Ergenlerde Beyin Sağlığı ve Gelişimi
Ergenler, dünyayı yetişkinlere göre çok farklı algılar ve çok farklı tepki verirler. Onların hayata baktıkları pencere, bir yetişkinin penceresinden çok farklıdır. Örneğin, babasının o gün herhangi farklı bir nedenle yüzünün asık olmasını kendi üzerine alınarak saldırgan tepki ya da içine atma ve dert etme şeklinde ortaya koyabilirler.
Ergenlik döneminde tahmin yeteneği düşebilmekte ve hata yapma oranı artmaktadır. En fazla sakarlıkların yapıldığı yaş dönemi bu dönemdir. Beyindeki frontal lobun yeniden yapılanma ve dönüşüm süreci bu yaşlarda olduğundan küçük çapta birtakım geçici sorunlar yaşanabilmektedir. Frontal lob, alın bölgesinde bulunan lob olup, düşünme, karar verme, muhakeme, öfke, coşkunluk, atılganlık ve diğer duyguların kontrol altına alındığı çok önemli bir bölgedir. Bu bölgedeki değişim ve dönüşümler esnasında ergen, duygularını kontrol etmekte zorlanabilir.
Ergenlerin sosyal olaylara bakışları ve bunlara verdiği tepkiler yetişkinlere göre oldukça farklılık arz etmektedir. Bir gruba ait olma, düzene isyan, güçlü olma, güçlünün yanında yer alma, kendini kabul ettirme, aşırı risk alma eylemlerinin yanında öfke, saldırganlık ya da aşırı hayal kurma, zevk ve heyecana düşkünlük, kendi içine kapanma, dünyaya küsme, günlük aktivitelerde (özellikle okul ve ders) başarı düşüşü, iştah artması ya da azalması gibi semptomlar yaşayabilirler.
Bu dönemde vücutları değişmekte, büyümekte ve kendi cinsel kimliğini kazanma sürecine girilmektedir ve tüm bunlar ergende bir tür “Bana ne oluyor?” şeklinde tepkisel davranışlara neden olmaktadır. Dolayısıyla bu yaşlardaki gençlere daha dikkatli ve bilinçli yaklaşmak gerekiyor. Onlar geçici bir beyinsel dönüşüm yaşamaktalar ve bir yetişkinden beklediğimiz davranışları onlardan beklemek bizi beklenmedik sonuçlara götürebilir.
Yakın zamana kadar beynin merkezî sistemindeki miyelinleşme gelişiminin (miyelinasyon) yaklaşık 5 yaşlarına kadar tamamlandığı kabul ediliyordu. Ancak Maryland Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden Nörolog Jay Giedd, insan beyninin ergenlik çağları başlangıcından itibaren büyüme ve gelişimini düzenli olarak sürdürdüğünü ifade etti.
Miyelin kılıf, beyin hücreleri olan nöronların çevresini birer yağ tabakası şeklinde saran, nöronlar arası impulsların etkin ve hızlı bir biçimde iletisini sağlayan, beyaz renkteki bir çeşit yağ tabakasıdır. Bu beyaz cevher formları, 10-20 yaşlar arasındaki süreçte gelişimini sürdürmeye devam eder. 20’li yaşların sonunda gelişimini %100 tamamlamaya doğru bir yol haritası izler. Miyelin, nöronlar arasında iletişim sağlayan aksonlar için bir çeşit kılıflama, diğer bir ifadeyle bir yalıtma görevini üstlenir. Benzetme yapacak olursak, elektrik ileten kabloların bir dış madde ile izole edilerek verimli ve güvenli bir şekilde elektron iletimini sağlamasını örnek verebiliriz.
Kaliforniya Üniversitesi’den Prof. Paul Thompson, 23 tek ve 23 çift yumurta ikizlerinden oluşan bir grup ile zekâ kalitesi üzerine birtakım deney ve araştırmalar yaptı. Bu araştırmalara göre yüksek kaliteli miyelin formu ile kılıflanan aksonların, daha hızlı ve kaliteli olarak impulsları ilettiği ve entelektüel performansın arttığı ileri sürüldü.
Miyelinleşmeye faydalı olabilecek birçok besin türü vardır. Uzmanlar, özellikle balık yağı, keten tohumu, zeytinyağı gibi Omega-3 yağ asitleri ve B12 vitaminleri içeren besinleri önermekteler. Elbette öncelikle bu konuda bir hekime danışmanızı önemle tavsiye ederiz.
Sağlıklı bir miyelinleşme sonucu sinir sinyalleri 30 kat daha hızlanır ve saniyede yaklaşık 100 metre hıza ulaşır. Ergenlik dönemini tamamlayan kişide sinir bağlantıları 3-6 yaş civarındaki bir çocuktaki kadar esnek değildir. Bu yaşlardaki çocuklar sinir fleksibiletisi bakımından daha avantajlı durumdalar. Çünkü sinir bağlantıları bu yaşlarda daha esnek ve impulslar yüksek hız ve kalitededir. Bu yüzden küçük çocuklarda yabancı dil öğrenme verimliliği, ergenliğini tamamlayanlara göre çok daha yüksektir. Onlar sanki oyun oynuyormuşçasına kelime ve gramer öğrenebilirler.
Amerikalı beyin bilimci Harry Chugani, neden çocuklara beyin gelişimlerinin en kritik dönemlerinde (ergenlik başlangıcı ve ergenlikte) yabancı dil öğretilmeye çalışıldığını haklı olarak sorar. Çünkü beyin araştırmaları, verimli ve kalıcı bir şekilde yabancı dil öğreniminin bu dönemler ve ötesi için geç olduğunu söylemekte… İlköğretimden üniversiteyi bitirene dek alınan yabancı dil eğitimlerinin çoğunlukla bir işe yaramamasının nedenlerinden birisi de bu olsa gerek.
Tabii ki hiçbir şey için geç kalınmış değildir; insanlar ileri yaşlarda da yabancı dil öğrenebilir ama daha çok zorlanarak ve daha fazla emek vererek…
Son dönem araştırmaları sonucunda keşfedilen Nörokinin-B hormonunun ergenliği düzenleyen ve gelişimini sağlayan bir hormon olduğu tespit edildi. Prof. Steve O’Rahilly, “Bu beklenmeyen buluş, henüz bitmemiş bir yapbozun (puzzle) önemli bir parçasını oluşturuyor.” demekte. Dr. Robert Sample ise, “Umarım bu keşif, Nörokinin-B’nin ergenlikteki rolünde bizi birçok detaya götürecektir.” diyor.
Ergenlik döneminde, sağ-sol beyin iletişimini sağlayan organik bir iletişim bağı olan Korpus Kollosum’un da gelişip güçlendiği bilinen bir gerçektir. Bu dönemdeki hormon dalgalanmalarının hayal gücü ve uzamsal farkındalığın artmasına neden olduğu da ileri sürülmekte. Ayrıca epifiz bezinin bu dönemlerde yetişkinlere göre, günün daha geç saatlerinde melatonin hormonunu salgılamasından dolayı gençlerin geç yatmaya, hatta sabahlara kadar uykusuz kalıp oturmaya meyilli oldukları söylenmekte…
San Diego State Üniversitesi’nden nörolog Robert McGvivern, çalışmalarında insan beyninin yaklaşık 11 yaşlarında tekrar bir yeniden yapılanmaya, değişmeye ve dönüşmeye başladığını kaydetti. Bu yaşlar da ergenliğe geçiş yaşlarıdır. Beyindeki bu yeniden yapılanma süreci, (özellikle frontal lobdaki) ergenin değişken huy ve kaprislerini daha iyi açıklayabilmektedir.
Bu yaşlarda ergenin diğer insanların duygu ve tepkilerini tahmin edebilmesi, muhakeme edebilmesi pek de verimli bir şekilde gerçekleşmeyebilir. Beyindeki bu değişmeler nedeniyle ergen daha sabırsız, öfkeli, huzursuz, aceleci, ani ve fevri davranış özellikleri sergileyebilmektedir. 4 yaşlarında görülen ben-merkezcilik, yine bu ergenlik döneminde ortaya çıkabilmektedir. Tüm bunlar yaklaşık 18 yaşa kadar devam etmekte, ergenin sosyal içgüdüsü bu yaşlardan sonra orijinal hâline dönüşmektedir.
Ergen beyninin olgunlaşması gelişigüzel olmamakta, arkadan öne doğru gerçekleşmektedir. Yani beynin değişim, dönüşüm ve olgunlaşması beyincik ile başlayan ve frontal lobda sona eren bir süreçtir. Frontal lob, daha çok dış dünya ile iletişim, davranışların planlanması ve ani coşku ya da öfke gibi duygusal durumların bastırılıp kontrol edilmesinde önemli bir rol almakta.
Ergenlik dönemindeki gençte ise beynin değişim ve dönüşümü hızla devam etmekte olduğundan, bu kontroller sağlıklı olarak gerçekleşmeyebilir. Bu nedenle ergenler sinirlerini, öfkelerini ya da ilkel beynin yönettiği diğer duygusal dalgalanmaları yeterince kontrol etmekte zorlanırlar. Bu da davranışlarına hemen yansır. Karşısındaki insanlar onu yanlış anlayıp sert tepki verebilirler.
Beynin iç kısımlarında (ilkel beyin olarak anılan limbik kısımda) yer alan amigdala, insanların duygusal durumlarının gerçekleştiği kısımdır. Rasyonel düşünceler burada duygusal durumlara dönüşür. (Öfke, coşku, heyecan, üzülme, sevinme, vb.) Sağlıklı yetişkinler bu duygusal dalgalanmaları ergenlere göre daha verimli bir şekilde kontrol edebilirler. Çünkü frontal lobları gelişimlerini tamamlamıştır.
Sonuç olarak, ergenlik dönemi, beynin olgunlaşma sürecidir. Ne yazık ki aileler ve ergenler arasında en çok yanlış anlamalar ve çatışmaların olduğu dönem de bu dönemdir. Bu süreci geçiren ergenlerin davranış ve durumları anlayışla karşılanmalı, geçici olduğu bilinmeli, gerektiğinde bir uzmandan yardım alınmalı, ergene bu zor döneminde sevgi, sabır ve hoşgörü ile yaklaşarak bu kritik dönemi en hasarsız bir şekilde atlatabilmesinde yardımcı olunmalıdır.
New Scientist 2365, s. 16.
http://arbeitsblaetter.stangl-taller.at/GEHIRN/GehirnForschung.shtml
Selçuk ALKAN
YazarKonuşmak insana mahsusYa hayır söyle ya da susOnunla yol bulmakta usYa hayır söyle ya da susSorulmayınca söylemeTâlibi olmazsa demeYalanlar îcat eylemeYa hayır söyle ya da susDil insanı mutlu ederDil ...
Şair: Bekir OĞUZBAŞARAN
Sevgi dolu çiçek çiçek,Tek sermayem yüreğimdir.Bütün dünyaya yetecekTek sermayem yüreğimdir.Sevgi yurdunda mülküm var,İçinde sırça köşküm var,Gönül dolusu aşkım var,Tek sermayem yüreğimdir.Sevgi sofra...
Şair: Bestami YAZGAN
Birçok değer yargısının yozlaştığı, ahlakî erdemlerin unutulmaya yüz tuttuğu bir dönemde yaşamaktayız. Günümüzde terk edilen önemli ahlakî erdemlerden biri de ahde vefadır. Hâlbuki ahde vefa göstermek...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Osmanlı medeniyetinin inşasında, temiz toplum ve insan kaynağı büyük rol oynadı. Manevî, ahlâkî ve insanî kemâlât ve itminanı yakalamayı başaran Osmanlı toplumunun, beden, fizik ve çevre temizliğine d...
Yazar: İsmail ÇOLAK