Tasarrufla Yaşamak
Artan dünya nüfusu, çarpık kentleşme, trafik sorunu, tabiat varlıklarının hoyratça yok edilmesi enerji kaynaklarının azalması tehdidini beraberinde getirdi. Tüm dünya yapılması gerekenler ve tasarruf tedbirleri konusunda bir araya gelerek çareler ararken tasarruf kelimesini en iyi şekilde özümsemiş biri olarak çok gerilere çocukluk yıllarıma gittim.
Bizler; tabaklarımıza yiyebileceğimiz kadar yemek koyup son kırıntısına kadar sıyırdık. Annelerimiz tepeleme dolu yemek tabakları ile peşimizden hiç koşturmadı.
Ekmeğimizi bir örtünün üzerinde yiyip, kalan kırıntıları pencerenin önüne gelen kuşlarla paylaştık. Artan ekmekleri hiç atmadık, annelerimizin bayat ekmeklerle yaptığı çeşit çeşit yemeklerin tadını çıkardık.
Giysilerimizi eskiyinceye kadar giydik; olmadı küçülenleri kardeşlerimiz de kullandı. En fazla bir veya iki çift olan ayakkabılarımızı “Eski giymek ayıp değil, kirli giymek ayıp.” felsefesi ile her akşam özenle sildik, boyadık. Biraz bol alınan okul formalarımızı her yıl eteği uzatılarak yıllarca giydik. Okul çantalarımızı gözümüz gibi koruduk, kurşun kalemlerimizi dibine kadar kullandık, defterlerimizin kullanılmayan kısımlarını ertesi yıl için sakladık.
Bir odadan bir odaya geçerken ışık kapatmamız gerektiğini hiç kimse uyarmasa da biliyorduk. Aynı oda içinde bütün kardeşler ders çalıştık, aynı ışığı yaktık, aynı sobada ısındık. Çok da başarılı olduk.
Meyve sebze kabukları, bahçemizdeki hayvanların en gözde besiniydi. Bu nedenle kapı önünde torbalar dolusu çöp yığınlarını hiç görmedik. Evin eşyaları, modası geçti diye değil eskidiği için değiştirildi. Oyuncuklarımızın kopan parçaları büyüklerimiz tarafından onarıldı, yıllarca kullandık. En yakın okullara giderek hem zamandan hem paradan tasarruf ettik.
Bütün bunları yaparken elbette ki sıkıntılar çektik. Her istediğimiz alınmadı, yapılmadı. Ama bir tek enerji kaynakları tükeniyor kaygısı yaşamadık. Sağlıklı, mutlu bireyler olarak; suyun, ağacın, ormanın, doğanın tadını doyasıya çıkardık.
Erdal KARASU
YazarHem doğal güzellikleri hem de tarihi dokusu ile görülmeye değer bir şehir İstanbul. İki kıtayı bağlayan boğazı, köprüleri, boğazı süsleyen yalıları, hisarları, kasırları, sarayları, müzeleri bu şehre ...
Yazar: Erdal KARASU
İlçede tek katlı, toprak damlı, bahçeli bir evde oturuyorduk yıllar önce. Ortaokula gidiyordum daha. Babam başka bir kentte görev yaptığı için hafta sonları eve gelirdi.Bir sonbahar günü, akşama doğru...
Yazar: Erdal KARASU
Çocukluğum bol ağaçlıklı, yeşillikli, havası suyu temiz şirin bir ilçede geçti. İçinde her tür meyve ağaçları olan büyük bir bahçemiz vardı. Sabahın erken saatlerinde kalkar, elma ağacının yüksek dalı...
Yazar: Erdal KARASU
Sevgili çocuklar;Doğruluk; doğru olmak, ikiyüzlülükten uzak durmak, dürüstlük gibi anlamlara gelir. Doğruluk, vicdanımızın sesine kulak vererek hareket etmektir. Doğruluk; toplumda kardeşlik, dostluk,...
Yazar: Sırrı ER