Editör’den İletişim Araçlarının Önemi ve Rolü
Milletlerin başarısının en önemli ölçüsü insanlığın iyiliği, toplumların düzelmesi hususundaki çalışmaları ve katkıları ile ölçülür. Bununla birlikte insanların hakkı yerine getirme konusundaki hassasiyeti, sözün doğru söylenmesi, adaletin yayılması da en mühim şartlardandır. Hakkaniyet, adalet ve doğrulukla hareket eden birey ve toplumlar büyük ilerleme kaydederler. Aksine davrananlar ise, hiçbir faydalı faaliyette bulunmadığı gibi, sonsuz bir heyecan ve çılgınlık çukuruna duçar olurlar. Sağlıklı bir toplumda haberin sıhhati en temel kıstastır. Zanları ve şüpheleri bir kenara atarak, söylentileri reddetmek olgunluk işaretidir. Somuncu Baba Hazretleri, tavsiyelerinde “ Tüm zemmedilmiş sıfatları terk etsinler, övülmüş sıfatlarla süslensinler.” buyururken bu gerçeklere temas etmektedir. Çünkü sadece gerçeklerin ortaya çıkması ve hâkim olması insanlığın kurtuluşuna vesiledir.
Bu çağda yaşayan her insan artık telefon, internet, görsel ve işitsel basın-yayın araçları gibi iletişim araçlarından iyi veya kötü bir şekilde istifade etmektedir. Bunlar, hayır düşünen ve hayır yapan inanmış insanlar için hayır araçlarıdır. Vakit kazandırması ve uzaklıkları kısaltması bakımından sayılamayacak kadar faydaları mevcuttur. Bir insan isterse elinde telefonla, internetle din âlimlerine soru sorarak faydalı şeyler öğrenebildiği gibi, akrabalarıyla ve iyi insanlarla ilişki kurabilir. Dost ve ahbaplarına öğüt verip onları iyiliğe yönlendirebilir, kültürünü artırabileceği sitelerden bilgi edinebilir. Mübah olan bir şekilde eğlenme, işlerini tamamlama ve vakti iyi kullanma gibi salih ve yararlı faaliyetlerde kullanarak iletişim araçlarından iyi yönde istifade etmiş olur. Güzel bir şekilde kullananlar için bu araçların faydası inkâr edilemez.
Ancak yukarıda saydığımız güzelliklere karşın bazı insanlar onları kötü bir şekilde kullanabilmektedir. İletişim araçlarının kötü kullanımı insanlara mutsuzluk verirken bir yandan da kalplere düşmanlık ekmekte, kin ve nefret sokmakta; yöneten ve yönetileni, âlim ve cahili, erkek ve kadını ile bütün toplumda yalanın ve fitnelerin yayılmasında kullanılarak bir kötülük aracına dönüşmektedir.
Sevgili Peygamberimiz, bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur: “Doğruluğa sarılın. Çünkü doğruluk iyiliğe yöneltir, iyilik de cennete yöneltir. Kişi, doğru söylemeye ve doğruyu aramaya öylesine devam eder ki sonuçta Allah katında ‘sıddîk/çok doğru sözlü’ olarak yazılır. Yalandan da sakının. Çünkü yalan, günahkârlığa yöneltir ve günahkârlık da cehenneme yöneltir. Kişi yalan söylemeye ve yalanı aramaya öylesine devam eder ki sonuçta Allah katında ‘kezzâb/çok yalancı’ olarak yazılır.”
Mü’min, bir haber duyduğunda hemen ona kapılmaz, doğruluğu sabit olmadan ve yayılmasına gerek olup olmadığına bakmadan onu etrafa yaymaya çalışanlardan, günahkâr iftiracılardan ve laf taşıyanlardan olmaz.
Yüce Rabb’imiz, Hucurat Suresi’nin 12. ayetinde şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan tiksinir! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah, tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.”
Bu âyette üç kötü huy ve alışkanlık ele alınmış, etkili bir üslûpla yasaklanmıştır: Gerçek bilgi ve kanıta değil, tahmine dayalı hüküm “zan”, insanların gizliliklerini araştırmak “tecessüs” ve insanları arkalarından çekiştirmek “gıybet” olarak ifade edilmiş ve uzak durulması gereken hareketler olarak işaret edilmiştir.
Gerçeklik ihtimali yüzde ellinin üzerinde bulunmakla beraber, kesin olmayan bilgi ve hükme zan denir. Başkalarını suçlamak, aleyhlerinde olacak bir karar almak ve davranışta bulunmak söz konusu olduğunda zanna dayanılamaz, zan şeklindeki bilgi dayanak ve delil kılınamaz. Çünkü insanlar hakkında sahip olunan zan ve tahminlerin birçoğu isabetsiz olmakta, beklendiğinin, sanıldığının aksi gerçekleşmektedir.
İletişim araçları, kullanan insanın görüntüsünü yansıtan ayna gibidir. Edebinin güzelliğini ya da çirkinliğini, inceliğini ya da kabalığını iletişim mecrasında müşahede etmek mümkündür. Kişinin kalbinin temizliğini ya da karanlığını, imanının kuvvetini ya da zayıflığını, ikili ilişkilerdeki nazikliğini ya da kabalığını iletişim dili ortaya koyar. Konuşmasında nezaket kurallarına uyan, iyiliği seven, emaneti gözeten, yararlı olanı tercih edip zararlı olanı terk eden örnek mü’minlerden olmak dileğiyle…
Editör
YazarMahremiyet, en temel anlamıyla kişilerin özel alanlarını koruma hakkıdır. Bu kavram, ailede öğrenilir ve toplumda önemli bir yere sahiptir. Aile içinde ve dışında mahremiyeti zedeleyecek davranışlar y...
Yazar: Editör
Ez-Zâhir: Varlığını ve Birliğini BelgeleyenEz-Zâhir, Allah’ın en güzel isimlerinden biri olarak, “varlığını ve birliğini gösteren birçok delil açısından âşikar” demektir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de, “O...
Yazar: Editör
Bu yazımda da Göteborg’la ilgili izlenimlerimi paylaşmaya devam ediyorum. Farklı ülkeleri görmek, insanın kendi ülkesini ve halkını daha iyi tanımasını sağlıyor. İnsan beyni zaten gördüğünü hep bir di...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sağlam Delil: Varlığın Delili Hazreti Burhan (S.A.V.)Bir ismi, “Burhan/Sağlam delil” olan Peygamber Efendimiz, deliller getirdi Hak’tan. Kendi Hakk’ın kudretinin, tevhidin temsilcisi, en büyük deliliy...
Yazar: Editör