Hırslı Değil, Azimli Çocuklar Yetiştirmek
İçine girdiği zemini kayganlaştıran ve samimi ilişkileri ortadan kaldıran rekabet kavramı, insanoğlundaki hırs duygusunu besliyor. Hırs duygusunun lügatinde ise hep en fazlası, en iyisi, en başarılısı, en güzeli şeklinde ötekinin önüne geçme ve diğerleriyle yarış halinde olma durumu söz konusudur.
Günlük hayatımızda sürekli birileri ile yarıştırılmaya alıştırılmış çocukların, büyüdüklerinde de arabalarının markasını, gittikleri yerleri, ilişkilerini, başarılarını ve hatta ebeveynliklerini yarıştıran kişilere dönüşebildiklerini görmüşüzdür. İnsanoğlunun hamuruna karılmış olan bu duygunun şekil değiştirerek hastalıklı bir hâl almasıyla hareket eden muhteris ruhların dünyayı cehennem yerine çevirdiklerine ise tarih sayfalarında şahit olmuşuzdur. Çocuklarımızın, hırsıyla kendine ve çevresine zarar veren bireyler değil, içinde bulunduğu ortamı ve kendini azmiyle zenginleştiren, mücadele ruhu gelişmiş bir insan olarak yetişmeleri konusunda biz anne babalara büyük görevler düşüyor.
Bu konuyu işlerken karşımıza iki kavram çıkıyor: hırs ve azim. Öncelikli olarak bu iki kelimenin tanımına bakalım: TDK'ye göre azim; bir işteki engelleri yenme kararlılığıyken, hırs ise sonu gelmeyen istek, aşırı tutku, öfke ve kızgınlık olarak açıklanıyor. Birbirine çok benzer görünen bu iki sözcüğün aslında özü itibariyle farklı olduklarını görüyoruz.
Hırsta bir şeyi ihtirasla isteme varken; azimde metanet, irade, sabır, sebat, istikrar ve kararlı olma durumu söz konusu. Hırslı davranışlar hep ötekinin üzerine kurulurken, azimli davranışlarda kişinin üzerine aldığı görevi tamamlaması esastır. Bu noktada, azimli çocuklar görevlerini tamamladıklarında tatmin olurlarken, hırslı çocuklar çevresindeki insanları geçtiklerine inandıklarında tatmin oluyorlar.
Hırs, tek başına bir duygu olmamakla birlikte, altında birçok olumsuz duyguyu da barındırıyor. Özellikle haset ve kıskançlık duygusunu besleyen hırs yıkıcı, azim ise yapıcıdır. Hırslı çocuklar ne olursa olsun, kendilerini başarmak zorunda hissederler. Azimli çocuklar da başarıyı önemserler fakat onu kutsamazlar. Azimde başarıya götürecek sebep basamakları sabırla çıkılırken, hırsta bu sebepler devreden çıkabiliyor.
Çünkü hırslı kişilerin başarının önünde engel olarak gördükleri hiçbir şeye tahammülleri yoktur. Hırslı kişinin istediği sonuç olmazsa morali bozulur, çalışma isteğini kaybeder, öfkelenir. Azimli kişi ise istediği sonuca ulaşamadığında bile görevini yerine getirmenin rahatlığı ile neticeden umutsuzluğa düşmez. Sonuca teslim olarak kendinden memnun, sonuçtan razı olur.
Genelde üstün başarılara imza atan kişiler, iki açıdan ciddi kararlılık sergiliyorlar. Bu kişiler, ilk olarak, ne istediklerini çok iyi biliyorlar. Ne istediğini bilmenin altında ise mutlaka sıkıca bağlı oldukları bir amaçları oluyor. İkinci olarak da kararlılık, metanet ve çalışkanlık özelliklerini taşıyorlar. Belirlemiş oldukları hedefe tutku ile bağlılık, onların çizmiş oldukları rotada zikzak çizmeden devam etmelerini sağlıyor.
Yine “başkalarının iyiliğine katkıda bulunma” gibi kişiyi aşan bir gayelerinin olması ise, belirlenen hedefte sebat etme oranlarını artırabiliyor. Bizler de çocuklarımızın azimle gayret göstermeleri konusunda, onların okula ve hayata dair yol çizmelerinde yardımcı olacak bir amaç belirlemelerini destekleyebiliriz.
Burada çocuğumuzun ilgi, yetenek ve kapasitesinin tanınması, belirlenen hedefin ulaşılabilir ve gerçekçi olmasını sağlayacaktır. Çünkü çocuğumuzun yapabileceğinin üzerinde bir beklenti, onların azimlerini kıracaktır. Yine hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak basamaklandırılmış bir planlama ise hedefi somutlaştırarak onun uygulanmasını kolaylaştıracaktır.
Küçük bölümlere ayrılmış bir plan, aynı zamanda, onlara önceliklerini belirlemede de yardımcı olacaktır. Planının her bir parçasını tamamladığında bir işi bitirmenin ve hedefine yaklaşmanın mutluluğunu yaşayacaktır. Bu durum ise onları amaçlarına ulaşma noktasında motive ederek daha kararlı kılacaktır. Bu konuda hedefe doğru attıkları küçük adımların (çabanın) ebeveyni tarafından görülüp takdir edilmesi yine onların azimlerini kamçılayacaktır.
Bazen anne babalardan çocuklarının hırslı yönlerine dair; "Oyunu kaybettiğinde krize giriyor.", "En küçük hatayı kabul etmiyor.", "Arkadaşları arasında hep birinci olmak istiyor." şeklinde cümleler duyarım. Hep ben önde olmalıyım, şeklinde davranış gösteren bu çocuklarımız için, okul öncesi dönemden itibaren kazananı ve kaybedeni olan oyunlarda kazanma duygusunun yanında kaybetme duygusunu da deneyimlemelerine izin vermeliyiz. Böylelikle çocuğumuz, mağlup olma duygusuyla sağlıklı bir şekilde baş etme becerisi kazanacak ve kaybetmenin de kazanmak kadar doğal olduğunu öğrenmiş olacaktır.
Başarıya ulaşmada yetenek ve kapasiteden farklı olarak karşımıza çıkan ve azmi besleyen başka bir kavramsa 'çaba' göstermek. Derslerine azimle çalışan öğrencilerin, zeki ama çalışmayan öğrencilerden daha başarılı olabildiklerini okul sıralarında gözlemliyoruz. Sayısız saatler boyunca hüneri yontmakla geliştirdiğimiz şeyin ismine 'beceri' diyorsak, işin içine sürekli çalışma ve çabalamak giriyor.
Bir çocuk; “Ancak birinci ve en iyisi olursam kendimi değerli ve önemli hissediyorum.” inancını taşıyorsa bunun altında çocuğun koşullu sevilmesi yatıyor olabilir. Ebeveyn olarak bizlerin çocuklarımıza onları her şartta ve koşulda sevdiğimizi ve değer verdiğimizi hissettirmemiz gerekir.
Yine çocuğumuzun bir başkası ile kıyaslanması ve yargılanması ondaki azim duygusunu değil, hırsı besleyecektir. Çünkü kıyas, çocukta değersizlik duygusuna neden olacaktır. Değersizlik duygusu ise, hırsı besler. Çocuğumuzun başarısını değerlendirirken, kendi başarı çizgisi üzerinden bir mukayese yapabiliriz. Mesela, geçen aya göre ya da geçen döneme göre hedefine yaklaşma oranın nasıl? Burada çocuklarımızın motivasyon kaynaklarını bilerek yapılan rehberlik onların azmini artıracaktır.
Hırs ile terbiye edilmiş çocuklar, hem kendilerine hem de içinde yetiştikleri topluma zarar verebiliyorlar. Bunun için, çocuk yetiştirmeyle ilgilenen biz yetişkinler, çocuklarımızın ruh sağlığını koruyarak güzel başarılara imza atmalarını istiyorsak; hırslı değil, azimli davranışlarını teşvik etmeliyiz.
Asuman DÜZGÜN
Yazarİnsan, konuşan bir varlıktır. Bütün duygu ve düşüncesini, isteklerini sözlü olarak ifade eder. İnsan, bu özelliği ve aklı ile hayvanlardan üstündür. Filozoflar, “İnsan, konuşan hayvandır.” dese de ins...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Cicero: "Akıl, bir tarla gibi ekilmeye ve bakılmaya ihtiyaç duyar." der. Aklı besleyen ve zihni keskinleştiren en eski yöntemlerden birisi kuşkusuz okumadır. Kişiyi geliştirerek dönüştüren, bunun neti...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Hep söylediğimiz bir söz vardır; “Bugünün çocukları, yarının büyükleridir.” diye. Peki, geleceği şekillendireceğini düşündüğümüz çocuklarımızı yetiştirirken biz anne babalar onlara nasıl bir nefes üfl...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Bugün bilim ve teknolojideki olağanüstü gelişmelerle dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olay, anında evlerimize misafir olup gündemimizi değiştirebiliyor. Teknolojideki bu baş döndürücü ilerlem...
Yazar: Asuman DÜZGÜN