Bir Sanat Olarak Çocuk Yetiştime
Bir çocuğu yetiştirip hayata hazırlamak, hiç kimseye muhtaç olmadan yaşaması için tedbirler almak, hem kendisine hem de başkalarına faydalı bir birey olarak topluma kazandırmak başlı başına bir beceri ve sanattır.
Çocukların bedensel gelişimi beşerî gelişimini, akıl ve zihinsel gelişimi ise insanî gelişimini temin eder. Anneler, çoğunlukla çocukların biyolojik gelişimiyle ilgilenirler. İlkokul öncesi çocuk, beslenme alışkanlığı, kişisel bakım, kendisini koruma becerisi kazanır, kendisi için faydalı ya da zararlı olan şeyleri ve çevresiyle uyum içerisinde olmayı öğrenir. Akıl ve zihnî gelişim ise okul öncesi eğitimden başlayarak üniversiteye kadar hatta üniversite öğretimi sonrasında devam eden akademik çalışmalarla devam eder. Anne babalar, bu süreçte aklı kontrol eden değil, yol gösteren, ilham veren, ufuk açan bir konumda olmalıdır.
Çocuğun zihni, beyaz ve boş bir deftere, çocuğa verilen eğitim ve öğretim de bu boş sayfaların doldurulmasına benzetilmiştir. Eğer çocuk yetiştirmek bir sanatsa çocuğa uygulanan eğitimin de bir zihin ve gönül inşasına benzetilmesi daha uygun olur. Zihin, bilgi ve tecrübeyi depolayan ve hatırlayan bir işleve sahipken akıl, bilgi ve tecrübeyi nerede, nasıl ve niçin kullanacağı konusunda yorum yapar, hüküm verir, onaylar ya da reddeder. Tek başına zekâ yeterli değildir, çocuğun zekâsını nasıl kullanacağı konusunda bir fikir sahibi olması da gerekir. Zeki olduğu hâlde ahmakça davranışlar sergileyenlerin toplumda traji-komik bir duruma düştükleri görülmektedir.
Çocuk eğitimi -hiç şüphesiz- ailede başlar ve çocuğun ilk öğretmenleri -başta anne baba olmak üzere- ailedeki diğer büyüklerdir. Çocuk için uzun nasihatler gereksizdir zira bir konuya beş dakikadan fazla odaklanamazlar. Bu sebeple çocuklara verilecek mesaj, telkin ve tavsiyeler kısa, öz ve anlaşılır olmalıdır. “Akıllı çocuklar, temizliğe dikkat eder.”, “İyi çocuklar, başkasının eşyasını izinsiz karıştırmaz.” şeklinde kural bildiren ve hüküm ifade eden cümleler, yeri geldikçe tekrar tekrar ifade edilir.
Eğitimde aile büyüklerinin güzel örnek olması, sözsüz bir telkin olarak en etkili eğitim metodudur. Sürekli öğrenme sürecinde olan çocuk, gözlemlediği davranışlardan kurallar ve hükümler çıkarır: “Demek ki böyle durumlarda böyle yapmak gerekiyor.” der. Büyüğünün bir yalanını gören çocuk, “Demek ki bazı durumlarda yalan da söylenebilir.” kanaatini oluşturur.
Çocuk eğitiminde mahremiyet eğitimi de çok önemlidir: Anne ve babanın yatak odasına izinsiz girilemeyeceği, elbisesini kardeşleri yanında değiştirmemesi gerektiği, erkek ve kız çocukların ayrı odalarda yatması, cinsel organlarına ve bedenin belli bölgelerine hiç kimsenin dokunmasına izin vermemesi gerektiği, tanımadığı kimselerden para ve şeker almaması, tanımadığı kimselerle bir yere gitmemesi, tanımadığı birinin elinden tutup götürmek istemesi hâlinde çığlık atması gerektiği vb. hususlar mahremiyet eğitimi bağlamında çocuğa öğretilmesi gereken temel prensiplerdir.
Çocuk eğitiminde ciddi ve vahim hatalar yapıldığı aşikârdır. 30-40 sene öncesinin büyükleri, eğitimcileri ciddi hatalar yapmamış olsalardı her gün haberlere konu olan ve gazetelerin 3. sayfalarında yer alan haberlerle karşılaşmazdık. Bazen anne baba kaynaklı öyle hatalar duyuyoruz ki ister istemez içimizden, “Herkes anne baba olmamalı, keşke böyle insanlar baştan tespit edilse de anne baba olmalarına mani olunsa...” diyoruz.
Anne babanın çocuğa verebileceği bilgi ve tecrübeler sınırlıdır. Çocuk, 7 yaşından itibaren başlayan örgün eğitim sürecinde farklı öğretmenlerden bilgiler öğrenir. Özellikle ilkokulda bir çocuğun iyi bir eğitimciye denk gelmesi, onun için büyük bir kazanımdır. Planlı ve programlı çalışma, sistematik düşünme, problemi analitik bir yaklaşımla ele alma, çözüm odaklı düşünme becerilerini çocuk ilkokul öğretmeninden öğrenir. Bu beceriler, çocuğun akademik başarısını da önemli ölçüde artırır.
Çocuk, çevrenin kaotik ve anarşik yapısından da çok şey öğrenir ve kişiliğini geliştirir. Çocuğun çevrede girdiği sosyal ortamlar faydalı ise öğrenilenler de faydalı, aksi hâlde zararlı olacaktır. Çocuk, sigara ve uyuşturucu gibi zararlı maddelerle çevrede tanışır. Çocuklar, izledikleri filmlerin etkisiyle çeteleşme cihetine de gidebilirler. Bu sebeple çocuğun mahallede ve okulda edindiği arkadaş çevresinin kimlerden oluştuğuna dikkat etmek gerekiyor. Çocuk yetiştiren aileler, çocuklarının arkadaş çevresini ve ailelerini de tanımalıdır.
Peygamberimiz (s.a.v.) de “Hiçbir anne baba çocuğuna güzel ahlaktan değerli bir hediye veremez.” buyurmuştur. Hz. Ali (r.a.) de, “Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, gelecek zamana göre yetiştirin, zira Allah onları gelecek zaman için yaratmıştır.” buyurmuştur.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarHer gün tanıdıklarımızdan, komşu ve akrabalarımızdan bazen de ailemizden birileri hayata veda etmektedir. Camilerden sabahları yükselen salâ sesleri, yine birilerinin vefatını haber vermektedir. “Nasi...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Kitabın adı: Vatanın Kilidi ÇanakkaleYazar: Sara Gürbüz ÖzerenYayınevi: DamlaYayın yeri ve yılı: İstanbul/2019Sayfa sayısı: 176Yaş aralığı: 14+İşlenen konular: Çanakkale deniz ve kara savaşları, Türk’...
Yazar: Sait ÖZER
Bu yazıyı, Filistin ve Gazze’de yaşanan vahşetin sona erdiğini görmek umuduyla ve kurduğum hayalin dua yerine geçmesi dileğiyle yazıyorum. 2028 yılının sonbahar aylarıydı. Ailece Kudüs-Gazze bağl...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Dağ heybetli çınarımız kurudu,Ümmete tutacak dal bulunmalı.Batıl hakkın üzerine yürüdü,Zalime dur diyen el bulunmalı.Üstümüze çöken kızıl kâbustu,Çağdaş firavunlar kinini kustu.Yiğitler lâl oldu, kale...
Şair: Bestami YAZGAN