Sağlıkta Umut, Umutta Sağlık Var!
İbn-i Sina der ki: “Ruhsal bir hayal gücü vardır. Bu güç, hastalıkları oluşturabileceği gibi, var olan rahatsızlıkları da ortadan kaldırabilir. Beden, ruhsal hayal gücünün emirlerine itaat etmek zorundadır.”
Her alanda olduğu gibi sağlık konusunda da zihnimiz, bize inanılmaz oyunlar oynayabilir. Genellikle insanın kendisini amaçsız ve umutsuz hissettiği anlar, zihnine en kolay yenildiği ve hasta olduğu anlardır.
Paraselsus, "Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur." demiş. Dozunda olan her şey insana şifadır.
"Hastane önünde incir ağacı,
Doktor bulamadı bana ilacı,
Baş tabib geliyor zehirden acı,
………………………………….”
Her dinlediğimizde yüreğimizi yakan bu türküde de söylendiği olumsuz ve umutsuz sözler de zehirden bin beter olabiliyor. Çünkü önemli olan bu sözlere muhatap olan kişilerin neyi, nasıl hissettiğidir.
Londra Üniversitesinden Dr. Marjolein Kammers, düşünmenin ve dokunmanın gücünü bilimsel olarak kanıtladı. Araştırmanın sonucuna göre insan, düşüncesiyle hastalanabilir, eliyle ağrılarını dindirebilir, yanmayan parmaklarının bile yanmış gibi su toplamasını sağlayabilir.
Sağlık alanında umutla ilgili uluslararası çalışmalar incelendiğinde, özellikle hemşirelik biliminde yürütülen umut konulu çalışmaların, çoğunlukla kanser hastalarına odaklandığı görülmektedir.
Ülkemizde de umut genellikle kanser hastalığıyla beraber ele alınmıştır. Selma Turan Kavradım ve Zeynep Canlı Özer’in kanser tanısı alan hastalarda umut kavramıyla ilgili farkındalığın artırılması ve umudun güçlendirilmesi amacıyla yazdıkları makaleye göre “Amerikan Psikoloji Birliği, bireyin etkinliklerinin uzun süre kısıtlanması ve bunun sonucunda ortaya çıkan yalnızlık, beden sağlığının kötüleşmesi, uzun süreli stres, kendini bırakma, soyut değerlere veya Tanrı’ya olan inancı kaybetme gibi nedenlerin umutsuzluğa neden olabileceğini açıklamıştır.
Kanser de sıklıkla bireyin duygusal yapısını etkileyen, kendisine, geleceğe ve dünyaya bakışını değiştiren, yaşama yönelik beklentileri sarsıp kişisel kontrolü azaltan bir hastalık olması nedeniyle hastaların ve yakınlarının umudunu tehdit etmektedir. Umut; kişinin geleceğe uyumu için ona güç veren, gelecekle ve yaşantısıyla ilgilenmesini ve hayatta anlam bulmasını sağlayan dinamik bir güçtür. Umut, bireyin kendisini güvende hissetmesini; gerçekle ilişki kurmasını sağlayan, motivasyonunu artıran, hastalık durumunda karamsarlık ve çaresizlik duygularını önleyen; tedaviye uyumda katkı sağlayan etkili bir baş etme mekanizması olarak görülmektedir.
Yapılan araştırmalar bireylerin kanserle baş etme ve kansere uyumunda etkili olan değişkenlerin tanımlanması ve değerlendirilmesinin önemini vurgulamaktadır. Ülkemizde kanser tanısı alan hastalarda umudunu etkileyen faktörleri inceleyen çok az çalışma bulunmaktadır. Bu doğrultuda hemşireler, bireye özel hemşirelik girişimleriyle hastalarda umudu ve baş etmeyi geliştirmede önemli bir role sahiptir. Hemşirelerin hemşirelik bakım sürecini uygularken hastaların umudunu etkileyen faktörleri bilerek girişimlerini planlaması ve uygulamaya koyması, hastalara kaliteli bakım verilmesini sağlayacaktır.
Psikolog Elif Kandaz, umut düzeyi yüksek olan kanser hastalarının ağrı ile daha iyi baş ettiklerini ve duygu durumlarının daha iyi olduğunu söylüyor. Dr. Neel Burton ise “Umutsuzluk depresyonun hem bir sebebi hem de bir belirtisidir ve depresyon durumunda yaşanabilecek bir intiharın da habercisidir,” diyor.
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şahin Altun ve Araştırma Görevlisi Zeynep Olçun’a göre umut, şizofreni hastalarının hastalıkla mücadele etmelerini sağlayan, tedavinin etkinliğini artıran iyileşmenin en önemli belirleyicilerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle umutlu bireyler karşılaştıkları hastalık ve kriz gibi olumsuz durumlar karşısında yeni tedavi yolları arama, tedaviye uyum gösterme ve etkili baş etme davranışları sergilemektedir.
1959’da Karl Menninger, umudun klinik ortamda dikkate alınması gereken önemli bir kavram olduğunun altını çizmiştir. Bu tarihten itibaren sağlık odaklı disiplinlerde umut kavramına olan ilgi artmış ve yapılan çalışmalarda umudun fiziksel ve psikiyatrik hastalıklar üzerinde önemli etkileri olduğu ortaya konulmuştur.
Dr. Beate Schrank ve arkadaşları, umudun hastalıklar karşısında depresyon ve anksiyeteyi azaltıcı, iyilik halini ve baş etme becerilerini ise artırıcı bir özelliğe sahip olduğunu bildirmişlerdir. Umutsuzluk ise hastalıkların iyileşme süresini uzatmakta, vücudun savunma mekanizmalarını bozarak beklenmedik ölümlere dahi yol açabilmektedir.
Umut, şizofreni gibi ruhsal hastalıklarda pozitif baş etme becerilerinin kazanılmasını sağlayan ve iyileşme için gerekli hayati bir bileşendir. Psikiyatri literatüründe, umudun mental sağlık uygulamaları ve araştırmalarında hayati bir değişken olması üç önemli nedene bağlanmaktadır. Birincisi hem iyileşme sürecinin tetikleyicisi hem de bu süreci devam ettirici bir faktör olarak umudun ruhsal bozukluklardan kurtulma kavramının merkezinde yer almasıdır.
İkincisi; umudun ruhsal hastalıkların tedavisinde daha hızlı iyileşme kavramının merkezinde yer almasıdır. Üçüncü olarak hem hastalar hem de terapistler tarafından psikoterapide anahtar bir faktör olarak sürekli değerlendirilmesi gereken umudun insan adaptasyonunun ve psikoterapötik değişimin merkezinde olmasıdır.
Lyu, Zhang, Salerno, Salyers, Hofer, Vrbova, Lysaker ve arkadaşları, yaptıkları pek çok çalışmada şizofreni hastalarının umut ve içgörü düzeyleri arasında önemli bir ilişki olduğunu ayrıca umut ve içgörü yüksekliğinin hastalığa adaptasyonu kolaylaştırdığını; yüksek anksiyetenin yüksek umutsuzluk seviyesi ile ilişkili olduğunu; yüksek umut seviyesinin hastalıkla baş etme gücü ve olumlu kendilik algısını artırdığını; umut düzeyi düşük olan şizofreni hastalarının daha fazla intihara teşebbüs ettiklerini; umudun hastaların yaşam kalitesinin belirleyicilerinden birisi olduğunu ortaya koymuşlardır.
ThetaHealing ve Bioreprograming uygulayıcısı Betül Yılmaz, hastalıkların ardında duygusal sebeplerin yattığına dikkat çekiyor: “Hastalıkları beyin gücü ile yenebiliriz. Mesela, çok sevdiğiniz bir kişi size kırıcı bir söz söyledi, bu sizin için büyük bir hayal kırıklığı oldu, eğer bunu halledemez ve bu stresi devam ettirirseniz midenizde, bağırsaklarınızda bir hastalık ortaya çıkması muhtemeldir. Bu duygusal çatışmayı terapi ile çözdüğümüzde ilgili organ da iyileşiyor.”
Dr. Sevda Sarıkaya’nın da dediği gibi beynimiz kendini iyileşmeye planladığında bazı durumlarda bunu başarabiliyor. Ağrıyı geçireceğine inandığı bir şey yapıldığında kendi ağrı kesicisini salgılayabiliyor. Plasebo (yalancı) tedavi etkisi de beynin kendini koşullaması ile gelişiyor. Aslında çok mucizevî bir etki bu. Hasta-hekim ilişkisinde de bu şekilde ilerliyor. Hekimin güler yüzü, kullandığı sözcükler ve motivasyon gücü hastanın iyileşmesinde ilaçlar kadar etkili olabiliyor.
Sezai Karakoç “Doktor istemem annem gelsin, Yataklar denize atılsın” der. İnsanlık tarihini incelediğimizde sevgi ve umut dilinin, her hastalığın ilk ilacı olduğunu görüyoruz. Umut, varoluşumuzu ve varlığımızı devam ettirebilmemizin yegâne sebebidir. O, bizim en kıymetli hazinemizdir. Bu sebeple umudu, umutlu düşünmeyi ve umutla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Umutlu düşünme bir beceridir; öğrenebilir ve geliştirebilir.
Şifanız umut olsun…
Muharrem DEMİR
YazarHadis"Hz. Allah şöyle buyurmuştur: ‘Ben, kulumun zannettiği gibiyim. Beni andığı zaman, muhakkak onunla beraberim. Eğer beni kendi kendine anarsa, ben de onu Zât'ımda anarım. Beni bir topluluk içinde...
Yazar: Enbiya YILDIRIM
"Rıfk ile nabzını tut eyle tebessümle nigâhBârid etvarın ile hâl-i dilin etme tebâh Nâgehan ahî olup, vâsıl-ı dergâh-ı ilâh Belki Allah yaratır çaresizin çâresini"İnsanlar hayatlarının bir döneminde h...
Yazar: Vedat Ali TOK
1. Aşkın yakıp eyledi nâr cümle işimi kıldı zârGitdi kamu nâmûs u âr ey yâr-ı sâdık yâr yâr2. Gönlüm sana hayrânedir dîdelerim giryânedirBu cân dahi kurbânedir ey yâr-ı sâdık yâr yâr3. Bî-çâre kıldın ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Vakfımızın Kurucusu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, insana, insanımızın beden ve ruh sağlığına çok önem vermiştir. Manevî telkinleriyle dua ve manevî eğitim metotlarıyla insanların ruhlarını güzelliğe ...
Yazar: Bekir AYDOĞAN