Güzeller Güzeli: Ahsen (s.a.v.)
Ey Güzeller Güzeli! Bir ismine de “Ahsen/Güzel” denilmiş Senin, kâinattaki canlı cansız her ne varsa, Senin nurunla anlam bulmuş, bir güzelliğe sahip olmuş. Allah tarafından indirilen dört kitapta da Senin güzel vasıflarının zikri vücut bulmuş. Kâinat yaratılmış Senin yüzü suyunun hürmetine... Şairlerin, ediplerin sözü yetmez Senin methine. Üstad Fuzûlî'nin bakalım bir iki beytine:
İzid serîr-i hüsne seni kıldı pâdişâh
A'lâ kemâl-i zâtike fi ahseni'ssıfât
Kıldın edâ-yi na't Fuzûlî temâm kıl
Kemmelte bi'sselâmi ve tememte bi'ssalât
“Yâ Muhammed, Senin visalin bana hayat, ayrılığın ise ölüm verir. Yaratan’ım her türlü noksanlıktan münezzehtir. Senin ayrılığına tahammül eden sana kavuşur. Sabır ve sebatın yardım ettiği insan, ne güzel insandır. Arzulara, maksatlara kavuşabilmek ancak Senin lûtfunla mümkün olabilir. Onunla kurtulmayı isteyenin istediği şeydir. Gökten suları indirip, onunla bitkileri dirilten Allahu Teâlâ, benim şairlik bahçelerime, Senin hararetli aşkını yağmur gibi yağdırmış. Hak, kâinatın yaratılışına senin varlığını sebep etti. Sen var olasın diye kâinatı yarattı, Sen kâinatın zuhûruna sebepsin. Allah, güzellik tahtına Seni padişah etti. Zâtının kemâlini sıfatların en güzelleri içinde yükseltti. Ey Fuzûlî, na't yazma vazifesini yerine getirdin. Bu görevini O’na salâvat ve selâm getirerek tamamla.”
Miraç'ta Senin güzelliğine hayran olan dokuz felekte bulunan her bir seyyarenin konuşmalarına melekler oldu mestân. Ve peygamberlerin Seni selamlaması, hayranlıkları dillerle destân. Feleğin gökyüzünde parlak yıldızları süs olarak kullanıp ışık donanması kurduğu bir geceydi o gece. Zaman da güzel kokularla dolmuştu. O gece hüzün bitmiş en büyük bayram olmuştu.
Neşâtî, göklerin Sana olan iştiyakını şöyle dillendirmişti:
Ahsente zihî şebi dilârâ
Şâmı tarabı letâfet-efzâ
Gökyüzü Senin güzelliğine âşık. Her gece sabaha kadar bağrı kanayarak, hasret çekerek Senin yolunu gözlerdi. Bu özlemden dolayı, ayrılık kılıcıyla ay incelir, hilâl şeklini alırdı. Bir ismi de “Ahsen” olan Ya Muhammed (s.a.v.), Sen âdeta ümmetinin savunucusu, temsilcisisin. Sen güzellik diyarının incisisin. Yunus Emre Senin adın gibi kendinin de güzelliğini ilâhî olarak terennüm etmiş: “Adı güzel kendi güzel Muhammed!” mısralarıyla güzelliğini ve güzel isimlerle tavsif olunduğuna işaret etmiş. Şu dörtlükte de cihanın bütün güzelliğinin Senden olduğunu ne de içten şöyleymiş:
Sen hak peygambersin şeksiz gümânsuz
Sana inanmayan gider imansuz
Âşık Yûnus n'eyler cihânı sensüz
Adı güzel kendü güzel Muhammed…
Editör
YazarMahremiyet, "haram" kelimesinden türemiş olup, yasaklılık durumunu ifade eder. İffet ise bu mahremiyetin korunmasıyla ilgilidir ve hem kadın hem de erkek için eşit sorumluluk taşır. Nur Suresi'nde, mü...
Yazar: Editör
Bu fâni dünya hayatının şaşaası ve parlaklığı, oyun ve eğlencesi, uyanık ve hakiki mü’minin Allah’a giden yolda sağlam adımlarla ve kararlı bir şekilde ilerlemesine asla engel olamaz, olmamalı da. ...
Yazar: Editör
İlim, irfan, şefkâtle; üç kıtaya yayıldık Yaptığımız hizmetle, tarih bizi tanıyor. Bizzat resmi ellerce, yıllarca uyutulduk Yeni asrın başında, bir millet uyanıyor. İslâm’da suç arama, suç...
Şair: Hanifi KARA
Sultan Abdülmecid’in dördüncü kadını, Sultan II. Abdülhamid’in anneliğidir. Kafkas Çerkezlerinden olup, Ubuh Kabilesinden Gogen Ailesine mensuptur. 1832’de doğduğu tahmin edilmektedir. Babası Gok Bey,...
Yazar: Bengisu HAYAT