Söz Söylemek Sanattır
"Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz."
Söz, insanın elle tutulmayan gözle görülmeyen en keskin silahıdır. Bu silahla kalpleri kazanmak mümkün olduğu gibi gönülleri yıkmak da mümkün olabiliyor. Açtığı yaraları sarmak bazen mümkün olmayabiliyor.
Evet, söz ağızdan bir kez çıkar ama bıraktığı tesir çok uzun sürer. Düşmanı dost eylediği gibi, dostunu da düşman eder bir söz. Bundan dolayı atalarımız bir söylerken bin kere düşünmeyi, ölçüp biçip de konuşmayı tavsiye etmişlerdir.
Hikâye bu ya, padişahın biri öfkelenmiş, bir anlık öfkenin tesiriyle esirinin öldürülmesini ferman eylemiş. Cellatlar esiri yakalayıp padişahın hükmünü icra etmeye hazırlanırken, esir ümitsizlik içinde padişah hakkında hoş olmayan sözler söylüyormuş. Padişah kulak kabartsa da esirin sözlerini duyamamış ve yakında olan vezirine sormuş.
Vezir acımış zavallının hâline ve; “Öfkelerini yenenler ve insanları affedenler cennetliktir.” diyor padişahım, diye cevap vermiş. Bu söz padişahın çok hoşuna gitmiş ve esiri affetmiş.
İnsanlarla konuşurken yapıcı olup yıkıcı olmamak lazım. Vezirin bu incelik ve merhamet kokan tavrını bizler de günlük hayatımızda örnek almalıyız. Mevlânaları Yunus Emreleri Somuncu Babaları kendimize rehber edinmeliyiz.
Sevgili Peygamberimiz bir gün camiye giderken yolda ezan ile dalga geçen Yahudi çocuklarını duydu. Aralarından birinin sesi çok güzeldi ve o ezanı ağzını eğip bükerek söylüyor diğerleri de ona gülüyordu.
Bizler olsak ne yapardık bu durumda?
Allah Rasûlü yolunu değiştirerek çocukların olduğu yöne doğru yavaşça ilerledi.Yanlarına yaklaştı öncelikle elini kaldırarak selam verdi.Ve "Az önce çok güzel bir ses duydum, o sizden mi geldi?" diye sordu.
Şu inceliğe bakar mısınız?
Çocuk güzel ses deyince sevindi tabi hemen öne atıldı;“Evet ben söyledim.” dedi. PeygamberEfendimiz ona “Senin sesin ne kadar güzeldir öyle. Seni şu mescide götürsem oradaki amcalara da söyler misin?” dedi. Çocuğun gururu okşanmıştı, mutlu oldu.
- Söylerim ama ben ezanı bilmiyorum ki dedi.
- Olsun ben öğretirim sana, dedi Allah Rasûlü.
Ve o söyledi çocuk tekrarladı bu şekilde ezberledi. Sonra efendimiz elinden tuttu diğer çocuklar ile birlikte mescide gittiler ve Allah Rasûlü yol boyunca onun saçını okşamıştı.
Mescitte okuyunca oradaki sahabeler de güzel övgülerde bulundu çocuğa. Kendini çok iyi hissetmişti çocuk. PeygamberEfendimiz çocuğa yaklaşarak “Senin sesin çok güzel, ben seni Mekke'ye göndersem orada Kâbe'ye müezzinlik yapmak ister misin?” dedi.
Şu insan kazanma sanatına bakar mısınız? Çocuk farkında bile olmadan Müslüman olacak.Oralarda Kâbe'de müezzinlik herkesin bildiği bir şey, konuşulan bir şey, çocuk da bunu biliyor, büyük bir şey olduğunu biliyor ve çok hoşuna gidiyor bu durum. Kabul ediyor.
Ve yıllar sonra. İşte bu çocuk Ebu Mahsure...
Sahabeden, Kâbe müezzinlerinden Ebu Mahsure...
Fakat onun diğer müezzinlerden bir farkı var, saçları çok uzun hatta o kadar uzun ki saçlarını sarıp bir keseye koyuyor o şekilde geziyor. Onu gören ve bu olayın mahiyetini bilmeyenler:
- Ya Mahsure bir de müezzinsin neden kesmezsin bu saçlarını bu ne hâl, diyorlar.
O böyle diyenlere içleniyor ve diyor ki:
- Nasıl keserim ben bu saçları, bu saçlara kim dokundu siz biliyor musunuz, benden nasıl kesmemi istersiniz, diyor.
Daha ne denir ki. Bu olay bize birçok dersi bir arada veriyor. İbret almamız temennisiyle...
Esra Elif ŞAHİN
YazarSevgili arkadaşlar, YüceRabb’imizin“En güzel biçimde yarattım.” buyurduğu insan için iki yol vardır. İnsan, yaratılış gayesinin bilincinde olup güzel ahlak ve davranışlar sergilerse meleklerden daha ü...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
İnsan etten ve kemikten oluşan bir varlık değildir. İnsanı 'insan' yapan ve diğer canlılardan ayıran özellikleri ve güzellikleri vardır. Yaratılmışların en şereflisi olan insanı değerli kıl...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Sevgili arkadaşlar, bugün sizlerle çok güzel bir dostluk hikâyesi paylaşacağım.Zamanın birinde, bir oduncu yaşardı.Bir gün ormanda odun keserken çalılar arasından bir yılan çıkıverdi karşısına.Oduncu,...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Sevgili arkadaşlar, hayat nedir diye sorsalar size, ne cevap verirdiniz?Hayat, kaç perde olduğu belli olmayan, dünya kadar büyük ve geniş sahnesi olan bir tiyatro oyunu mu?Yoksa uzun bir yolculuk esna...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN