Kişiliğimize Yön Veren İçimizdeki: “Çocuk, Ben ve Anne-Baba”
Abdullah bin Câfer (r.a.), sıcak bir günde, Medine dışında bir hurmalığın gölgesinde dinlenirken karşı hurmalıkta çalışan bir köleye üç adet ekmek geldiğini görür. Köle kendisine getirilen ekmeği tam ağzına götüreceği sırada, karşısında kendisinden daha aç olduğunu düşündüğü bir köpeğin kendisine baktığını görür. Köle, elindeki ekmeği köpeğe verir. Köpek ekmeği hemen yer fakat daha doymadım dercesine, köleye bakmaya devam eder. Köle elindeki ikinci ekmeği de verir, köpek onu da hemen yer. Köpek yine köleye bakmaya devam eder. Köle elindeki son ekmeği de köpeğe vererek tekrar çalışmak için oturduğu yerden kalkar.
Olanları uzaktan seyreden Abdullah bin Cafer (r.a.), kölenin yanına gelerek, bugünkü yiyeceğin ne kadar olduğunu sorar. Köle, üç adet ekmek olduğunu söyler.
Neden kendisine bir parça ayırmadığını sorunca köle: “Buralarda hiç köpek yoktur. Bu köpek uzaktan gelmişe benziyor. Baktım, köpek benden daha aça benziyor. Aç kalmasına gönlüm razı olmadı.” der.
Ne yiyeceğini soran Abdullah bin Cafer’e köle: “Oruç tutacağım.” der. Bunun üzenine Abdullah bin Cafer (r.a.), köleye sahibinin ismini sorar. Sonrasında Abdullah bin Cafer (r.a.), kölenin sahibini bularak köle ile birlikte hurmalığı satın alır. Ardından tekrar hurmalığa dönerek köleye, hurmalığı ve kendisini satın aldığını, kendisini azat ettiğini, hurmalığı da kendisine hediye ettiğini söyler.
Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Cafer’e kendisinden daha cömert birinin olup olmadığını sorduklarında yaşadığı bu olayı anlatır. Kendisine “Köle, köpeğe topu topuna üç adet ekmek verdi. Sense ona hem hürriyetini hem de hurmalığı vermişsin.” dediklerinde: “Köle elindekilerinin hepsini verdi, ben ise bir kısmını.” der.
Zihnimiz, işlevsel olarak bilinç ve bilinçaltından oluşurken yapısal olarak id (alt benlik) ego ve süperegodan (üst benlik) oluşmaktadır. Yani biz buna içimizdeki çocuk, içimizdeki ben ve içimizdeki anne-baba da diyebileceğimiz gibi nefis, akıl ve vicdan da diyebiliriz. Yapının daha iyi anlaşılması için kendimizi kölenin yerine koyarak açıklamaya çalışalım.
Yoğun ve tempolu bir çalışmanın ardından elimize aldığımız ekmeği tam ısıracağımız zaman; karşımıza birden bizden daha aç olduğunu düşündüğümüz bir köpek çıkıyor. Elimizde ekmek, karşımızdaki köpekle göz göze geldiğimiz anda bir düşünce trafiği yaşarız. İşte kişiliğimizi oluşturan öğelerden olan id, ego ve süperego’yu daha iyi tanımamızı sağlayacak iç konuşmalarından bazı örnekler:
İd/Alt benlik; “Sen daha açsın, elindeki sadece sana yeter. Paran olsaydı zaten kendine ziyafet çekerdin. Elindekini köpeğe verirsen sen aç kalırsın. Elindekini köpeğe verme, onu sen yemelisin; çünkü sen biraz sonra çalışacaksın. O ise hem çalışmak zorunda değil hem de başka bir yerden bulabilir.” der.
Süperego/Üst benlik; “Sen kocaman adamsın, o ise bir köpek. Bunu ona vermen gerekir, yoksa ayıp olur. Baksana şu köpeğin hâline, yazık, açlıktan ölecek gibi. Hem bu köpek senin köpeğin de olabilirdi. Senin yapacağın ve sana yakışan en güzel hareket, bu ekmeği o köpeğe vermendir.” der.
Ego/Benlik; “Tamam tamam, tartışmayın.” diyerek id ve süperego arasında hakemlik yapmaya çalışır. “Ne senin dediğin olsun ne de onun dediği olsun; en iyisi, ikisinin ortasını bulalım. Ekmeğin yarsını sen ye, yarısını da bu köpeğe verelim. Ekmeğin tamamını köpeğe verirsek sen aç kalacaksın, hiç vermesen de bu köpek aç kalacak.” diyerek id’le süperego’nun baskısından kişiyi kurtarmaya çalışır.
Psikologlar insan kişiliğini id, ego, süperego olarak üç yapıya ayırır. Bu yapılar arasında bağlantıların işlenirliği, insan kişiliği hakkında bize bilgi verir. Bu üç öge arasında birinin aşırı baskın olması, insanlarda kişilik problemi olarak karşımıza çıkar.
İd’i gelişmiş kimseler için; “bencil, çıkarcı, cimri, kendinden başkasını düşünmeyen…” gibi cümleler kurulur. Egosu gelişmiş kimseler için; “doğru, dürüst, adaletli, olması gereken şekilde davranır, haklıyı haksızı birbirinden ayırır, görev adamı…” gibi cümleler kurulur. Süperego’su gelişmiş kimseler için; “baba adam, ana gibi…" cümleler kurulur.
İd: İçimizdeki çocuk. İlkel benlik, kişiliğin gelişmemiş boyutu ya da terbiye edilmemiş yönüdür. Bunu en güzel anlatan, çocukların bizden istekleridir. Bu, kişiliğimizin bir bölümü olan id’le çocukların yersiz ve zamansız isteklerini gerçekleştirme isteği. Her yerde, her zaman ve hemen olacak!..
Süperego: İçimizdeki anne baba. Kişinin; toplumun isteklerini gerçekleştirmesi ve kendi isteklerini ikinci plana atması. Toplumda büyüklerimizin bize yaptıkları nasihat gibi süper ego da id’e nasihat edip istekleri konusunda onun üzerinde baskı kurmaya çalışır. Çocukların bitmek tükenmek bilmeyen isteklerine karşı anne babaların tavrı gibi süperego da id’in isteklerine karşı anne babalık yapmaktadır. İd’in isteklerini toplumun beklentilerine göre gerçekleştirmeye çalışır.
Ego: “Her zaman, her yerde hemen şimdi…” gibi id’in isteği ile süperego’nun “Hiçbir zaman, hiçbir şekilde…” çatışan isteklerinin “nasıl, ne zaman…” karşılanacağı konusunda id’le süperego arasında hakemlik yapmaya çalışır. İki tarafın isteklerini adaletli bir şekilde gerçekleştirmek için uğraşır. Ego, akılcı ve yetişkin kişiliğin ifadesini göstererek olması gereken şekilde devamlılığı ifade der.
Sonuç olarak ego bilinçli hareket ederken, id ve süperego bilinç dışı hareket etmektedir. İd’in haz ilkesine ve süperego’nun yasaklayıcı baskılarına karşı ego çözüm yolları arayarak kişiliğinin parçalanmasına karşı bütünlüğünü korumaya çalışır.
M. Emin KARABACAK
YazarBüyükanneler ve büyükbabalar, torunları tarafından sürekli sevilmek ve onların ilgisini çekmek için aşırı kollayıcı bir tutum içine girerler. Büyükanne ve büyükbabanın torunlarına karşı bu kadar hoşgö...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Çocukların doğumdan itibaren anne babalarıyla geçirecekleri kaliteli zamanlar, çocukların gelişimleri için çok değerli ve önemlidir. Çünkü çocukların fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişimleri, ...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Miraç’ta Sevgili Peygamberimiz'in Allah ile mükâlemesi ile oluşan ve sonrasında Cebrail (a.s.)'ın da dâhil olmasıyla Tahiyyat duası ortaya çıkmıştır.Genellikle birçoğumuzun namaz surelerinden biri ola...
Yazar: Sema KORKMAZ
Söz, insanın beş duyu organıyla aldığı bilgiyi harfler dizininde ifade etmesidir. İnsan hayatı bir söz dünyasıdır. Hayatımız sözlerle anlam bulur ve sözlerle yaşar. Sözleri hayatınızdan çıkarırsanız h...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ