Editörden: İmtihan Çağı
İnsan, dünyaya imtihan edilmek üzere gönderilmiştir. Onun için de dünya hayatında çeşitli musibetler ile karşı karşıya kalır. Yüce kitabımız Kur’an, bizlere düşen görevin musibet zamanında sabretmek, bolluk zamanında ise şükretmek olduğunu hatırlatmaktadır. İnsan, bir musibetle karşılaştığı vakit, gerek inancı gerekse psikolojik yapısı nedeniyle farklı tutumlar sergileyebilmektedir. Bu tutumların neticesinde Allah’a yakınlık kazanabileceği gibi, yanlış davranışları sebebiyle O’ndan uzaklaşır. Musibetler açısından mü’minlerin tutumu ile kâfirlerin tutumları farklılık gösterir. Mü’min, musibetler karşısında sabır, dua, tevekkül ve ibret alma gibi tutumlar sergiler. Kâfirler ise inkârcı alay etme, nankörlük, sorumluluğu başkasının üzerine atma, mazeret arama ve umutsuzluğa düşme gibi tamamen zıt tutumlar sergiler.
Kur’an’da Allah’ın insanları korku, açlık, fakirlik, yakınların ölümü, malî kayıplar gibi çeşitli musibetlerle imtihan edeceği haber verilmiştir. Bu musibetler karşısında sabredenlerin Allah’ın rahmetine ve ebedî kurtuluşa nail olacakları müjdelenmiştir. Sabretmeyi peygamberlerin, Allah dostlarının ve alçak gönüllü mü’minlerin bir özelliği olarak nitelendiren Kur’an-ı Kerim, insanlara gelen musibetlerin birer imtihan olduğunu ve bu imtihanları ancak sabredenlerin kazanacağını, Allah’ın sabredenlerle beraber olduğunu, onları sevdiğini ve onların ecirlerini asla zayi etmeyip mükâfatlarını kat kat vereceğini hatırlatmaktadır.
Bu sebeple Müslüman, Allah’tan her daim musibetlere karşı sabır dilemeli ve kendisi sabırlı davrandığı gibi diğer mü’minlere de sabrı tavsiye etmelidir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de; “Mü’minin durumuna şaşılır! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum, yalnız mü’mine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona sabreder; bu da onun için hayır olur.” ve “Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan ayağına batan dikene varıncaya kadar Müslüman’ın başına gelen her şeyi, Allah, onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.” buyurmuştur.
Hayatta insan bazen bol nimetlere kavuşurken bazen de nimetten mahrum olarak yaşamayı devam ettirir. İnsan, nimet ve refah verildiği dönemlerde şükürle, sıkıntı ve mahrumiyet verildiği dönemlerde ise sabırla imtihan edilir. Fakat insan, fıtraten rahatına düşkün bir varlıktır. Bolluk zamanlarında imtihanda olduğunu, uyması gereken kuralları, yapması gereken görevleri ve önceden yaşadığı her türlü sıkıntıyı çok kolay unutur. Fakat başına bir musibet geldiğinde hemen aslına döner, rahattayken hiç hatırlamadığı Rabb’ini hatırlar, O’na sığınır, huşu içinde dualar eder, yalvarıp niyazda bulunur. Tekrar bolluk ve refaha kavuştuğundaysa yine eski durumuna döner. Allah’a her zaman muhtaç olduğunu hatırlamaz.
Bu döngü içinde Allah, kullarına uyarı mahiyetinde sıkıntılar ve musibetler verir. Gerek savaş, gasp, psikolojik veya fiziksel şiddet gibi insanların birbirlerine yaşattıkları sıkıntılar gerekse kasırga, deprem, hastalıklar ve kuraklık gibi doğal felaketler yaşayan insan, bu musibetler karşısında çeşitli tutumlar sergiler. Kimi bu musibetleri anlamlandıramayarak Allah’la arasındaki ilişkiyi zayıflatır hatta koparır, kimi de bu musibetleri bir uyarı olarak kabul edip kendine çekidüzen verir hatta musibetleri Allah’a yaklaşmakta birer vesile olarak görür.
Özellikle doğal afetlerin çok sık yaşandığı bir çağda yaşıyoruz. Allah, zorluklar karşısında mü’mince tavır gösterebilme gücünü hepimize ihsan etsin. Rabb’imiz, milletimizi ve bütün din kardeşlerimizi afetlerden ve musibetlerden korusun.
Musa Tektaş / Dergi Editörü
Editör
Yazarİnsan, kendini ve başkalarını tanıdıkça, Allah’ın yarattığı dünyaya uygun şekilde davranır. Kendisi için istediği iyi şeyleri, başkaları için de istemesi gerektiğini bilir. Dünyada çok sayıda insan ve...
Yazar: Editör
Müktefî: İktifâ Eden, Yetinen (s.a.v.)Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübarek isimlerinden bir de Muktefî idi. Hz. Peygamber’e (s.a.v.) risâlet görevi verildikten sonra o, vazifesini yerine getirebilm...
Yazar: Editör
Ez-Zâhir: Varlığını ve Birliğini BelgeleyenEz-Zâhir, Allah’ın en güzel isimlerinden biri olarak, “varlığını ve birliğini gösteren birçok delil açısından âşikar” demektir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de, “O...
Yazar: Editör
Şanı Şerefi Yüce, Yüceltilmiş (s.a.v)Peygamberimiz’in müberk isimlerinden bire de “Mükerrem” “Şanı şerefi yüce, yüceltilmiş”dir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), İslâm’ı yaymak için davetini...
Yazar: Editör