Din Eğitiminde Sevgi Dili-2
Yapılan araştırmalara göre, ailede yeteri kadar sevgi alan çocuklar, yetişkinlik döneminde başarılı olurlar; sosyal çevresi ve din ile barışık olurlar. Eğer çocuk din ile ilgili davranışları zamanında kazanmazsa, ömür boyu bu konuda problemler yaşayabilir, hatta dine karşı olumsuz tutum ve davranışlara girebilir.
Din dili, sevgi dilidir; din sevgi dili ile öğretilmelidir. Din öğretilirken kullanılan sevgi dilinin yanında yetişkinlerin örnekliği de önemlidir. Yetişkinler, bu konuda hem davranışları hem de konuşması ile çocuğa örnek olmalıdır. Anne, baba, eğitimci ve yetişkinlerin din konusundaki söz ve davranışları birbiri ile uyumlu ve çocuk tarafından örnek alınabilecek nitelikte olmalıdır.
Çocukta dinî duygu ve bakışın gelişmesi, zihinsel ve psikolojik gelişme ile birliktelik gösterir. Bu nedenle, dinî gelişim diğer gelişimlerden ayrı olarak düşünülemez ve ele alınamaz. Çocuğun fiziksel, sosyal, duygusal, ruhsal, ahlakî ve dinî tüm gelişim alanları birbiri ile ilgilidir. Bir bütünlük vardır kişiliğin oluşmasında. Bu nedenle, dinî gelişim ayrı ele alınacak ya da ertelenecek bir gelişim alanı değildir.
Aslında, dinî inanış insanda mevcuttur. Yani, insan fıtrat olarak din altyapısı ile doğar. Doğuştan var olan bu duygunun şekillenmesi, önce aile sonra da sosyal çevre tarafından yapılır. Toplumumuzda çocuklar dinî kavramların, kelimelerin ve dinî motiflerin dışında değiller. Dinî inancı yaşamayan aileler bile yerine göre Allah, din, peygamber gibi kelimeleri kullanırlar. Çocukların ilk duydukları “Allah’tır. “İnşallah, maşallah, Allah razı olsun, Allah korusun…” gibi kelime ve cümleler kullanılır.
Bunları bilinçli olarak kullanan aileler olduğu gibi bilinçsizce kullanan aileler de vardır. Bunları duymak, çocuk açısından olumlu katkı sağlar. Ancak, din açısından bazı yanlışlar da yapılmaktadır. “Allah seni sevmez, günah işledin, Allah sana ceza verir, cehennemde yanarsın…” gibi cümleler de kullanılır. Somut işlemler dönemindeki çocuk, bu kelimeleri bilinçaltına kaydeder. Ergenlik döneminden itibaren ise dine karşı olumsuz bir bakış açısı geliştirebilir. Aileler, özellikle Allah ve dine ait kelime ve kavramları kullanırken çok dikkatli olmalıdır. Allah ve din ile ilgili kullanılan olumsuz ifadeler, çocuğun Allah tasavvuruna zarar verir.
Çocuklara din ile ilgili eğitim ve öğretim verilirken kullanılan dil somutlaştırılmalıdır. Soyut olarak ifade edilen kelime ve kavramları çocuk zihninde somutlaştırır. Bu somutlaştırma, bazen yanlış sonuçlar doğmasına sebep olabilir. Dedesi, henüz okula gitmeyen torununa bir hediye alır ve “Bugün kandildir.” diyerek hediyeyi verir. Aradan uzun zaman geçtikten sonra yine bir aile sohbetinde, o günün Peygamberimiz ’in vefat yıldönümü olduğu konuşulurken çocuk itiraz eder ve şöyle der:
“Hayır, olamaz! Peygamber ölemez! Çünkü o sürekli yanan ve etrafını aydınlatan bir lamba veya ampuldür.” Büyükler, çocuğun bu davranışına bir anlam veremezler ve niçin böyle düşündüğünü sorarlar. Çocuğun cevabı enteresandır: “Dedeciğim, sen bana ilk hediyeyi verirken bugün kandil diyerek vermiştin, değil mi?” “Evet!” diye doğrular dedesi. Çocuk: “Ben o günden bu tarafa Peygamber’i zihnimde hep yanan ve etrafını aydınlatan bir lamba olarak tasavvur ettim. ‘Bir lamba nasıl ölür?’ diye düşündüm, onun için itiraz ettim.” der. Dedesi yaptığı hatayı anlar. Torununa ilk hediyeyi verirken kullandığı “kandil” kavramını çocuğa açıklaması gerektiğinin farkına varır. (29 Mart-1 Nisan 2012 tarihlerinde DİB tarafından yapılan 1. Yaygın Din Eğitimi Sempozyumu müzakereleri esnasında anlatılan yaşanmış bir olay.)
Din eğitiminde kullanılan kelimelerin anlamlarının çocuğun anlayacağı şekilde açıklanması gerekir. Çocukların anlamını bilmediği ya da yanlış anlamlandıracağı kelimelerle dolu bir dinî eğitim, faydadan çok zarar verir. Dinden kaynaklanan bir iç huzur yaşayan anne ve babalar, çocuğun temel güven duygusu edinmesinde önemli rol oynar. Üniversitede okurken bir öğretim görevlisi, siz göreve girip insanların beynini din ile doldurursunuz, demişti. Ben de demiştim ki biz onların beyninin içine müdahale demeyiz, onlar zaten alması gerekeni ailesinden almıştır. Aileden almayanlar ya da alamayanlara ise pek fazla bir şey öğretemeyiz.
Çocukların din ile ilgili bilgi ve davranışları aldıkları en etkili yer ailedir. Ailenin dinî yaşantısı, kullandığı dinî ifadeler, semboller, davranışlar çocuk tarafından alınmakta ve taklit edilmektedir. Unutmayalım! Çocuklar hem iyiyi hem de olumsuzu almaya meyillidir. Çocuğun yaşamında duyguların önemli bir yeri vardır ve çocuk iyi, kötü bütün duyguları uygulayacak özelliklerle dünyaya gelir. Ailede yapılan her türlü davranış, çocuk tarafından da alınır. Çocuğun aile içinde taklitle öğrendiği sadece davranışlar değildir, aynı zamanda duyguları ve heyecanları da alırlar.
Belki de çocuklar için en büyük tehlike, taklit anında gelir. Çünkü küçük çocuklar taklit ederken neyin iyi neyin kötü olduğunu bilmezler. Çocuklar, fıtrat gereği iyi niyetlidir. Öğrenmeye modlanmıştır. İyiyi de kötüyü de öğrenir. Duydukları bir küfür içerikli sözü taklit edebilecekleri gibi, sağlığa zararlı olan sigarayı da taklit yoluyla içebilirler. Ailedeki din eğitimi, sonraki dönem öğrenmelerinin de temelini oluşturur. Dinî davranış ve öğrenmeler duygu yönü ağır olan öğrenmelerdir. Duygular, ailede öğrenilir. Huzursuz bir aile ortamında, doğru olan duyguların kazanılması mümkün değildir.
Sonuç olarak, din eğitimi ve öğretimi, teorik bilgilerin anlatılması değildir. Din eğitimi, sevgi ile yoğrulmuş bir dil ile anlatılan ve güzel örneklerle uygulanan bir davranış eğitimini kapsar. Çocukların din ile ilgili soruları, çocuğun anlayacağı bir dil ile cevaplanmalıdır. Çocuklar, seven eğitimciyi önemser ve dikkate alırlar. Çocuklardan beklediğimiz her türlü dinî-ahlakî tutum ve davranışın bizim davranışlarımızın bir yansıması olacağını unutmamalıyız. Önemli olan davranışlarımızın, kullandığımız dilin ve sevgimizin çocuklar tarafından doğru anlaşılmasıdır.
Eşref BOLUKÇU
YazarÇocukların kimlikleri yani kişilikleri 0-6 yaş döneminde büyük oranda oluşur. Daha doğrusu, altı yaşından önceki eğitim ve öğretim, çocukların kişiliklerinin temelini oluşturur. Bu nedenle anne ve bab...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Sağlıklı ve kültürlü bir cemiyetin temelleri eğitimle atılır. Bu temeller üzerinde yükselecek şahsiyet binaları, yine ilme dayandırılarak inşa edilir. Milletin bekası için temellerin sağlam tutulmasın...
Yazar: Editör
Adam, bir ağacın gölgesinde felsefe kitabı okuyordu. Sorular üstüne sorular... Adamın kafasını karıştırmıştı. Başını kaldırıp ağaca baktı ve:- Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım, dedi.Ağaç...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Bir önceki yazımda, din gelişiminin bebeklikten itibaren başladığını ifade etmiştim.Anne ve babalar ile eğitimciler, çocuğun din gelişimini yaşa uygun olarak bilmek zorundadır. Bunun yanında, verilece...
Yazar: Eşref BOLUKÇU