HÜZÜN DOLU BİR MEVSİM
Sonbahar üzerine neler yazılmadı
ki... Herkes gönlüne düşeni ya bir deneme ya da bir şiirle dile getirdi. Kimi
zaman sevinç, kimi zaman heyecan kimi zaman da bir hüzün, sadırdan satırlara
yansıdı. Okulların açılması, kış hazırlıkları ile yoğun bir şekilde sonbaharı
yaşıyoruz.
Bu mevsime; cüzdanların
boşaldığı, kart limitlerinin yükseldiği, hesapların da şaştığı bir zaman
diyebiliriz. Oduncu, kömürcü sevinir, dondurmacı üzülür. Köylü çalısını
çırpısını toplar, tohumunu dağıtır kışı bekler.
İbrahim Çiftçi; sonbahar
mevsimiyle ilgili duygularını şöyle dile getiriyor: Sonbahar hüzündür.
Hazanında baharı yaşayanlara karşılık baharında hazanı yaşayanların da
mevsimidir Sonbahar. Ağlarken gülenlerin delilikleri ile gülerken ağlayanların
derinlikleri de sonbahardır. “Kara tren gelmez m’ola, düdüğünü çalmaz m’ola”
nağmeleri de sonbahardır. Hicran mevsimi ya. Bülbül gülünden, aileler
canlardan, toprak nebatattan, canlılık hayvanattan, sevinç coşku insanattan
ayrılır da ondandır. Vuslatı olan hicranının tadına doyum olmaz ya vuslat
anında. Ama sadece hicran onulmaz yaradır mahzun gönüllerde.
Ayrılıkların netleştiği, güneşin
görüşlerini kısalttığı, canlıların cansızlaştığı, tabiatın uykuya daldığı,
gündüzlerin yaz gibi göründüğü, gecelerin buz gibi olduğu bir zamanın hüzünlüleri
hep olagelmiştir. Telli duvaklı geline benzeyen ilkbahara karşılık, telleri
dökülmüş nine timsali sonbahar ağaçları. Güzellik gazelle dökülür. Gazellerin
rengi de hüznün haykırışıdır. Üşüten rüzgârı, ıslatan yağmuru açıktan kapalıya
kaçışın sebebidir. Sonbahar yaprak gibi sararış dökülüştür. Bezginlerin yorgun
ve bitkin yürüyüşü, günlerin yaprakvari azar azar ömürden dökülüşü.
Gençlik-ihtiyarlık, diriliş-ölüm,
sevinç-hüzün, ılık ılık müjde-soğuk, soğuk-korku, ilkbahar-sonbahar. Akşam
olmakta. Karanlığın habercisi akşam. Bu kaçınılmaz bir son. Bakış ve hissedişin
tarzı önemli. Neyi görmek hissetmek istiyorsunuz? Solgundur ama sadedir. Üşütür
ama sıcaktır. Sonbahar bir şiirle karşılanır, bir hüzünle konuk edilir, bir
masalla uğurlanır. Onu tanımadığınız adreslerde ararken susuzluğunuzda bulur,
vahalarda yüreğine dokunur, son nefesinize yetiştirdiği kuru bir yaprakla
kaybedersiniz."
Sonbahar masumdur. Sonbahar
sevimlidir. Sonbahar hüzünlüdür. Sonbahar son bakıştır. Sonbahar belli ki bir
hatırlatıştır. Sonbahar bir şiirle karşılar, bir hüzünle konuk edilir, bir
masalla uğurlanır. Onu tanımadığınız adreslerde ararken susuzluğunuzda bulur,
vahalarda yüreğine dokunur, son nefesinize yetiştirdiği kuru bir yaprakla
kaybedersiniz.”
Ahmet Haşim o hissiyatla sıralamış
mısraları “Merdiven” şiirinde:
Ağır ağır çıkacaksın bu
merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir
yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya
ağlayarak.
Sular sarardı... Yüzün perde
perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam
olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl
kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı
bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca
benziyor mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha
dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki, akşam olmakta...
Böyle bir zıtlığın ifadesi
sonbahar. Ama sonbahar olmasaydı ilkbahar olur muydu dersiniz? “Yaratılanı
severiz yaratandan ötürü.” Biz baharın sonunu da, ilkini de severiz. Biz zamanı
severiz, sevmeliyiz.
“Hep gülen, hep güldüren gül
olmaya talibiz. Mevsim hazansa hazan, ne önemi var ki! Her son bir başlangıca
gebe. Salıvermemeli insan, farkına varmalı kendinin. Ne zaman daha muhtaçsa
yeryüzü insanlığa, işte o zaman biraz daha zorlamalı kendini. İnadına hazanda
gül olmalı, güz gülü olmalı. Barışı kardeşliği, birlikteliği; aşkı sevgiyi
simgeleyen nakış olmalı yüreklere. Ta ki bahar gelene kadar. Yeryüzü önceki
canlılığını, zarifliğini; önceki estetiğini bulana kadar. Nihayetinde bahar
gelecekse, bir ömür güz gülü olarak feda edilmeye değmez mi? Kendi tekliğimizi
milyonların huzuruna feda etsek ne olur ki? Fırtınalar bize gelsin. En amansız
sellere biz maruz kalalım. Ama bükülmek yok, kırılmak yok. İnadına dimdik,
inadına aynı güzellikte kalarak! Hepimiz böyle düşünebilirsek, çığlıklar gülmez
mi, hesabı işleyen kahkahalar kahrolmaz mı?”
Anı yaşamak. Zamanın kıymetini
bilmek. Eğer zamanın kıymeti bilinirse kışın yazı, zemheride baharı
yaşayabiliriz.
Sümeyye Büşra YILDIZ
YazarBu fâni dünya hayatının şaşaası ve parlaklığı, oyun ve eğlencesi, uyanık ve hakiki mü’minin Allah’a giden yolda sağlam adımlarla ve kararlı bir şekilde ilerlemesine asla engel olamaz, olmamalı da. ...
Yazar: Editör
Yüce Allah'ın en güzel isimlerinden birisi olan el-Hafîz, kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, kullarının bütün yaptıklarını saklayan, kudretiyle yeri ve göğü, belirlenmiş süreye kadar yok olmaktan ...
Yazar: Editör
Rahmet, mağfiret ve kurtuluş mevsimi ramazanda ve oruç sayesinde insan farkında olmasa da nefis ve irade terbiyesine sahne olur. Oruç tutanların (tuttuğu orucun önemini bilmeyenler hariç) daha sabırlı...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Geleceğimiz olan canımız ciğerimiz yavrularımızın -benim ifademle çiçeklerimizin- iyi bir eğitim alması, yararlı bir insan olması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ama istediğimiz sonucu bir tür...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ