Şems-İ Sivâsî Menâkıbnamesi
Şemseddîn-i Sivâsî, Halvetiyye’nin ana kollarından biri olan Şemsiyye yolunun müessisidir. O, dönemindeki devlet erkânı ile özellikle padişahlarla olan münasebetleri sebebiyle siyasî; döneminde yavaş yavaş hararetlenmeye başlayan ve sonraları “Sivâsîler ve Kadızâdeliler” mücadelesi olarak anılacak süreçte fikrî ve dinî; yetiştiği çevre ve yetiştirdiği talebeleri ile ilmî ve manevî; tesir ettiği geniş halk kitlesi ile de sosyal alanda etkili olmuş birisidir.
Necmü’l-Hüdâ adlı çalışma, geniş bir tesir halkasına sahip olan Şemseddîn-i Sivâsî’nin hayatı, eserleri, halifeleri, kerametleri, siyasî ilişkileri, sohbet tarzı, manevî olgunlaşma süreci ve dönemindeki ilim ve tasavvuf ehline dair içerdiği bilgilerle Şemsiyye yoluna dair en önemli kaynak olma vasfını elinde bulundurmaktadır. “Necmü’l-Hüdâ”, Şemsüddîn-i Sivâsî’nin yeğeni, damadı, halifesi, talebesi ve vefatından sonra tekkesinde şeyhlik vazifesini icra eden Receb-i Sivâsî tarafından yani Şemsüddîn-i Sivâsî’yi en yakın tanıyan isimlerden biri tarafından kaleme alınmıştır ki, bu eserin kıymetini bir kat daha artırmaktadır. Ayrıca, Necmü’l-Hüdâ, Şemsüddîn-i Sivâsî’ye ait olduğu halde başkalarına mâl edilen bilgilerin ve Şemsüddîn-i Sivâsî ve Şemsiyye yoluyla bazı kaynaklarda yanlış bir şekilde takdim edilen bilgilerin tashih edilmesi gibi açılardan da önem arz etmektedir.
Receb-i Sivâsî’nin bu eseri, Süleymaniye Kütüphanesi, Lala İsmail Kitaplığı No: 694/2’dedir. Arapça olan eser, İstanbul’da 1089/1678’de kaleme alınmıştır. Eserin alt başlığı, “Menâkıbu’ş-Şeyhi’l-Kâmil Şemseddîn-i Sivâsî”dir. Eserin müellifi Recep Efendi, “eş-Şeyh Recep Efendi (Allah onun ruhunu takdis etsin ve bizi onun nefesleriyle bereketlendirsin.)” şeklinde kaydedilmiştir. Recep Efendi, gözlerindeki görme kaybı dolayısıyla risaleyi bir başkasına, zihninde tasarladığı şekilde yazdırmıştır. Tek nüsha olan risalenin istinsah tarihi 1089/1678’dir ve risaleyi hakkında bilgiye ulaşamadığımız Şeyh Mehmed’in oğlu Mehmed Emin (ö.?) kaleme almıştır. Bu zât, çalışmanın sonunda risalenin sahibi Recep Efendi’nin Sivas’taki kabrini ziyaret ettiğini söylemiştir.
Recep Efendi, Şems-i Sivâsî’yle ilgili bilgi naklederken “Hikâye”, “Tembih”, “Fasıl”, “Fayda/lar” ve “Takrîb” gibi ara başlıklarla, değindiği konulara uygun olarak, özellikle işaret etmek istediği bazı özel hususları gündeme taşımıştır.
Recep Efendi’nin eserini önemli kılan bir başka başlık da Sivas ve bölge tarihine dair içerdiği kıymetli bilgilerdir. Receb-i Sivâsî eserde, Sivas’ta o dönemde yaşayan âlim ve veli zatları zikretmiş, yine Sivas’ta medfun olan âlim ve veli zatların kabirlerine değinmiş ve Sivas’ta meydana gelen ve kendisinin bizzat şahit olduğu bazı önemli olayları gündeme taşımıştır. Ayrıca müellif, örneğin Yozgat ve Çorum merkezli başlayan Sivas, Kayseri, Elbistan ve Canik gibi birçok beldeyi etkileyen Karayazıcı isyanına detaylı bir şekilde eserinde yer vermiştir ki onun verdiği bu bilgiler, başta Sivas olmak üzere o dönemde birçok merkezde meydana gelen olayların birinci ağızdan nakledilmiş şekli olması hasebiyle tarihi değer taşıyan ve çalışmayı kıymetlendiren bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Daha önce yapılan tercümede görülen bazı eksiklikler üzerine, metne sâdık kalınarak ve eserin dizaynına müdahale edilmeden, Fatih Çınar tarafından tekrar tercüme edilerek yayınlanan eser “Şems-i Sivâsî Menâkıbnamesi” adıyla okuyucu ile buluşmuştur.
Halvetî- Şemsî Şeyhi Receb-i Sivâsî, Şems-i Sivâsî Menâkıbnamesi (Necmü’l-Hüdâ fî Menâkıbı’ş-Şeyh Şemsüddîn Ebi’s-senâ), Tercüme: Fatih Çınar, Büyüyenay Yayınları, İstanbul 2020, 154 s.
Yusuf HALICI
YazarPeygamber Efendimiz Müslümanların cemâat ve cemiyet içerisinde yaşamalarını, bireysellikten kurtulup cemiyet adamı olmalarını, toplumdan uzak ve kopuk yaşamayı değil, insanlarla ünsiyet içerisinde olm...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Eser, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kültür ve sanat insanlarının hac ibâdetiyle ilgili olarak duygu ve düşüncelerini kaleme aldıkları yazılarının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Eserd...
Yazar: Yusuf HALICI
Özgeçmiş: 1945 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Sivas’ta, yükseköğrenimini İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde yaptı (1969). Kısa bir dönem Ba...
Yazar: Şerif Hamideddin TEKTAŞ
Emr-i bülendsin ey Ezân-ı MuhammedîKâfî değil sadâna cihân-ı Muhammedî Sultan Selîm’i Evvel’i râmetmeyüp ecelFethetmeliydi âlemi şân-ı Muhammedî Gök, nûra garkolur, nice yüzbin minâredenŞehb...
Yazar: Vedat Ali TOK