DİN EĞİTİMİNDE SEVGİ DİLİ 1
Kişi, sevdiği ile beraberdir.
Kişi, en çok sevdiği kişilerden etkilenir. Kişi, sevdiği kişiler gibi olmak
ister. Dahası kişi, sevdiği kişilerin değer verdiklerine değer verir;
sevdiklerini sever veya sevmeye çalışır. Çocuklar, sevdiği kişiler ile özdeşim
kurar, onlar gibi olmak ister, onların tutum ve davranışlarını edinme eğilimi
gösterir. Bu açıklamalarda eğitim verecek olan kişi sevilen biri olmalıdır ile öğretilecek
şey, durum, varlık, kişi sevdirilmelidir gibi iki temel sonuç ortaya
çıkmaktadır.
Eskiden, bazı yerli filmlerde
bazen imamlar veya o konumda olan bazı kişiler sinirli, gergin, tuhaf giyimli
ve tuhaf konuşan olarak karakterize edilirdi. O zaman ben çocuktum ve o
karakterlerden çok rahatsız olurdum; olumsuz etkilenirdim. Meğer amaç,
izleyenleri dinden ve dini bütün insanlardan soğutmak, uzak tutmakmış. O
filmlerin bu toplumda kısmen de olsa etkili olduğunu düşünüyorum.
Okulda öğrenciyken en çok
sevdiğim öğretmenlerin dersini çalışırdım. Hatta en çok zorlandığım kimya dersi
öğretmenini çok sevdiğim için çok çalışır ve en iyi notları aldığım olurdu.
Eğitimci, eğitim ve öğretimden önce kendisini sevdirmek zorundadır. Din gibi
çok önemli bir konuda, eğitim ve öğretim yapılacaksa bu sevme ve sevilme çok
daha önem arz etmektedir. Anne, baba ve dini öğreten diğer kişiler sevgi dilini
kullanmak zorundadır. Bu sevgi diliyle hem kendisini sevdirecekler hem de
öğrettikleri konuyu sevdireceklerdir.
Sevgi ile büyümemiş ve sevgi dili
ile eğitim almamış bir çocuğun dini yeterliliği kazanması çok zordur. Korku
üzerine bir dil değil, sevgi ile yoğrulmuş bir dil… Ceza veren bir Allah değil,
cenneti olan, kulunu seven ve koruyan bir Allah öğretimi ile başlanmalıdır.
Eğitim ve öğretim, sevgi dili üzerine kurulunca ancak istenen olumlu sonuçlar
alınabilir.
Sevgide bir kural vardır.
Sevilmek isteniyorsa, sevecek… Kişi eğer sevilmek istiyorsa, önemsenmek
istiyorsa önce kendisi karşıdakini sevmelidir. Karşıdakini sevgi diliyle
muhatap almalıdır. Peygamber Efendimiz, sevgi diliyle, olumlu dil ile
muhataplarına hitap etmiştir. Bu konuda örnek almamız gereken kişi, peygamber
efendimizdir. Eğitim verilen kişi, bu sevgi ve olumlu dil karşısında kendisini
değerli hissedecektir. Din eğitim ve öğretimi yapılırken diğer tüm eğitimlerde
olduğu gibi çocuğun bireysel farklılıkları da göz önünde bulundurulmalıdır. Her
çocuğun farklı yetenekleri ve farklı öğrenme kapasiteleri olabilir. Her çocuğa
aynı şekilde ve aynı dil ile yaklaşmak etkili olmayabilir. Kullanılan ortak
dil, sevgi dili olsa da çocuktan çocuğa göre değişen farklı yaklaşımlar
gerekebilir.
Eğitimci, önce eğitim vereceği ve
öğreteceği kişiyi tanımalıdır. Onun yeteneklerini, ilgilerini ve özel durumunu
tanıdıkça ona nasıl yaklaşacağını da öğrenmiş olacaktır. Kendisinin tanındığını
ve önemsendiğini gören çocuk veya kişi de öğretileni daha çok önemseyecektir.
Din eğitiminde kolaylaştırıcı olmak gerekir. Burada, dinin tam, doğru ve net
olarak çocuğun anlayacağı dil ile öğretilmesi kastedilmektedir. Öğretilen konunun
çocuğun yaşına uygun olması önemlidir. Somut işlemler döneminde olan bir
çocuğa, önce soyut şeyleri öğretmeye çalışmak hüsranla sonuçlanacaktır. Dahası,
çocukta dine karşı istenmeyen olumsuzlukların da ortaya çıkması olasıdır.
Dini öğreten kişi, sadece
çocuklara karşı değil, yetişkinlere karşı da sevgi ve kabul dilini
kullanmalıdır. Kırıcı olmamalıdır. Peygamberimiz, “Yumuşak davranmayan kimse,
bütün hayırlardan mahrum kalır.” demektedir. Yetişkinlerin dine uygun olmayan
özelliklerini en baştan itibaren sıralayıp yüzüne vurmaktansa, dine göre olması
gerekenleri olumlu dil ile anlatmak gerekir. Din eğitimi ve öğretiminde cezaya
asla yer verilmemelidir. Ceza, yanlış olan davranışın ne olduğunu gösterir;
doğru davranışı öğretmez. İnsan tabiatında bir durum vardır: Sürekli ceza
vermeye meyilli olan yetişkinler, çocukların olumlu davranışlarını tam olarak
göremeyebilirler. Çocuğun kendine olan güvenini sarsacak yaklaşımlara
girilmemeli ve güven sarsıcı dil kullanılmamalıdır.
Küçükken, din ile ilgili söylenen
şeyler genelde “korku” ile birlikte verilirdi. “Allah seni yakacak.” “Allah
sana ceza verecek.” gibi cümleleri çok
duyardım. Din, Allah, peygamber denince aklıma korku gelirdi; içim ürperirdi.
Günümüzde de halen bu korku dilini kullanan epey anne, baba ve eğitimci var.
Anne, baba ve eğitimciler, din eğitimi verirken Allah’ı sevdirerek
anlatmalıdır. Allah, korkulacak olan değil sevilecek olan olarak
tanıtılmalıdır. Allah, cenneti olan, yarattığı tüm canlıları ve insanları seven
ve koruyan, çok şefkatli olan olarak anlatılmalıdır. Din ve dini motifler, asla
korku unsuru olarak kullanılmamalıdır.
Eğitim ve öğretim, çocuğun her
türlü ihtiyacını karşılayacak şekilde düzenlenmelidir. Eğitim ve öğretim
faaliyetleri, doğumdan önce başlar, ailede temellenir, okulda şekillenir ve
ömür boyu devam eder. Bu faaliyetler çocuğun fiziki, maddi ve manevi olan her
türlü ihtiyacını düşünülerek birlikte ele almalıdır. Doğumdan önce ve doğumdan
sonra ailede geçen yaşlarda çocuğun asıl eğitimi verilir. Bu nedenle, din
eğitiminde en önemli kurum ailedir. Çocukta sağlıklı bir din anlayışının
oluşması ailenin yaşantısı, davranışları ve kullandığı dile bağlıdır. Sevgi,
bebeklikten itibaren kazandırılan bir duygudur. Sevgi ile büyümemiş ve sevgi
dili ile eğitim almamış bir çocuğun dini yeterliliği kazanması çok zordur.
Zamanında kazanılan sevgi, çocuğun Allah’a yaklaşımını da belirler. Çünkü
sevginin hâkim olduğu ailelerle Allah da sevgi dili ile anlatılır ve öğretilir.
Eşref BOLUKÇU
YazarGeleneksel ailede babanın temel görevi, evin geçimini sağlayacak maddî kazanç elde etmekti. Gün boyu dışarıda olan baba eve geldiğinde günün yorgunluğunu atardı. Dolayısıyla çocuklarına çok fazla zama...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Hz. Ali'nin ağabeyi Cafer B. Ebu Talib'in oğlu Abdullah sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye yemek vakti üç parça ekmek geldiğini...
Yazar: Sema KORKMAZ
Anne babalar ve yetişkinler! Sizler, başarı beklentiniz ile çocuklarınızı nasıl etkiliyorsunuz? Başarı beklentiniz, çocuk üzerinde nasıl bir etki bırakıyor? Bazı anne babalar, maalesef, hep yüksek baş...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Derdini anlatamayan ve anlaşılmadığını düşünen çocuklar, anne babalarıyla iletişim problemi yaşayacaklardır. Çünkü iletişim, saygıya dayanmaktadır. Anne babalar, çocukların anlattıklarına dinleme adın...
Yazar: M. Emin KARABACAK