Bir süre sonra tüm bu olan biten olaylar bize artık normal gelmeye başlıyor. Sosyal medyada bazı deneyler yapıyorlar ve şahit oluyorum, bir çocuğu herkesin gözü önünde kaçırıyor gibi götürüyorlar ve kimse “Kardeşim dur sen niye kaçırıyorsun çocuğu?” demiyor. Herkes neme lazım deyip köşesine çekilmiş durumda.
Dünya bu kadar vurdumduymazlığı ne zamana kadar kaldırabilir bilmiyorum ama bir durup düşünmemiz lazım sanki. Nerede hata yaptığımızın muhasebesinin yapma zamanı geldi de geçiyor. Dünya bombaların atıldığı değil, umut tomurcuklarının atıldığı günlere yelken açması gerekiyor. Hayatın bir metadan ibaret olmadığını anlayıp özümüze bakmayı kalbimizi dinlemeyi başarmak zorundayız.
Erol AFŞİN
YazarHayat dediğimiz kavram birçok gizemi içinde barındırıyor. Her geçen gün yeni bir şey öğreniyoruz ya da herhangi bir kavramın idrâkine varıyoruz. Hayatın gizemini çözme hâlindeyken şaşırmıyor da değili...
Yazar: Erol AFŞİN
Asrın felaketi olarak kayıtlara 6 Şubat 2023 Pazartesi günü saat 04.17 geçti. O zamandan bu yana on bir şehrimizde büyük zorluklar yaşanmaya başladı. Ama özellikle Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman ve ...
Yazar: Erol AFŞİN
Malumunuz olduğu üzere geçtiğimiz Şubat ayında büyük bir deprem yaşamıştık ve içinde olduğumuz Malatya ile beraber Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman çok şiddetli bir şekilde bundan etkilendi. Diğer şehir...
Yazar: Erol AFŞİN
Kur’ân-ı Kerim’den ilk inen âyetler Alak sûresinin ilk beş âyetidir. Yüce Allah, bu âyetlerde şöyle buyurmaktadır: “Yaratan Rabb’inin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! Rabb’...
Yazar: Mehmet SOYSALDI