Yazar Dursun Gürlek ile Kitap Okuma Sevgisi Üzerine Röportaj
<span style="font-size:12.0pt;mso-bidi-font-size: 13.0pt;line-height:107%;font-family:" calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:="" minor-latin;mso-hansi-theme-font:minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";="" mso-bidi-theme-font:minor-bidi;color:#404040;background:white;font-weight:normal;="" mso-bidi-font-weight:bold"="">ÖZGEÇMİŞ: 1952 yılında Tokat'ın Pazar ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve orta eğitimini memleketinde tamamladı. Ardından İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Yeni İstanbul, Tercüman, Hürriyet, Günaydın gazetelerinde çeşitli görevlerde bulundu. Bunun yanı sıra bir süre Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı. Meşale, İnanç, Milli Kültür, Türk Edebiyatı, Kültür Dünyası dergilerinde çeşitli makaleleri yayınlandı. Osmanlı tarihi ile ilgili yayımlanmış birçok kitabı bulunan yazar, aynı zamanda farklı tv kanallarında milli kültür ve tarih üzerine programlar hazırlamakta ve sunmaktadır. Yayımlanmış eserlerinden bazıları şunlardır:
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Ayaklı Kütüphaneler<span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Maziye Bir Bakıver<span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Çınaraltı Kitap Sohbetleri<span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Karınca Huzura Varınca<span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Amak-ı Hayal<span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Tebessüm ve Tefekkür<span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Kültür Dünyamızdan Manzaralar<span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Muhabbet Ateşi<span style="mso-bidi-font-size:10.5pt; font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:"times="" new="" roman";="" color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">
· <span style="mso-bidi-font-size:10.5pt;font-family:" arial",sans-serif;mso-fareast-font-family:="" "times="" new="" roman";color:#202122;mso-fareast-language:tr"="">Sohbet Tadında
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Okuma sevgisi çocuklarda nasıl başlar, ilk okuma hikâyenizden bahseder misiniz?
Çocuklara okuma sevgisini ilk defa aşılayanlar anneleri, babaları, öğretmenleri ve arkadaşlarıdır. Ben bu sevgiyle ilkokul öğretmenim Necati Bey sayesinde tanıştım. Ayrıca, benden önce ilkokula başlayan mahallemizdeki komşu çocuklarının da bu konuda katkısı oldu. İlkokula kaydımı yaptırmadan önce kısmen de olsa okuma yazmayı öğrenmiştim. Bu da tabii ki sonraki yıllarda çok işime yaradı. Öğretmenim de benimle özel olarak ilgilenmeye başladı.
İlk okuma hikâyem mahallemizin yaşlılarıyla başlıyor. O sevimli ihtiyarlar, okumamın iyi olduğunu takvim yaprakları okutmak suretiyle bildikleri için zaman zaman evlerine çağırıp çeşitli kitaplar okutuyorlardı. Bana okuttukları ve zevkle dinledikleri kitaplara birkaç örnek vermek gerekirse, Hazreti Ali Cenkleri, Battal Gazi Hikâyeleri, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Köroğlu, Evliya Menkıbeleri, Yunus Emre İlahileri gibi isimleri öne çıkarabilirim. Bu türlü okumalar daha çok uzun kış geceleri için söz konusuydu. Gaz lambasının yetersiz ışığı altında okuduğum bu kitaplar beni gaza getirdi ve okuma zevkimi daha fazla kamçıladı. Bu vesileyle benim okuma heyecanımı daha da artıran bu insanlara Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Osmanlı kültüründe kitap okumayı teşvik için neler yapılmıştır?
İslâm’ın ilk emri “oku” olduğu için ecdadımız çocukları teşvik etmek maksadıyla her türlü çareye başvurdu. Bunun en canlı örneği de Sıbyan Mektepleri’dir. Kültür tarihimizin renkli tablolarından birini teşkil eden Sıbyan Mektepleri Osmanlı eğitim sisteminin ne kadar sağlam bir temele oturtulduğunu göstermesi bakımından büyük önem arzetmektedir. Diğer özelliklerini bir tarafa bırakalım, “Bedi Besmele” denilen mektebe başlama törenleri bile, ana kuzularına okuma heyecanı vermesi bakımından son derece ilgi çekicidir.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Bugün bizler çocukları ve gençleri teşvik etmek için neler yapılmalıyız?
Bugün, bizlerin çocukları ve gençleri teşvik etmesi yine bizlerle ilgili bir konudur. Eğer bizler okumanın inancımızın gereği olduğunu, bilginin insanı güzelleştirdiğini, kütüphanelerin evlerimizi maddî ve manevî anlamda süslediğini bizzat yaşayarak gösterirsek, diğer bir ifadeyle bu konuda da rol model olursak işte o zaman çocuklarımıza ve gençlerimize tam bir örnek olmuş oluruz.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Kütüphanelerin okuma kültürümüze katkıları nelerdir?
Kütüphanelerimiz kitaplar hazinesidir. Hazine ise büyük zenginlik anlamına gelmektedir. Durum böyle olunca gençleri bu hazinelerin mücevherleriyle tanıştırmak gerekiyor. Hapishanelerin azalmasının yegâne çaresi, kütüphanelerin sayısını artırmaktır.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Kitap seçiminde nelere dikkat etmelidir?
Yemek içmek maddî gıda olduğu gibi, okumak öğrenmek de manevî beslenmedir. Evet, insan midesiyle beslendiği gibi okuyarak gözleriyle, dinleyerek kulaklarıyla da beslenir. Maddî gıdalara vücudumuzun sağlığı için ne kadar dikkat ediyorsak, manevî dünyamızda ilim irfan çiçeklerinin açılması için de aynı titizliği, aynı gayreti göstermemiz icap ediyor.
Seçici, disiplinli ve devamlı bir okuma tarzı bir zaruret olarak karşımıza çıkıyor. Eğer bu yönteme uymazsak, abur-cubur yiyeceklerle midesini bozan adam konumuna düşeriz. Ömür kısa kitap çok, öyleyse en önemlilerinden işe başlamalıyız. Yani inancımızı ilimle, sanatla, irfanla takviye etmek için kendi temel kaynaklarımız başta gelmektedir. Tecessüse sınır yok. Tabii ki, dünyanın gidişatına bakıp Doğu’yu da, Batı’yı da iyi bileceğiz. Ama unutmayalım ki, “Işık Doğu’dan gelir!” Lisan öğrenmenin önemini de bu arada vurgulamış olalım.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Kültür, tarih ve edebiyat konularında zengin bir geçmişe sahibiz. Bu birikimden nasıl istifade etmeliyiz?
İlim, irfan ve sanat konusundaki zenginliğimizden tam anlamıyla istifade etmek için Arapça ve Farsçanın yanı sıra Osmanlı Türkçesini de mükemmel bir şekilde öğrenmek gerekiyor. Dedesinin evrakını, ecdadının mezar taşlarını okuyamayan birinin kültürden söz etmesine sadece gülmek gerekiyor. Kütüphanelerimiz, arşivlerimiz Osmanlı Türkçesiyle yazılmış kitaplarla dolu. Evet, son zamanlarda bu ecdat yazısına ilgi artmış ise de yeterli değildir. Niçin söylemeyelim, muhafazakâr camia Osmanlı Türkçesinin önemini hâlâ idrak etmiş değil. Köşe yazarlarımızın birçoğu bu hazineden mahrum oldukları için işi hamasete dökmekle yetiniyorlar.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Kültür tarihçiliği hususunda okurlar nasıl bir yol ve yöntem izlemelidir?
Bu sorunun cevabını da vermek için bir önceki sorunun cevabına devam etmek gerekiyor. Kültür tarihi diyoruz. “Eskiden yoğ idi, işbu rivâyet yeni çıktı!” İyi ki çıktı diyeceğim ama bugün öyle kültür tarihçilerine (!) rastlıyoruz ki, herhangi bir “selatin” camisini tanıtırken Osmanlı Türkçesiyle yazılmış enfes kitabelerini okuyamadığı için verdiği bilgiler de eksik kalıyor. Daha da garibi kelimeyi de yanlış kullanıp, “Selatin Camisi”ne, “Selahattin Camisi” diyor. Özetle söyleyecek olursak siyasî tarihin yanı sıra kültür tarihini çok iyi bilmek için Arapça, Farsça ama bilhassa Osmanlıca şart. Bu “elsine-i selase”nin yanı sıra, bir iki Batı dili de ilave edilirse tam bir kültür tarihçisi portresi ortaya çıkar. Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıklarımızın değerli yöneticilerine duyurulur.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Son zamanlara tarih konulu diziler, filimler yapılıyor bunlar hakkında görüşleriniz nasıldır?
Son zamanlarda televizyonlarda gösterilen tarihî diziler ufak tefek teknik hatalarına ve Osmanlı Türkçesi bilinmediği için kulak tırmalayan telaffuz hatalarına rağmen seyircileri sağlam tarihî eserleri okumaya yönelttiği için önem arzediyor.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Osmanlı Dönemi’nde ömrünü kütüphanede geçiren kültür adamlarından bahseder misiniz?
Osmanlı’nın son döneminde, Cumhuriyetin ilk yıllarında kütüphaneyi ikinci adres hâline getiren ilim adamlarından örnek vermek gerekirse; Ali Emiri Efendi, İsmail Saib Sencer, Mükrimin Halil Yınanç, İbnülemin Mahmud Kemal İnal ve Muallim Cevdet gibi isimleri zikredebiliriz. Bunlardan ilk ikisi zaten meslek itibariyle de kütüphaneci oldukları için bütün ömürleri kitapların arasında geçti. Ali Emiri Efendi yazma eserler hazinesi olan Millet Kütüphanesi’nin kurucusudur. Yahya Kemal, merhuma duyduğu saygıyı ve hayranlığı dile getiren bir gazel yazdı ve bu şiir “Eski Şiirin Rüzgârı”nda yayımlandı.
İsmail Saib Hoca da Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin ikinci müdürü olup burada tam kırk iki yıl görev yaptı. Bu muhterem bilginimiz, daha doğrusu hafız-ı kütübümüz tam bir kitabiyat âlimiydi. Bilmediği kitap, görmediği eser yoktu. İşte bundan dolayı Batılı müsteşriklerden biri onun için “kafasının içi müdürlüğünü yaptığı kütüphaneden daha zengin adam” demişti. Merkez Efendi’deki nurlu kabri daha da nurlansın.
Mükrimin Halil Yınanç’a gelince, bin dokuz yüz ellili yıllarda İstanbul Üniversitesi rektörü olan Ord. Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan, onu bize tanıtırken “Herkes kitap okur, Mükrimin Halil Hoca ise kütüphane okur!” dediğine göre bana daha fazla söyleyecek söz kalmıyor.
Aynı çeşmeden su içen İbnülemin Mahmud Kemal İnal da tam bir kütüphane müdavimiydi. Zaten şahsî kütüphanesi de yeteri kadar zengindi. Üstad bu hazineyi 1953’de İstanbul Üniversitesi’ne bağışladı ve bu vesileyle kendisi için bir jübile yapıldı. Bu bile onun kütüphanesini anlatmak için yeterli olur. Unutmadan söyleyeyim. İbnülemin’in en büyük hayranı devrin Milli Eğitim Bakanı’ydı.
Muallim Cevdet’i mi soruyorsunuz. Bu zat Milli Eğitim camiamızın pırlanta isimlerinden biridir. Öğrencileri tarafından çok sevilen bu eğitimcimiz tam bir kitabiyat bilginiydi. Öğrencileriyle sık sık İstanbul gezileri yaparak, onlara tarih bilinci kazandırırdı. O da emsali olan diğer ayaklı kütüphaneler gibi ömrünü ilim ve irfan yolunda harcadı. Osman Nuri Ergin merhumun kendisi hakkında kaleme aldığı yaklaşık 800 sayfalık kitap tam bir ilim hazinesidir. Keşke Milli Eğitim camiamız bu hazine ile tanışsa…<span style="font-family:" calibri",sans-serif;="" mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:minor-latin;mso-bidi-font-family:="" "times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;font-weight:normal"="">
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Bir de hafız-ı kütüp olan seçkin kemseler var. O konuda neler söylersiniz?
Bu sorunun cevabı da, bir önceki soruya verilen cevabın için de -kısmen de olsa- yer alıyor. Şu kadarını söyleyeyim ki, görev yaptığı kütüphanenin bir numaralı temsilcisiydi. Diğer bir ifadeyle, hafız-ı kütüp, kitap konusunda geniş bilgisi olan, kitapları seven, onları muhafaza eden ve okuyucuyla yakından ilgilenen kimse demektir. Son devirde dört dörtlük hafız-ı kütübümüz İsmail Saib Sencer’dir.
<span style="font-size:14.0pt;mso-bidi-font-size:13.0pt;line-height:107%;font-family: " calibri",sans-serif;mso-ascii-theme-font:minor-latin;mso-hansi-theme-font:="" minor-latin;mso-bidi-font-family:"times="" new="" roman";mso-bidi-theme-font:minor-bidi;="" color:#404040;background:white"="">Son olarak kitap ve kütüphaneler hakkında söyleyecekleriniz nelerdir?
Kütüphaneler hakkında söylenen sözleri, yazılan eserleri sıralayacak olursak onlar için de her hâlde ayrı bir kütüphane kurmak gerekir. Yine de şöyle bir cevap vereyim: Kütüphane, cehalet hastalığına iyi gelen bir şifahanedir.
Halil GÖKKAYA
ŞairBizim ilk kıblemiz, ilk göz ağrımız,Mescid-i Aksa’dan çekil İsrail!Bu sapanlar, bizim sulha çağrımız,Kör etmiş gözünü çakıl İsrail!Siyonizm’e hep ârazi eklersin,Masonlarla iç yüzünü saklarsın,Gargat a...
Şair: Halil GÖKKAYA
ÖZGEÇMİŞ:1 Haziran 1970 tarihinde Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde doğdu. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı.19...
Yazar: Şerif Hamideddin TEKTAŞ
Ben seni saymakla bitiremem ki,Söyle sayınız kaç incir ağacı…Tek meyvene şiir yetiremem ki,Hep güneşe muhtaç incir ağacı…Kurabiye, dolma, lokuma durmuş,Muhallebi, kaymak ile taht kurmuş!Kuran-ı Kerim’...
Şair: Halil GÖKKAYA
On dördüncü yüzyılda Ankara’nın Çubuk Çayı kenarındaki Solfasol köyünde doğan Hacı Bayram-ı Veli, talebelik döneminin ardından medrese hocası olarak meslek hayatına başladı. Ankara’daki Kara Medrese’d...
Yazar: Aydın BAŞAR