Darendeli Süleyman Penâhî ve Nasîhatnâmesi
“Nasihatnnâmeler” veya bir diğer adıyla “Pendnâmeler”, kişisel ve toplumsal anlamda ahlakî olgunluğu yakalayabilmek amacıyla kaleme alınan didaktik eserlerdir. Bu eserlerde müellifler, ahlâkî çözülmeleri önlemek gayesiyle eksiklik hissettikleri alanlara dair gözlemlerini okuyucu ile paylaşmışlardır. Toplumun her kesimini hedef kitle olarak benimsedikleri görülen nasihatnâme yazarları, dinî, örfî ve sosyal alanlar başta olmak üzere hemen her alanda gördükleri eksiklikleri dile getirmekten geri durmamışlardır.[1] Tarihî seyir içerisinde içerik ve konu başlıkları itibariyle zengin bir yapıya bürünen bu tür eserleri,[2] Osmanlının son döneminde de görmek mümkündür.[3] Bu yazımızda Darendeli Süleyman Penâhî’nin “Nasihatnâme” adlı eserinin Darende Şeyzadeoğlu Özel Kitaplığı’nda bulunan nüshasının tanıtımını yapacağız.
Süleyman Penâhî Kimdir? “Nasihatnâme” Adlı Eserinin Özellikleri Nelerdir?
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Bilge Kaya Yiğit, “Süleyman Penâhî’nin Nasihatnâmesi” adlı makalesinde, doğum tarihi belli olmayan Rumelili Süleyman Penâhî; Konya’da doğan asıl adı Mustafa olan, Sultan Mehmed Camii’nde Kütüphane Müdürlüğü ve Konya Mevlevîhanesi’nde mesnevîhanlık ve şeyhlik yapan ve 973/1563 tarihinde vefat eden Süleyman Penâhî ve Tebrizli olup Yavuz Sultan Selim zamanında İstanbul’a gelen Kanûnî Devri’nde saraya nakkaşbaşı olan, resim sanatında şiir alanından daha meşhur olan Süleyman Penâhî olmak üzere üç kişiden bahsetmiştir.[4]
Mora’da ve Mirdos Kalesi’nde tekkesi olduğu söylenen Süleyman Penâhî, Darendeli Cebecizâde Mehmet Paşa’nın torunudur.[5] Şeyh Hamid-i Veli soyundandır.
Hayatı hakkında kaynaklarda fazla bir bilgiye rastlamadığımız Süleyman Penâhî’nin 1203/1789’da doğduğu sanılmaktadır. Mehmet Paşa’nın torunu ve Zaim Mustafa Ağa’nın oğludur. Hasan Bakaî ile Hayret Mehmet Efendi’nin küçük kardeşleridir.[6] Bir vakıf kaydından anlaşıldığı kadarı ile Süleyman Penâhî’nin de Yusuf Agâh adında bir oğlu vardı Bu zat adı tespit edilemeyen bir fetva kitabını yine adı tespit edilemeyen bir yere vakfetmiştir.
Süleyman Penâhî, bir süre Cebecizâde Mehmet Paşa’nın kapı kethüdalığını yapmıştır. Cebecizâde Mehmet Paşa’nın Cidde ve Sayda valiliğine tayin edilmesine ilişkin hatt-ı hümayunun sadrazam arzına göre, Cebecizâde Mehmet Paşa’nın Mısır valiliği yerine Cidde ve Sayda valiliğine tayin edilmesi üzerine, kapu kethüdası ve torunu olan Süleyman Penâhî, Mehmet Paşa’nın Mısır valiliği görevini almasından çekinerek 1193/1779’da kapı kethüdalığından istifa etmek istemiştir.
Süleyman Kaşif’in daha sonra bir süre için Matbah-ı Amire, yani saray mutfağı emini olduğu görülmektedir. Bu arada Halep cizye mukataası kendisine tahsis edilmiştir.
Süleyman Penâhî, ilim ve fazileti şahsında birleştirmiş bir âlimdir. Birçok eserleri olduğu ifade edilmekteyse de elde bilinen yegâne eseri 1220/M.1805-1806’da telif olunan Nasihatnâmesi’dir. Giriş kısmının başında Haza kitap-ı Nasihatnâme ve Nazm-ı Süleyman Penâhî Rahmetullah ibaresi ve Besmele’den sonra giriş kısmı başlamaktadır. Bilindiği gibi Nasihatnameler, öğüt verici özellikte yazılmış olan didaktik eserlerdir. Mesnevi şeklinde olduğu gibi küçük manzumeler halinde de yazılabilir.[7]
Yiğit, elinde bulunan nüsha ile tanıtımını yapacağımız Darende’de bulunan nüshayı karşılaştırdığını, vezin bozuklukları, farklı başlıklar ve eserin girişindeki “Nasihatnâme: Nâzımı Süleyman, Miftâhü’l-cenne’nin manzumu” şeklindeki ifadeden hareketle elinde bulunan nasihatnâmenin Moralı Süleyman Penâhî’ye ait olduğu kanaatini paylaşmıştır. Burada verdiği bilgiye göre elindeki nasihatnâme 9 varak ve 203 beyitten oluşmaktadır.[8] Yazar, elindeki nüshanın “Der beyân-ı Cum’a” başlıklı manzume ile başladığını ve dünyanın geçici olduğuna dair bir anlatımın olduğunu söylemektedir. Müellif, ardından elindeki nasihatnâmenin transkripsiyonunu takdim etmiştir.[9]
Tespitlerimize göre tanıtımını yapacağımız nasihatnâme ile müellifin üzerinde çalıştığı nasihatnâmenin yazarları da nasihatnâmelerin içerikleri de tamamen farklıdır. Darende Şeyhzadeoğlu Özel Kitaplığı’nda Kitap No: 480, Tasnif No: 811’de bulunan nasihatnâme, kanaatimizce, yukarda hakkında bilgi sunulan Darendeli Süleyman Penâhî’ye aittir. Çünkü elimizdeki nasihatnâme “Der beyân-ı Cum’a” ile değil “Der beyân-ı Mi’râc” başlığı ile başlamaktadır. Elimizdeki nüsha 100 varaktan fazladır ve 1220/1806’da yazılmıştır. Cemil Gülseren bir makalesinde Darendeli Süleyman Penâhî’nin Nasihatnâmesi’ndeki başlıkları ve sayfa numaralarını nakletmiştir.[10] Bizdeki nüshada Süleyman Penâhî’nin Nasihatnâmesi’nde yer alan konular ve sayfa numaraları şu şekildedir: “Der beyân-ı Mü’râc- 3, Der beyân-ı Nasîhatnâme- 32, Evsâf-ı Resûl- 33, Beyân-ı ehli’l-Cennet- 34, Beyân-ı Hz. Âdem- 36, Beyân-ı Şekl-i Dünya- 42, Beyân-ı İbrâhîm- 53, Beyân-ı Kaza ve Kader- 57, Beyân-ı iman- 60, Der beyân-ı fakîr- 62, Beyân-ı Recep- 63, Beyân-ı Şa’bân- 70, Mizan- 74, Beyân-ı Şebb-i Kader- 75, Beyân-ı Sadaka-i Fıtır- 81, Beyân-ı îd-i fıtır- 83, Beyân-ı Zilhicce- 85, Beyân-ı Muharrem- 87, Beyân-ı Cum’a- 93, Beyân-ı vefat-ı garîb- 97, Beyân-ı tevbe- 100, Beyân-ı Hacc ve Zekât- 109, Beyân-ı Ulûm- 111, Beyân-ı ehl-i dünya ve ehl-i âhiret- 115, Beyân-ı Hz. Zekeriyyâ- 118, Beyân-ı Cennet ve Cehennem- 121, Hitâm-ı Nazm- 129, Münâcât- 131.” Bu verilerden Gülseren’deki nüsha ile bizdeki nüshanın da farklı olduğunu anlamış oluyoruz.
Netice olarak ifade etmemiz gerekirse Darendeli Süleyman Penâhî’nin bu eseri, geniş bir yelpazede kişisel ve toplumsal birçok konuya değinen özel bir çalışmadır. Eserle ilgili akademik bir çalışmanın yapılmaması bir yana çalışmaya dair nakledilen bilgilerdeki kargaşanın dahi giderilememiş olması üzüntü vericidir. Akademik bir hassasiyetle, eserin farklı nüshalarının bir araya getirilmesi, farklıkların göz önüne serilmesi, böylece Türkçemizin özgün kullanımı ve şiirin gücü ile nasihatnâme türündeki eserler arasında seçkin bir yeri olduğunu gözlemlediğimiz bu çalışmanın gün yüzüne çıkarılmasını ümit ediyoruz.
[1] İskender Pala, “Nasihatname”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2006, c.XXXII, s.409-410.
[2] Reyhan Keleş, “Türk Edebiyatında Nasihat”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED], Sayı: XLIV, (ERZURUM 2010), s.183-209.
[3] Ahmet Çamalan, Osmanlı Siyâset-nâmelerine Göre Sonun Başlangıcı, Sebepler ve Çözüm Önerileri Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih (Yeniçağ Tarihi) Anabilim Dalı, Ankara 2006, s.9.
[4] Bilge Kaya Yiğit, “Süleyman Penâhî’nin Nasihatnamesi”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. II, Sayı: III, (Ankara 2015), s.106.
[5] Hanifi Hoca, Darende Tarihi, s. 4.
[6] Hanifi Hoca, Darende Tarihi, s. 4; Cemil Gülseren, “Süleyman Penahi”, Somuncu Baba, yıl. 4, sy. 16, Mart 1998, s. 15-16. Bu araştırmada Süleyman Penahi’ye ait Nasihatname’nin giriş kısmı da bugünkü harflerle yayınlanmıştır. Ayrıca Bkz. Selman Özsoy, Zaim Zadeler, Silsile Neseb Tarihi; İsmail Fehmi Öztürk, Darende Tarihi.
[7] Hanifi Hoca, Darende Tarihi, s. 4; Cemil Gülseren, “Süleyman Penâhî”, s. 15-16.
[8] Yiğit, “Süleyman Penâhî’nin Nasihatnamesi”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. II, Sayı: III, (Ankara 2015), s.107-108.
[9] Yiğit, “Süleyman Penâhî’nin Nasihatnamesi”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. II, Sayı: III, (Ankara 2015), s.110-111.
[10] Cemil Gülseren, “Süleyman Penahi’nin Nasihatnamesinde Konu Dağılımı”, Somuncu Baba, Sayı: IL, s.28-29.
Fatih ÇINAR
Yazar17.yüzyılda, Anadolu’da, dildeki başarısı ve gönlünün zenginliği ile dikkat çeken birçok mâneviyât erinden bahsetmek mümkündür.[1] Onlardan biri, üstâdı Abdülehad Nûrî-i Sivâsî (öl. 1061/1651) ve onun...
Yazar: Fatih ÇINAR
Bayrâmî-Melâmî geleneğinin önde gelen isimlerinden olan Hâşimî Emîr Osman, XVI. yüzyılda faaliyet yürütmüş sûfîlerdendir. Hâşimî, döneminin şartları içerisinde görüşlerini bir usûl dâiresince serdetme...
Yazar: Fatih ÇINAR
ÖZGEÇMİŞ:1 Haziran 1970 tarihinde Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde doğdu. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı.19...
Yazar: Şerif Hamideddin TEKTAŞ
Darendeli Osman Hulûsi Efendi’nin Ağabeyi Ahmet Nûri Efendi’nin Kültürel MuhîtiAnadolu’nun yakın tarihinde ilmî gayretleri, vakıf hizmetleri ve gönüller ihyâ eden adımları ile derin izler bırakan isim...
Yazar: Fatih ÇINAR