Kitâbü’ş-Şifâ Adlı Eser
Kadı İyâz’ın (ö.544/1149) Kitâbü’ş-Şifâ bi Ta’rîf-i Hukûki’l-Mustafâ adlı eseri, Osmanlı Dönemi’nde bereket talebi ve musibetlerin def’i için yüzyıllardır okuna gelen ve “Şifâhânlık” geleneğinin oluşmasına vesile olan mümtaz bir çalışmadır.[1] Eser dört ana bölümden oluşmaktadır ve Kadı İyâz eserde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yüce kişiliği ve sahip bulunduğu özelliklerle ona karşı saygısız davrananlara uygulanacak ceza konularını ele almıştır.[2]
Tarihî seyr içerisinde birçok şerhi yapılan eserin Türkiye’de yaygın olarak Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir tarafından kaleme alınan tercüme ve şerhi bilinmektedir.[3] Bu dikkat çekici çalışmanın yazma nüshalarından biri Darende Şeyh Şeyh Hamîd-i Velî Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Bu çalışmada söz konusu yazama eser tanıtılacaktır.
Darende Şeyh Hamîd-i Velî Kütüphanesi’nde Bulunan Kitâbü’l-Şifâ Adlı Yazma Eser
Söz konusu kütüphanede tasnif no 297 kayıt no 178’te bulunan Kitâbü’ş-Şifâ adlı eser, Seyyid Mustafa (ö.?), ardından da Sabih b. İsmail (ö.?) adlı kişilerden kütüphaneye intikal etmiştir. Eserin ön yüzünde kitabın müellifinin (Kadı İyâz’ın) 476/1083 yılının Şaban ayının ortalarında dünyaya geldiği ve 544/1149 yılının Cemâzi’l-âhira veya Ramazan ayında bir Cuma günü vefat ettiği bilgisine yer verilmektedir. İlk sayfası tezhibli olan esere besmele ile başlanmıştır. 275 varak olan eserin dili Arapçadır.
Eserin sonunda 1224/1809-1810 yılında Ömer Vasfî’nin (ö.?) talebelerinden Hasan Şükrü (ö.?) tarafından istinsah edildiği belirtilmektedir. Ana metin üzerinde kelimeler üzerinde, kelimelerin anlamları ve konularla ilgili bilgi takdimi şeklinde şerhler yer almaktadır. Bu şerhlerin istinsah sahibi tarafından mı yoksa başka birisi tarafından mı eklediği belirlenememiştir. Şerhler de Arapçadır.
Eserde bölüm ve fasıl başlıklarının üzeri çizgi ile belirtilmiştir. Sayfalar kırmızı bir çerçeve içerisine alınmıştır ve her sayfada 21 satır bulunmaktadır.
M.Yaşar Kandemir’in kırkın üzerinde şerhi olduğunu söylediği Şifâ-i Şerîf’in[4] Arapça şerhlerinden biri olan bu çalışmanın Anadolu’daki Şifâ-i Şerîf şerhçiliği açısından dikkat çeken bir çalışma olduğu kanaatindeyiz. Eseri istinsah eden Hasan Şükrü ve hocası Ömer Vasfî’nin hayatlarına dair detaylı bilgi bulamasak da eserin sonunda verilen bilgiye göre Ömer Vasfî Saray-ı Galata havâce-i meşk kâtibi, Hasan Şükrü ise Saray-ı Atîk-i Ma’mûre’de kâtip olarak görev yapan kimselerdir.
Bu bilgiler, Osmanlı’da Şifâ-i Şerîf’i şerh etme geleneğine İstanbul’da yapılan bir katkı olarak bu eserin kaleme alındığını göstermektedir. Ayrıca bu eserin Darende’de bir kütüphanede yer alması da dikkat çekicidir. İstanbul’da kaleme alınan çalışmanın, İstanbul’a nazaran Anadolu’nun uzak bir noktası olan Darende’de iyi bir muhafaza ile koruma altına alınması, esere ve şerhine duyulan hürmetin bir başka göstergesi olarak kabul edilebilir.
Tanıtımını yapmaya çalıştığımız yazma eser, Şifâ-i Şerîf’in dizaynı ve konuları açısından bir farklılık içermemektedir. Bir başka ifadeyle eserde Şifâ-i Şerîf’in muhtevası ve usulü aynen korunmuştur. Bu yazma eseri istinsah eden Hasan Şükrü, Şifâ-i Şerîf’in metninde ve konularının işleniş biçiminde herhangi bir değişikliğe gitmeden eseri kaleme almıştır. Şerh kısmında ise metinde yanlış yazılan bazı kelimelerin düzeltilmesine, metinde nakledilen hadis-i şeriflerin kaynaklarının eklenmesine ve Şifâ metninde yer alan bazı kelimelerin çeşitli izahlarına da yer verilmiştir.
Netice olarak ifade etmek gerekirse Darende Şeyh Hamîd-i Velî Kütüphanesi’nde yer alan Şifâ-i Şerîf ve şerhini içeren bu yazma eser, diğer Şifâ metinleri ve şerhleri ile birlikte Osmanlı toplumunun, İslâm’ın ana kaynakları ekseninde Hz. Peygamber (s.a.v.)’i tanıma ve O’nu modelleme gayretlerinin bir yansıması olarak kabul edilebilir.
Kuzey Afrika kökenli bir müellif olan Kadı İyâz’ın Şifâ-i Şerîf adlı eserinin İstanbul’da istinsah edilip Darende’de muhafaza edilmesi ona ve eserine verilen değeri göstermesi ve Osmanlı toplumunun Hz. Peygamber (s.a.v.)’e duyduğu derin sevgiyi yansıtması bakımından da son derece önemlidir. Son olarak şu hususa işaret etmek isabetli olacaktır: Darende’de bulunan bu yazma eserin diğer Şifâ metinleri ve şerhleri ile karşılaştırılarak benzerlik veya farklılıkları ortaya konulmalı ve bu şekilde bu nüshanın Şifâ-i Şerîf yazma ve şerh etme sürecine olan olumlu ya da olumsuz katkısı tespit edilmelidir.
[1] Ahmet Yılmaz, Kâdî İyâz’ın Kitâbü’ş-Şifâ Adlı Eseri ve Osmanlı’da Şifâhânlık Geleneği, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2015, s.146-362; M. Yaşar Kandemir, “Kâdî İyâz”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2001, c.XXIV, s.116-118.
[2] M. Yaşar Kandemir, “eş-Şifa”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2010, c.XXXIX, s.134-138.
[3] Kadı İyaz, Şifâ, Tercüme ve Şerh: M. Yaşar Kandemir, Tahlil Yayınları, İstanbul 2015, 3 Cilt.
[4] Kadı İyaz, Şifâ, Tercüme ve Şerh: M. Yaşar Kandemir, c.I, s.35.
Fatih ÇINAR
Yazar“Anadolu İrfânı” tabiri Anadolu coğrafyasını yüzyıllardır rengine boyayan mânevî bir neşvenin en kısa ve özlü ifadesidir. Gönül dünyasını şekillendirdiği insanları, Hak ve halk nezdinde saygın bir kon...
Yazar: Fatih ÇINAR
Bâdesi sabırdır, içer Ramazan,Hüsran otlarını biçer Ramazan,Nasıl birden arifeye varırız,Bir çırpıda gelir, geçer Ramazan...Susuzluğun yâdısın sen Ramazan,Terbiyenin adısın sen Ramazan,Sahur-iftar her...
Şair: Halil GÖKKAYA
Gönül giderse gül’ün izinde,Yollar açılır gül denizinde.Elbette olur “kalp krizinde”İsmi şerifin cana şifalar,Lütfunla biter cevr ü cefalar.Dilde cemalin hasreti tüter,Kulun feryadı cihanı tutar.Bir d...
Şair: Bestami YAZGAN
Gülşeniyye Tarikatı’nın Hâletî kolu şeyhlerinden olan Mahvî (ö.1150/1737), XVIII. yüzyılda Hayrabolu’da faaliyet yürüten, dilindeki zenginlik, edebî zevki ve içeriği ile dikkat çeken Dîvânçe’si ile ta...
Yazar: Fatih ÇINAR