Sultan Sencer: Selçukluların İnkışafı ve İktidar Mücadelesi
Sultan Sencer 5 Kasım 1086 Sincar’da doğdu. Babası Sultan Melikşah’tır. Sencer isminin ona doğum yerinden dolayı verildiği bilinmektedir. Adının Sancar olduğu söylenmektedir. Bu kelimenin Türkçe “saplamak” anlamındaki sançmak kelimesinden türemiştir. Sultan Sencer Dönemi Büyük Selçuklu ve Türk tarihi açısından çok önemli bir zaman dilimidir. Büyük Selçuklu’yu anlayabilmek için bu dönemi çok iyi tahlil etmek gerekir.
Sencer’in İnkişafı ve En Geniş Sınırlar
Sultan Berkyaruk, amcası Arslan Argun’un isyanını bastırmak için gönderdiği diğer amcası Böri Bars’ın yenilgiye uğraması üzerine üvey kardeşi Sencer ve Atabeg Emir Kamaç kumandasındaki bir orduyu Horasan’a sevketti (1096). Damgan’a ulaştığında Arslan Argun’un öldürüldüğünü öğrenen Sencer burada bekledi. Sultan Berkyaruk (1097) Sencer’e katılınca birlikte Nişabur’a girdiler, oradan Belh şehrine geçtiler. 25 Şubat 1117 tarihinde Gazne’ye giren Sencer, Behram Şah’ı Gazneli sultanı ilan etti. Behram Şah ile Melik Sencer arasında yapılan anlaşmaya göre hutbede sırasıyla Halife Müstazhir-Billâh’ın, Sultan Muhammed Tapar’ın, Melik Sencer’in ve Sultan Behram Şah’ın adı zikredilecek, Behram Şah, Sencer’e yıllık 250.000 dinar haraç ödeyecek, bir Selçuklu görevlisi de bunu tahsil etmek üzere Gazne’de oturacaktı. Bu sefer sonunda Sencer’in eline birçok ganimet geçti. Sencer bu zaferiyle, Büyük Selçuklu Devleti’nin en geniş sınırlara sahip olduğu Sultan Melikşah zamanında bile mümkün olmayan bir şeyi gerçekleştirmiş oldu. Savaşın ardından Hindistan’a kaçarak tekrar asker toplamaya başlayan Arslanşah, Sencer’in Gazne’den ayrılması ile geri döndü. Kardeşinin Gazne’ye yaklaşması üzerine Bâmiyan’a kaçan Behram Şah, Sencer’den tekrar yardım istedi. Gazne’ye bir ay kadar hâkim olan Arslanşah, Sencer’in gönderdiği ordu şehre yaklaşınca kaçtı. Behram Şah ve Sencer’in kumandanı tarafından takip edilen Arslanşah’ın uğradığı şehirler Selçuklu ordusu tarafından tahrip edilmeye başlanınca halk Arslanşah’ı Sencer’in kumandanına teslim etti. Behram Şah kardeşini boğdurup babasının Gazne’deki türbesine defnettirdi (1118). Böylece Gazneliler’in Lahor kolunun idaresindeki topraklar dışında bütün ülke Selçuklu hâkimiyetine girdi.
Sultan Muhammed Tapar’ın ölümünden (18 Nisan 1118) sonra on dört yaşındaki oğlu Mahmud, Büyük Selçuklu sultanı ilan edildi; Abbasî Halifesi Müstazhir-Billâh saltanatını onaylayıp Bağdat’ta onun adına hutbe okuttu. Ancak Sencer de 14 Haziran 1118’de hükümdarlığını ilan ederek yeğeni Mahmud’u bertaraf etmek için seferber oldu. Amcasının yola çıktığını haber alan Mahmud ona kıymetli hediyeler gönderip yıllık 20.000 dinar vergi ödemeyi teklif ettiyse de Sencer bunu kabul etmedi. Sencer’in kararlılığını gören Mahmud Rey’e gidip savaş hazırlıklarına başladı. Save Gölü civarında yapılan savaşta (1119) Mahmud yenilip İsfahan’a çekildi. Bu olayın ardından Halife Müsterşid-Billâh, Bağdat’ta Sultan Sencer adına hutbe okutmaya başladı. Mahmud’un veziri Kemâlü’l-Mülk es-Sümeyremî ve kumandanları Sencer’den Mahmud’un bağışlanmasını istediler, Sencer de yeğenini bağışladı. Daha sonra onu Irak Selçuklu sultanı ve kendisinin veliahdı ilân edip kızıyla evlendirdi. Yapılan anlaşmaya göre Sencer “Es-Sultânü’l-A’zam” ve “Sultânü’s-Selâtîn”, Mahmud “Es-Sultânü’l-Muazzam” ve “Seyyidü’s-Selâtîn” unvanlarını kullanacaktı. Sencer, Muhammed Tapar’ın doğrudan yönettiği toprakların bir kısmını yeğenine bıraktı, Rey, Mâzenderan ve Kūmis bölgelerini kendi topraklarına kattı.
İktidar Mücadeleleri
Sultan Sencer, hanedan mensupları arasındaki mücadeleler yüzünden zaman zaman Irak Selçuklularının iç işlerine ve Abbasî halifeleriyle olan ilişkilerine müdahale etmek zorunda kaldı. Mahmud’un Gürcüler’le mücadelesi sırasında kardeşi Melik Tuğrul, Halife Müsterşid-Billâh ile mücadeleye girdi ve mağlûp olarak Sencer’e sığındı. Mahmud, Tuğrul’un bu hareketinden rahatsız oldu ve bundan Sultan Sencer’i sorumlu tutarak ona karşı halifeyle iş birliği yaptı. Sencer durumu öğrenince halifenin kendilerine bir komplo hazırlamak niyetinde olduğunu söyleyip Mahmud’u uyardı. Mahmud da halifeyle yaptığı ittifakı bozdu ve onunla mücadeleye girişti (1126). Sencer, Mahmud’un daha sonra tekrar kendisine karşı halifeyle iş birliği yaptığına dair haberler üzerine onu huzuruna çağırdı. Mahmud hemen Rey’e gidip Sencer’e itaat arzetti. Sencer, Mahmud’dan Dübeys’in Hille’ye yerleşmesine izin vermesini istedi. Mahmud’a güçlük çıkarmaları muhtemel olan kardeşleri Melik Tuğrul ile Melik Mesud’u Horasan’a götürdü. Ancak Mahmud’un taahhütlerini yerine getirmediğini görünce Mesud’u serbest bıraktı. Mahmud’un ölümünden (1131) sonra Sencer batıdaki olaylarla da ilgilenmek zorunda kaldı. Mahmud’un yerine küçük yaştaki oğlu Davud’un Irak Selçuklu sultanı ilân edilmesi üzerine Melik Mesud ve Selçuk Şah tahtta hak iddia ettiler. Halife de Selçuk Şah ile ittifak yaparak Mesud ile mücadeleye girişince Sencer, Tuğrul ile Irak’a sefer düzenlemek zorunda kaldı. Sencer’in Rey’e geldiğini öğrenen Melik Mesud ona karşı halife ile iş birliği yaptı, Selçuk Şah da bu ittifaka katıldı. Ancak müttefikler Sencer karşısında Dinever’de bozguna uğradılar (1132). Sencer huzuruna çağırdığı Mesud’u bağışlayıp kendisine Gence’yi ikta etti. Tuğrul’u Irak Selçuklu sultanlığına getirdi ve ülkede onun adına hutbe okuttu. Bunun üzerine Halife Müsterşid-Billâh, Davud ve Mesud ile ittifak yaptı, Mesud’u sultan ilan edip başına taç koydu. Müttefikler 1133’te Tuğrul’u yendiler. Mesud aynı yıl Irak Selçuklularının başşehri Hemedan’ı işgal etti. Tuğrul, Sencer’in hâkimiyetindeki Rey şehrine sığınmak zorunda kaldı. Tuğrul’un ölümünden sonra Sencer, Mesud’un Irak Selçuklu tahtına çıkmasını onayladı, ancak ondan sık sık saf değiştiren bazı emirleri öldürmesini istedi (1135). Mesud bu emri yerine getirmediği gibi kumandanlarının kışkırtmaları sonucu Sencer’e karşı düşmanca bir siyaset izlemeye başladı. Sencer onu cezalandırmak için sefer hazırlığına başlayınca Mesud Rey’e gelerek kendisine itaat arzetti. Sultan Sencer bu yıllarda Kaşgar’dan Yemen, Mekke, Taif, Mekran’a; Uman ve Azerbaycan’dan Anadolu’ya kadar çok geniş bir coğrafyaya hükmediyordu. Onun Büyük Selçuklu sultanı olmasıyla devletin idarî merkezi Irak-ı Acem’den Horasan’a nakledildi, böylece Selçuklu tarihinde ikinci imparatorluk devri başladı.
Sencer Devrinde Selçuklu-Abbasî Münasebetleri
Selçuklularla Abbasî halifeleri arasında akrabalık kurma gayretleri bu dönemde de devam etti; 1124 yılında Halife Müsterşid-Billâh, Sencer’in kızıyla evlendi. Sultan Mahmud b. Muhammed Tapar’ın ölümünün ardından yerine geçen oğlu Davud, Halife Müsterşid’den kendi adına hutbe okutmasını istedi. Halife hutbe konusunda kararın Sultan Sencer’e ait olduğunu bildirdi Daha sonra Melik Mesud’un aynı mahiyetteki teklifini de reddetti ve Sencer’e haber gönderip başkasının hutbe okutmasına izin vermemesini istedi. Sultan Sencer, Sultan Mesud b. Muhammed Tapar’ın halife ile ittifak yapması üzerine halifeye bir mektup yollayarak onu bu ittifaktan vazgeçirmeye çalıştı. Ancak halife, Sencer ile her türlü ilişkiyi kesti. Halife, Mesud, Selçuk Şah ve Karaca Sâkî’den oluşan müttefikler Sencer ile savaşa hazırlanırken Sencer, İmadüddin Zengî ve Dübeys’i eski görevlerine ve iktalarına iade ederek kendi tarafına çekti. İmadüddin Zengî ile hilâfet ordusu karşılaştı. Halife bizzat savaştığı bu muharebede Zengî’yi ve Dübeys’i bozguna uğrattı. Sultan Sencer’in, 1132 de Tuğrul’u Irak Selçuklu sultanı ilan etmesine rağmen Halife Müsterşid-Billâh, Mesud’u sultan olarak tanıyıp adına hutbe okuttu. Sencer halifenin siyasî faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlığı bir mektupla vezirine bildirdi. Sencer mektubunda halifeye saygı gösterdiğini, ancak halifenin yanlış bir yola girdiğini, hanedan mensuplarını ve bazı kumandanları yanına çekerek kendisine karşı savaş hazırlığı yaptığını söyledi ve bu hareketlerinden vazgeçmesini istedi. Halife de sultanın vezirine gönderdiği mektupta aralarının bozulmasını istemediğini bildirdi.
Halife Tuğrul’a gücenerek kendi hizmetine giren bazı kumandanların Tuğrul ile tekrar anlaşması ve bir kısmının Sultan Mesud’a sığınması üzerine bunların kendisine iadesini istedi. Mesud bu talebi geri çevirince halifeyle arası açıldı. Sultan Mesud, Halife Müsterşid-Billâh’ı bozguna uğratıp esir aldıktan sonra Hemedan’a döndü. Sultan Sencer’e bir mektup yollayarak halife hakkındaki emirlerini beklediğini bildirdi. Sencer cevabında halifenin huzuruna gidip af dilemesini ve onu hemen yerine iade etmesini istedi. Halife Bağdat’a dönmek üzere hazırlıklarını tamamladığı sırada Bâtınîler tarafından öldürüldü (1135). Müsterşid-Billâh’ın halefi Raşid-Billâh, Bağdat’ta Sultan Sencer ve Mesud adına okunmakta olan hutbeye son verip Melik Davud adına hutbe okutunca Mesud Bağdat’a girdi ve ulemanın fetvasıyla Raşid-Billâh halifelik makamından azledildi (1136). Sultan Sencer, Muktefî-Liemrillâh halife olunca Sultan Mesud’a bir elçi gönderip kendi adına yeni halifeye biat etmesini istedi. Halife Muktefî, Muhammed Tapar’ın kızı Fatıma Hatun ile evlenerek iki hanedan arasındaki ilişkileri geliştirmek için çalıştı.
Kaynakça
Abdülkerim Özaydın, Sultan Muhammed Tapar Devri Selçuklu Tarihi, Ankara 1990.
Ahmed Bin Mahmud, Selçuknâme, (Haz. Erdoğan Merçil), İstanbul 2018.
Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, Ankara 1995.
Erdoğan Merçil, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1993.
Ebü'l-Ferec İbnü'l-İbri, Tarihu Muhtasari'd-Düvel, İstanbul 2011.
Faruk Sümer, Türk Devletleri Tarihinde Şahıs Adları, İstanbul 1999.
Hasan Taşkıran, , Selçuklu Devletlerinde Suikastlar, İstanbul 2015.
İbn Kesîr, El-Bidâye ve’n-nihâye (Büyük İslâm Tarihi), (Çev. Mehmet Keskin), İstanbul 1994.
İbnü’l-Esîr, İslam Tarihi (El-Kamil fi’t-Tarih Tercümesi), (Çev. Abdülkerim Özaydın - Ahmet Ağırakça ), İstanbul 2016.
İbrahim Kafesoğlu, Selçuklular ve Selçuklu Tarihi Üzerine Araştırmalar, İstanbul 2018.
İslam Alimleri Ansiklopedisi; c.6.
Kaşgarlı Mahmud, Dîvânü’l-Lugati’t-Türk (nşr. Kilisli Muallim Rifat), I-III, İstanbul 1333.
Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi II: İkinci İmparatorluk Devri, Ankara 1984.
Muhammed b.Ali b.Süleyman er-Ravendi, Rahat-üs-Sudur ve Ayet-üs-Sürur, (Gönüllerin Rahatı ve Sevinç Alameti), c.I- II, İstanbul 1999.
Müneccimbaşı Ahmed B. Lütfullah, Câmiu’d-düvel Selçuklular Tarihi (Derleyici: Ali Öngül), İstanbul 2017.
Nevzat Keleş, Bâtınîlerin Devlet Adamlarına Suikast Faaliyetleri TDV İslâm Ansiklopedisi, 2009.
Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, İstanbul 1969.
Yeni Rehber Ansiklopedisi; c. 17.
Resul KESENCELİ
YazarHer Arap harfli yazı, mutlak hüsn-i hat değilİbâdet eder gibi yazmayan hattat değilİnsanlara bediî/estetik haz vermeyenYazılı-sözlü metin, salt edebiyat değilElde edilen ürün, birbirinin aynıysaZanaat...
Şair: Bekir OĞUZBAŞARAN
Türk tasavvuf tarihinde Erdebilî geleneğini Anadolu’ya taşıyan önemli bir mutasavvıf olan Somuncu Baba’nın benimsemiş olduğu tasavvuf düşüncesinde Melâmetî anlayışı ön plana çıkmıştır. Onun en önemli ...
Yazar: İsmail AYTAÇ
Yâ Rab nice günahım isyanım var bilirimAmmâ beni affeden Rahmân'ım var bilirim Kendime varmak için nefsimden kaçmaktayımYaşadıkça hep tövbe imkânım var bilirim Öyle bir çağa geldik arzın gün...
Şair: Ekrem KAFTAN
Beyit:Seni sevmek imiş âlemde her zevk u safâ ancak Senin derdine dûş olmak imiş derde devâ ancak(Dünyadaki her zevk ve sefâ ancak seni sevmekle olurmuş. Dertlere devâ bulmak da ancak senin derdine o...
Yazar: Resul KESENCELİ