Esmâü’l-Hüsnâ: El-Celîl
El-Celîl, Allah'a nispet edildiğinde, "hiçbir kayıt ve kıyas kabul etmeksizin azamet sahibi, kadr ü kıymeti ve mertebesi en yüce olan" gibi anlamlar taşır. Kur’ân-ı Kerim'de, aynı muhtevada olmak üzere, zü'l-celâl terkibiyle iki âyette yer almıştır: "Ancak azamet ve ikram sahibi (zü'l-celâli ve'l-ikrâm) Rabb’inin zâtı bâki kalacaktır.", "Azamet ve ikram sahibi (zü'l-celâli ve'l-ikrâm) Rabb’inin adı yücedir." Bu zü'l-celâl ve'l-ikram sıfatı, Allah'a mahsus olan ve ondan başkası için kullanılmayan sıfatlardandır. Bu ikisi, Allahu Teâlâ'nın en hususî vasıflarındandır.
Yüce Allah (c.c.), Celâl sıfatlarıyla muttasıftır. Celâl sıfatları denildiği zaman akla; Ğanî, Melik, Kuddûs, İlim, Kudret vb. sıfatları gelir. Mutlak Celâl sıfatlarını kendisinde toplayan ise, el-Celîl olan Yüce Allah'tır. O'nun el-Kebîr ismi, Yüce Zât'ının kemâline, el-Celîl ismi, sıfatların kemâline, el-Azîm ismi ise, hem zâtın ve hem de sıfatların kemâline birlikte delâlet eder.
Yüce Allah'ın Celâl sıfatları, kendilerini idrak eden basirete nispet edildikleri zaman Cemal ismini alırlar. O takdirde, bu sıfatlarla muttasıf olan zâta da Cemîl denir. Aslında Cemîl ismi, göze uygun ve gönle hoş gelen, gözle idrak edilebilen zâhirî şeklin, zâhirî sûretin ismidir. Elbette mutlak güzel olan Allah'tır. Çünkü kâinatta olan her şey; cemal, kemâl, değer, güzellik hepsi de O'nun zâtının nurlarından ve sıfatının eserlerindendir. Yüce Allah'ın Celîl ismi, fiilî sıfatlar içerisine girer, Allah'ın hem kâinat ve hem de insanla olan içkinliğini ifade eder.
Yaşadığımız varlık düzeninde, bakmasını bilenler için, Yüce Allah'ın el-Celâl ve el-Cemâl sıfatı birlikte tezahür eder. Meselâ, aydınlık bir gecede gökyüzüne baktığımız zaman, O'nun Celâl ismi karşısında takdirlerimizi bildirirken, bu güzellik karşısında da Cemâl isminin muhteşem tecellisini takdir ederiz.
Yine baharın gelişiyle birlikte şiddetli bir rüzgâr ve arkasından sicim gibi yağan bir yağmur karşısında O'nun Celal ismini hatırlayıp tehlikelerden O'na sığınırken, arkasından doğan bir güneş karşısında Cemal ismini hatırlar ve O'na şükrederiz. Bir Müslüman’dan istenen, varlığa Celâl ve Cemal aynasından bakabilmektir. Buradan yola çıkarak şunu söylemek gerekir: Yüce Allah'ın Celâl ismi; güç, kudret ve otoriteyi temsil ederken, Cemâl ismi ise, bu güç ve otoritenin merhamet, şefkat ve iyilik boyutunu temsil eder.
El-Celâl, istediği zaman istediğini yapabilme gücü ve iradesi olan Allah'ın ismidir. Buna rağmen O, adalet ve rahmetiyle kullarına tecelli ediyor, yeryüzünde her an kendisine isyan edenleri cezâlandırmıyor, mühlet veriyor. İşte O'nun mutlak Kâdir oluşunu simgeleyen Celal isminin bir gereği hemen cezâlandırmaması, el-Cemâl isminin görünür kılınması anlamına geliyor.
Bu bağlamda, bir Müslüman küfür, isyan, günah ve haksızlıklar karşısında celalli bir duruş sergilerken, Müslümanca yaşayan kimselere karşı da cemalli bir tutum sergilemelidir. Bir Müslüman, Allah'ın el-Celâl isminin tecellisini düşünürse, hayatına disiplin gelir. Helâl ve harâm duyarlılığına sahip olur.
Editör
YazarEbu Fükeyhe (r.a.); ilk Müslüman olma şerefine eren ve Allah ve İslâm yoluna canını seve seve feda eden, Allah Rasûlü’ne olan sevgisi ve imanı uğruna nice işkencelere göğüs geren sahabe.Yemen’in Ezd k...
Yazar: N.Nida DURAN
İsraf; herhangi bir konuda aşırı gitmek, doğru ve gerçek olandan sapmak, meşru sınırların ötesine geçmek, imkânları ve sahip olunan değerleri, gerekli görülen yerler dışında veya gereğinden fazla harc...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Ecdadımız Osmanlı, alışveriş kültüründe helal kazancı ve helal vergi anlayışını benimseyerek adaleti tesis etmiştir. Satış yapanlar kazançlarının bir kısmını vergi olarak versin; fakat kazanamayan esn...
Yazar: Editör
Mahremiyet, "haram" kelimesinden türemiş olup, yasaklılık durumunu ifade eder. İffet ise bu mahremiyetin korunmasıyla ilgilidir ve hem kadın hem de erkek için eşit sorumluluk taşır. Nur Suresi'nde, mü...
Yazar: Editör