DİN EĞİTİMİNDE ALLAH SEVGİSİNİN ÖNEMİ 2
Dergimizin bir önceki sayısında
bu konuyu ele almıştım. Öneminden dolayı konu uzun olduğu için iki sayıda ele
almanın daha uygun olacağını düşündüm.
Din eğitiminin gereksiz olduğunu
düşünenler ne kadar yanlış bir düşünce içinde ise dinin asıl kaynaklarına
dayalı, hurafelerden uzak, sevgi, hoşgörü ve ahlak temelli bir din eğitimi ve
öğretiminin zeminini hazırlamak da o kadar elzemdir.
Eğitim, doğumdan önce başlayıp
ailede temellenen, okulda ve toplumda şekillenen, hayat boyu devam eden bir
süreçtir. Çocuklarda sağlıklı bir din anlayışının oluşması öncelikle ailenin
yaşantısı, davranışları ve sevgisi ile mümkün olabilmektedir. Sevgi, çocukları
Allah inancına yaklaştıran temel bir unsurdur ve zamanında kazandırılması
gereken bir özelliktir.
Sevginin hâkim olduğu bir ailede
yetişen çocuklar, yetişkinlik döneminde her bakımdan başarılı, sosyal ve din
ile barışık olurlar. Eğer çocuklar, sevgi temelli bir din eğitimi almamışlarsa
ömür boyu problemler yaşayabilecek, hatta din karşıtı tutum
takınabileceklerdir.
Allah, sevilmesi gerekendir;
korkulması gereken değildir. Zaten, Allah’a olan sevgi kişide oluşmuşsa,
Allah’ın emir ve yasaklarını uygulamak ve yasakların hikmetini kavramak kolay
olacaktır. Allah’ı gereği kadar tanıyan kişi, Allah korkusunu itici değil gerekli
olan bir durum olarak görecektir. Yetişkin bir insanda Allah korkusu elbette
olacaktır; ama bu korku henüz tam kavrama yaşında olmayan çocuklara
verilmemelidir. Allah’a olan korku sıradan, kaba bir korku, canavar karşısında
hissedilen türden bir korku olmamalıdır. Bu korku, Allah’ın sevgisinin azalması
veya yok olması korkusu; Allah’ın gücü karşısında insanın kendi acizliğini fark
edip irkilmesi; O’nun gücünü tanımanın verdiği bir acizlikle karışık hayranlık
hissi olmalıdır. Bu anlamda Allah korkusu, itici değil çekici, ürkütücü değil
kucaklayıcı, yıkıcı değil yapıcı, yaralayıcı değil besleyici rol oynayacaktır.
Bu da ancak öncelikle Allah sevgisiyle mümkün olacaktır.
Yukarıda verdiğim bilgiler ışında
şunu tekrar ifade etmek istiyorum: Çocuklar, Allah sevgisine odaklı bir din
eğitimiyle yetiştirilmelidirler.
İnsan, tanımadan sever mi?
Bilinmeyen şey sevilir mi? Elbette tanınmayan, tam olarak bilinmeyen şey
sevilmez. Allah’ı bilmeden, tanımadan, anlamadan ve anlamlandırmadan ona
ilişkin sevgi oluşmaz. Sevginin yoğunluğu, sevileni tanıma ve anlama ile
paraleldir. Bu anlamda, Allah sevgisi de Allah’ı yeteri kadar tanımak ile
mümkün olabilir.
Allah’ı tanıyan ve Allah’ın
sevilmeye layık olduğunu fark eden kişi, Allah’a inanmaya da başlar. Anne ve
babaların görevi, çocuğun Allah’ı tanıması ve sevmesini sağlayacak eğitimi
vermektir. Allah’ı seven ve Allah’tan
hoşlanmaya başlayan çocuk, O’na inanıp bağlanmak ister.
Allah’ı seven, Allah’ın
istemediği davranış ve tutumların içine girmez. Allah’ı seven, onun emir ve
yasaklarına uymayı severek yapar.
Peki, çocuklara Allah’ı nasıl
sevdirebiliriz? Bu soru danışmalarımda bana sık sık sorulur. Ben de cevap
olarak, “Çocuklarımıza cenneti olan Allah’ı anlatarak…” ile başlayan
tavsiyelerde bulunurum. Çocuklara sevgi merkezli bir Allah tasavvuru
verilmelidir. Allah tanıtılırken ceza veren, cehennemi olan olarak asla
tanıtılmamalıdır.
Allah, “Rahman” ve “Rahim” olan,
olarak tanıtılmalıdır. İnsanı koruyan, merhametli, çok şefkatli, kolaylaştıran,
seven, bağışlayan olarak tanıtmak gerekir. Allah bu şekilde tanıtılırken,
Allah’ın bizler için var ettiği gıdalar, su, nimetler, hava, güneş vb. de ifade
edilmelidir.
Allah sevgisini ve merhameti
kavrayan çocuk Allah’a yaklaşacak; O’nu sevmesine, O’ndan hoşlanmasına, var
olan sevgisini geliştirmesine ve sevdiği için de inanıp bağlanmasına yol
açabilecek, mevcut imanını daha da pekiştirmesine katkı sağlayacaktır.
Çocuğa din eğitimi vermek ve din
eğitimine Allah sevgisiyle başlamak aslında hem kolaydır hem de zordur. Eğer
anne ve babalar bilinçli olarak önce kendilerini geliştirirlerse bu eğitim
kolay olacaktır ve bu eğitim konusunda büyük yanlışlar yapılmayacaktır.
Özet olarak, anne ve babalar ile
eğitimciler çocuklara din eğitimi vermeden önce şunları bilmek zorundadır:
Çocuğun içinde bulunduğu gelişim
döneminin özelliklerini,
Hangi yaşta ne öğretilmesi gerektiğini,
Allah öğretimine sevgi ile başlanması gerektiğini.
Şimdi kendimizi sorgulayalım…
Sevgi mi veriyoruz yoksa sürekli emir mi veriyoruz? Kaşları sürekli çatık olan
suratsız mıyız? Ödül mü veriyoruz yoksa sürekli ceza mı veriyoruz?
Selam ve saygılarımla...
Kaynaklar:
Aydın, M. Şevki, “Âlemi Öğreterek Allah’ı Tanıtmak”, Diyanet
Aylık Dergi, Ankara, Nisan 2008.
Aydın, M. Şevki, “Allah’la Korkutarak Eğitmek”, Diyanet
Aylık Dergi, Ankara, Haziran 2008.
Eşref BOLUKÇU
YazarKültür, bir milletin yaşama tarzıdır veya kültür bir milleti başka milletlerden ayıran özelliklerin bütünüdür. Milleti de "Kültür birliğinden ibarettir." şeklinde tarif edenler var. Evvelâ millet, bi...
Yazar: Mukaddes DİVAN
Kitabın adı: Kelile ve Dimne Yazar: Beydeba Yayına hazırlayan: Sadık Yalsızuçanlar Yayınevi: Antik Yayınları Yayın yeri ve yılı: İstanbul/2017 Sayfa sayısı: 288 Yaş aralığı: 14 İşlenen konul...
Yazar: Sait ÖZER
Aile, toplumun yapı taşıdır. Aile aslında toplumun son kalesidir. Bu kale düşerse toplum da buhrana düşer. Onu kaybedersek bütün insanî özellik ve güzelliklerimizi de kaybederiz. Aileyi sevgi okulu hâ...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
İnsan sağlığı bir bütün olarak ele alınmalıdır. Hem beden hem de ruh sağlığı birbirinden ayrılmaz olarak değerlendirilmelidir. Ne var ki beden sağlığımızı önemsediğimiz kadar ruh sağlığımızı önemsemed...
Yazar: Eşref BOLUKÇU