Hassas Yönümüz Güven
İnsanlığın güven duygusu dünyaya ilk adım attığı andan itibaren başlar. Hatta biraz daha geriye gidersek anne karnında, annesine duyduğu güvenle başlar. Hayatımızı çepeçevre saran güven duygusunun ne kadar değerli olduğunu anlamak, başkalarına güven duymak ve güven duyulan biri olmanın çok değerli olduğunu bilmek lazım. İnsana ait bu değerlerin korunması ve gelecek kuşaklara da aktarılması gerekiyor.
Günlük yaşamımızda, işlerimizde, hayatın her anında birilerine güvenme ihtiyacımız var. İnsanın buna ihtiyacı var. Çünkü birbirine muhtaç, klasik bir örnek olacak ama fırıncının ayakkabıcıya, ayakkabıcının da fırıncıya ihtiyacı var. Bu zincir üzere düşünülürse bütün insanlığın birbirine ihtiyacı var. Dolayısıyla yapılan işlere insanların güven duyma ihtiyacı doğuyor.
Bugün insanların sözlerini yerine getirmemesi, vermiş olduğu sözleri unutması ya da değer vermemesi sonucunda güven bunalımları ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda ise toplumsal bir yozlaşma karşımıza çıkıyor. Ne kadar önemseniyor bilmiyorum ama güven konusuna yeteri kadar önem vermezsek toplumun yapı taşlarında da oynamalar meydana gelebilir. İnsanlığın yaşam savaşında birbirine olan güveni sayesinde ilerleme kaydedilir. Birbirine duydukları güven sarsıldığında hareket alanları da kısıtlanacaktır.
Bugün sokak tabiri ile birçok terim ortaya çıkmış durumda, mesela “Babana bile güvenme!” diye bir tabir var. O kadar vahim ki bu söz. Öyle bir hâle geldik ki aile bireylerine dahi güvenemeyecek konuma düştüğümüz oluyor. Bu çok yanlış, olmamalı. İnsanların bencil bir zihniyetle sadece kendini düşünmesinin sonuçları bu aslında…
İnsanî hasletlerimizi yerli yerinde kullanmayışımızın, duygularımızı ve düşüncelerimizi nerede nasıl ifade etmemiz gerektiğini bilmememizin acı bir faturası. İnsanlar arkadaşım, dostum dediği kişilere dahi güvenemeyecek duruma gelirse ne yapacak? Kime güvenecek? Bu sorulara doğru cevaplar bulmak durumundayız. Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkasına da yapmamamız lazım. Bu minvalde yola çıkarsak sorunları çözmemiz mümkün olur. Bencil bir zihniyetten sıyrılarak paylaşımcı bir düşünce zemininde buluşmak birçok sorunu çözecektir.
Hayatta tutunduğumuz değerler vardır, umut bizi hayata bağlayan unsurlardan biri. Kur’an-ı Kerim’de de ümide dair birçok ayet var. Çünkü hayat pınarımızdan biri umuttur. İnsanların birbirine olan güvenci hayata karşı azmini daha arttırır. Ve güven yıkıldı mı, kırıldı mı bir daha eskisi gibi olmaz. Bundan dolayıdır ki iletişimize dikkat etmeli ve aramızdaki hasbi sevgiyi diri tutmalıyız. Hangi yaştan olursa olsun hayattan öğrenecek ders çıkacak çok şeyimiz var. İnsan dediğimiz varlığın öğrenme süreci beşikten mezara kadar uzayan bir serüven. O yüzdendir ki hayatın hiçbir döneminde piştim diyemeyiz. Daha kat edecek, öğrenecek çok şeyimiz var. Ve bunu da bir ömre sığdırmak mümkün değil.
Erol AFŞİN
YazarHayatımızda birçok olay gelişiyor, kimisine müdahil olabiliyoruz, kimisinde aciz kalıyoruz. Özellikle ülkemizde üç dört yıldır açıkça sıkıntısını çektiğimiz olaylar silsilesi yaşanıyor. Bütün bu olayl...
Yazar: Erol AFŞİN
Tekke kelimesinin aslı Farsça olup dayanılacak ve sığınılacak yer anlamına gelmektedir. Dervişlerin toplandıkları bir şeyh veya halîfenin gözetimi altında zikir, âyin ve eğitimlerini gerçekleştirdikle...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Eskiden bu yana Turan ve Türkistan diye adlandırılan ve onun kalbi niteliğinde olan Mâverâünnehir yani Orta Asya coğrafyasının, kültürel, manevi ve bilimsel mirasının önemli bir kısmını kuşkusuz tasav...
Yazar: Yusuf HALICI
Elektriğin henüz evlerde olmadığı ya da kısıtlı olduğu zamanlarda radyo kullanılırdı, dış dünyayla olan tek bağlantı radyolardı. Radyolardan haberler dinlenir, Türkiye’de ve dünyada neler olup bittiği...
Yazar: Erol AFŞİN