Hayat Paylaşınca Güzel
İçinde bulunduğumuz dünyayı derin bir şekilde düşününce uçsuz bucaksız bir diyar canlanır gözümüzün önünde. Milyarlarca insanın olduğu ve sayısını bilemediğimiz diğer varlıklarla paylaşırız bu dünyayı. Tabii tarih boyunca insanlığın doyumsuzluğu ve açgözlülüğü neticesinde dünyayı paylaşamayıp sırf bu sebeple savaşlar olmuş ve insanlık bu konuda yara almıştır.
İnsanlığın varoluşundan bu yana dünyamızda Habil ve Kabiller hiçbir zaman eksik olmamıştır. Zannediyorum ki dünya durdukça, kıyamete kadar iyinin ve kötünün mücadelesi var olmaya devam edecek. Dünyayı tamamen iyilik saracak diye hayalî bir düşünceyi destekleyecek bir veri yok maalesef. Çünkü milyarlarca insanın iyilikle donanmasını beklemek mümkün değildir. Her insan ayrı bir dünya, ayrı bir hikâye. Zaten bu yönüyle hayat biraz daha anlam buluyor ve tek tipe bir hayat düşüncesinden çıkıyor.
Bütün insanların aynı şeyleri düşündüğü bir dünya olsaydı nasıl olurdu diye düşünürsek belki sıkıcı bir hâle bürünebilirdi. Ancak bazı temel düşüncelerde insanların birbirine saygı duyması gerekiyor. Bugün dünyada milyarlarca insan olmasına rağmen, dünyanın kendinden ibaret olduğunu zanneden birçok insan var. Bu gibi insanların başına buyruk hareketleri bir noktadan sonra insanî duyguların zarar görmesine sebep oluyor. Yaşadığımız dünya bütün özellikleriyle tüm insanlığa yetecek iken bizim aç gözlülüğümüz sonucunda kaynakların tükenme noktasına geldiğini acı bir şekilde gözlemliyoruz. Yaşadığımız dünyayı, hayatı uçsuz bucaksız zannediyoruz belki ama fanî olan bizlerin olduğu gibi dünyanın da bir sonu var.
İslâm’a inanan bizler bu dünyadaki nimetleri emaneten aldığımıza inanırız. Hangi dine inanırlarsa inansınlar bu dünyada hiçbir şeyin gerçek sahibi biz değiliz. Dolayısıyla hiçbir şeye sahip olmadığımız bu âlemde, ona zarar verme gibi bir lükse de sahip değiliz. İnsanlık olarak durup kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor.
Haberleri okuyunca tüylerimiz ürperiyor, aklımız duruyor! Canı istedi diye başkalarının canına kastedenler, kendi çocuğu diye istediği mezalimi layık görenler, insanlık adına birer utanç tablosu olarak maalesef zihinlerde yer edindi. Merhametten, şefkatten bu kadar uzak olmak, insanlıktan çıkıp vahşi bir yaratık hâlini almanın açıklaması çok zor. Ve bunun izahının da pek kabul edilebilir yanı yok. İnsanlara zararı olacak kişilerin bir şekilde kontrol altında tutulması gerekiyor. Bu konuda illaki ilgili yerlerin üstüne düşen vazifeleri yapması gerekir. Her insanın yaşama hakkı kutsaldır ve herkesin buna saygı duyup koruması gerekir.
Yaşadığımız evrende geçmişte olduğu gibi bugün de şekil değiştirerek savaşlar devam ediyor. Bize düşen ise tüm bu zorluklara göğüs gererek, birbirimize destek olup bu hengâmenin içinden çıkmak. İyiler birbirine destek olmazsa, kötüler gelip de bizlere yardım etmez. İyi ve kötü savaşının galibinin iyiler olması için hayatın anlam bulabilmesi için güzelliğin, iyiliğin, paylaşmanın arttırılması gerekiyor. Bencillik duygusundan sıyrılıp kendimize ve diğer insanlara saygı duymamız gerekiyor.
Erol AFŞİN
YazarDuygularımızı doğru ve yerinde kullanmamız ihtiyacı tamamen insanîdir. Yaşadığımız dünya üzerinde milyarlarca insan bulunmakta ve bu da milyarlarca farklı düşünce anlamına geliyor. Dünya nüfusu arttık...
Yazar: Erol AFŞİN
İnsan hayata karşı bütün zorluklardan arınmış bir varlık değil, dünyaya kafa tutacak güçte de değil. Tabii Allah’ın verdiği aklı kullanarak insanlığın ilk zamanından bu yana çok önemli merhaleler kate...
Yazar: Erol AFŞİN
İbn-i Sina der ki: “Ruhsal bir hayal gücü vardır. Bu güç, hastalıkları oluşturabileceği gibi, var olan rahatsızlıkları da ortadan kaldırabilir. Beden, ruhsal hayal gücünün emirlerine itaat etmek zorun...
Yazar: Muharrem DEMİR
"Rıfk ile nabzını tut eyle tebessümle nigâhBârid etvarın ile hâl-i dilin etme tebâh Nâgehan ahî olup, vâsıl-ı dergâh-ı ilâh Belki Allah yaratır çaresizin çâresini"İnsanlar hayatlarının bir döneminde h...
Yazar: Vedat Ali TOK