Esmâ-i Nebî: Gâlip
Zaferin Müjdecisi Ey Gâlip (S.A.V.)
Peygamberimiz’in mübarek isimlerinden biri de “Cebbâr/Gâlip” idi. Peygamberimiz erişilmez yücelikteydi. Çok büyük ve azametli bir padişahtı. O öyle bir kudret ve azamet sahibiydi ki, inanan bütün mü’minler ve diğer varlıklar O'nun büyüklüğü karşısında boyun eğdiler, O’na itaat ettiler. O'nun yüceliğini inkâr edenler helâk olup gittiler.
Şeref, kıymet, zafer, galibiyet ve cömertlik gibi en yüce hasletleri Allahu Teâlâ başta Peygamberimiz’e ve bu güzelliklerin tezahürlerini şerefli ümmetine bahşetti. Her türlü noksanlıklardan münezzeh olan Allah, kıyamet gününe kadar izzeti, galibiyeti ve üstünlüğü Hz. Muhammed (s.a.v.) ve ümmetine verdi. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in cihadı; hakkın batılla, hidâyetin sapıklıkla ve imanın küfürle savaşıydı. Ve gerçekte bu savaş; şerrin her türlü rengiyle ve şekliyle saldırıları karşısında hayrın direnişiydi. Müşriklerin askerleri ne kadar çok olursa olsun, hilesi ne kadar büyük ve tehlikesi ne kadar yakın olursa olsun her zaman gâlip olan Hz. “Cebbâr” oldu.
Peygamberlerin sonuncusu ve takva sahiplerinin imamı Muhammed (s.a.v.) ile Ebû Cehil ve kavminin ileri gelenleri, Kureyş'in güçlüleri ve taraftarları arasında yaşanan hak ve batıl savaşıydı. Onlar, akıllarınca ve kötülüklerinin gâlip gelmesi nedeniyle, Allah'ın nurunu ağızları ile söndürebileceklerini ve kendi yurtlarında onları ansızın saran hakkın yayılmasını engelleyebileceklerini sandılar. Sonuç ise ancak Allahu Teâlâ'nın yazdığı gibi oldu. Dini yükseldi ve askeri gâlip geldi.
Düşmanları yenildi ve kökleri kazındı. Sonunda bu manzara, Rasûlullah (s.a.v.)’in Beytullah önünde durması ve onun içindeki putları yıkması ile iyice ortaya çıktı. Allah Rasûlü (s.a.v.), Kâbe'deki putları yıkarken Rabb’inin şu kavlini okuyordu: “De ki: ‘Hak geldi, batıl yıkılıp gitti; batıl zaten yıkılmaya mahkûmdur.” (17/İsrâ, 81)
Hakk'ın emrine uyanların, Peygamberimiz’in izinden gidenlerin galibiyetine ayrıca şu âyet işaret etti: “(Bedir'de) karşı karşıya gelen şu iki gurubun halinde sizin için mühim bir ibret vardır. Bir gurup Allah yolunda çarpışıyor, diğeri ise kâfirdi. Bunların gözüne ötekiler iki misli görünüyordu. Allah, dilediğini yardımı ile destekler. Elbette bunda, basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır.” (3/Âli İmrân, 13)
Her savaşta hakkın batıla karşı kazandığı zaferlerde görülen sayılamayacak kadar çok ibretler; mü'minleri, üzerinde bulundukları hakta sebat etme kararlılığına sevk etti. Allahu Teâlâ, Muhammed ümmetine zafer sözü vermişti. Peygamberimiz’in yolundan gidenlere şüphesiz ki o, vazgeçilmeyen ve değiştirilmeyen, verilmiş gerçek bir söz şudur: “Mü'minlere yardım etmek üzerimize bir haktır.” (30/Rum, 47)
Peygamberimiz, küfür ehlinin belini kırdı, onları iman nuruyla ıslah etti, günah bataklığından çekip ibadet huzuruna kavuşturdu. Cebbâr ismi aynı zamanda zenginlik, cömertlik manasıyla da yorumlandı. Peygamberimiz etrafındakilere sahabilere çok ikramda bulundu, onları dünya nimetleriyle de zenginleştirdi. Cömertlikte insanların en üstünüydü.
Editör
YazarMüktefî: İktifâ Eden, Yetinen (s.a.v.)Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübarek isimlerinden bir de Muktefî idi. Hz. Peygamber’e (s.a.v.) risâlet görevi verildikten sonra o, vazifesini yerine getirebilm...
Yazar: Editör
İnsanlar, doğası gereği mutluluğu ararlar ve bu mutluluğu genellikle toplum içinde bulurlar. Toplumda yaşayan herkesin mutlu olabilmesi için birlik içinde olması gerekir çünkü toplumun huzuru, bireyle...
Yazar: Editör
Arapça’da el-Muahhir, “geriye bırakan, erteleyen” anlamlarına gelir. Bu isim, Kur’ân-ı Kerim’de isim kalıbıyla değil, fiil kalıbıyla yer almıştır. Mü’min açısından dünya hayatı bir sınanma yeridir. Ye...
Yazar: Editör
Akne, kıl köklerinin ve yağ bezlerinin tıkanmasıyla sonuçlanan ve sivilcelere neden olan yaygın bir cilt durumudur.Eğer vücut çok miktarda sebum üretiyorsa (cildimizi nemli tutan yağ), ölü deri hücrel...
Yazar: Nesibe AYDIN