İnsanımızın Ruh ve Beden Sağlığı İçin
Vakfımızın Kurucusu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, insana, insanımızın beden ve ruh sağlığına çok önem vermiştir. Manevî telkinleriyle dua ve manevî eğitim metotlarıyla insanların ruhlarını güzelliğe kavuşturduğu gibi, beden sağlığı için tesisler bile kurulmasına öncülük etmiştir.
1980’li yıllarda Darende’de bir annenin, doğum esnasında, hastanenin elektriklerinin kesilmesinden dolayı tıbbî müdahale gecikince vefatı onu çok etkilemiştir. Her yönden imar ve ihya ettiği Darende’nin sağlık hizmetleri açısından en üst seviyeye gelmesini çok arzulamıştır. Bu gaye ile şahsî gayretleriyle ilçe hastanesine bir jeneratör temin edip, hastaneye bağışlamıştır.
Dîvân’ından elde edilecek gelirin Darende’ye bir devlet hastanesi yapılması kaydıyla vakfımız tarafından neşredilmesine izin vermiştir. 1986 yılında bir gün, evlatlarıyla bir yere giderken şimdiki hastanenin yapıldığı yerde arabayı durdurup o tepeyi gezen Hulûsi Efendi Hazretleri şöyle buyurur:
“Bu tepeye bir hastane yaptıracağız inşallah. Halkımız istifade edecek. Etrafında gül bahçeleri olacak, insanlar hem tedavi olacak, hem gönül huzuruna kavuşacak. Böylece burası bedenler ve ruhlar için bir şifa yurdu olan hastane olacak.”
Aradan yıllar geçer, hastane arsası Darende Belediyesi tarafından vakfa tahsis edilir. Sağlık Bakanlığı nezdinde girişimler başlar. Vakıf Başkanı H. Hamidettin Ateş Efendi, bu husustaki bir konuşmasındaki: “Babamız Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin bütün arzularını gerçekleştirmek için 1990 yılından itibaren şevk ve gayretle çalışıyoruz. Arzulamış olduğu çok büyük hizmetler birer birer gerçekleştirilmiştir. Hastane için de gerekli çalışmalar başlatılmıştır. ilgili kuruluşların da görüşleri alınarak Hulûsi Efendi’nin bu arzusunun da hayata geçirilmesi için çalışmalarımız proje safhasından tatbiki konuma geçirilmesi ve Darende’nin kalkındırılması için her türlü çabayı sarfedeceğiz.” sözleri hastane inşaatının zamanında tamamlanacağının işareti kabul edilir.
24 Haziran 2000 tarihinde temeli atılan hastanenin inşaatına başlanır. Darende Hulûsi Efendi Devlet Hastanesi’nin inşaatının tamamı Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı tarafından yaptırıldıktan sonra, Sağlık Bakanlığı ile yapılan protokolle bakanlığa devredilir. İkmal ve teçhizatı bakanlıkça karşılandıktan sonra 2006 yılının Kasım ayında hizmete açılır.
Darende ve civar ilçelerle bölgedeki bütün insanlara sağlık hizmeti veren, 15 bin 400 metrekare kapalı alanı bulunan tam teşekküllü, 5 katlı hastane, müştemilatı ile tam donanımlı bir sağlık kurumu olarak hizmete devam etmektedir.
1958 yılında Darende’ye ziyarete gelen ve geçtiğimiz günlerde vefat eden merhum mütefekkir-şair Sezai Karakoç o yıllardaki hatırlarını 1990 da Diriliş dergisinde neşreder:
“O zaman genç denecek bir yaşta olan Hulûsi Efendi'nin olgunluğu ve seçkinliği hemen göze çarpıyordu. Daha sonra o bizi Somuncu Baba'nın türbesinin içinde yer aldığı camiye götürdü. Orada aileleriyle ziyarete gelmiş birçok kişi gördük. Büyük bir kalabalık vardı orada. Günlerce kalırlarmış gelenler. Hulûsi Efendi'ye bağlı olup Adana'da veya başka yerlerde bulunan kimselerin gönderdikleri bağışlar, hatta tüccarların dükkânlarından gönderdikleri giyim eşyası vs. oraya gelenlere tahsis edilir, dağıtılırmış.
Oraya gelenler misafir kabul edilir ve ağırlanırmış. Somuncu Baba'nın türbesine ve camiye gelip giden ziyaretçilere sahip çıkma görevi, Hulûsi Efendi'ye babadan, dededen kalma bir vazife imiş. Hulûsi Efendi'ye gelen giden, onu ziyaret eden çok kişi oluyormuş. O yıl, İçişleri Bakanı olan Namık Gedik de gelmiş, bir gece Hulûsi Efendi’de misafir kalmıştı. Hatta Bakan doktor olduğu için Hulûsi Efendi ona yazma bir tıp kitabı hediye etmiş.
Hulûsi Efendi Zaviye Mahallesi’ni çalışıp çabalayarak ihya etmişti. Daha Darende'ye elektrik gelmeden Zaviye Mahallesi’ne elektrik getirmişti. Duyduğum doğruysa sonradan hastane yaptırma gayretinde imiş.”
Bekir AYDOĞAN
YazarHz. Mevlâna bütün dünya tarafından hürmet edilen, saygı gösterilen, anılan bir İslâm büyüğü ve tasavvuf önderidir. Onun maneviyatının bir göstergesi olarak Mesnevî adlı eseri kâfidir. Abdurrahman Cami...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
2 Kasım 1884 tarihinde İstanbul'da Çırağın Sarayı'nda dünya gelen Mehmed Reşad, babası Abdülmecid'in ihtimamıyla saray geleneklerine göre yetiştirilmiş, kendisine okuma yazma dışında adet olduğu gibi ...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Kültür dünyamızda dergilerimiz, milletimizin öz mayasını teşkil eden dinî ve millî düşüncenin kalesi olarak hür fikirlerin merkezi olmuştur. Dergiler, insanımızın ruh dünyasına hitap eden, itikattan i...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Nakşbendiye Tarikatı, sadece Orta Asya coğrafyasında varlığını sürdüren en büyük ve en etkili tarikat olarak değil, bunun yanı sıra bölge halkının medeniyet, maneviyat ve dünya görüşüne büyük etki ede...
Yazar: Yusuf HALICI