EDİTÖR'den
“Milletler, kültürleri ve onu
insanlığın hizmetine sunan büyük âlimler ile yaşarlar. O insanlar ki etrafına
iyiliği ve fazilet duygularını yayarlar.
Merhamet duyguları, sevgi,
hoşgörü, mütevazılık, iman ve insanlığı aydınlatma bir düşüncenin temelinde var
ise o ölmeyen ve toplumla bütünleşen harcın meydana gelmesini sağlayan kişidir.
Somuncu Baba Dergâhı’nı ziyaret
ederken ve Es-Seyyid Hacı Osman Hulûsi Ateş Efendi’nin Kütüphanesi’ni tetkik
ederken, milletimizin nasıl ayakta kaldığını daha iyi anladım.
Yaradan’a sığınıp O’na inanan ve
gönül sultanları ile birlikte sevgi, hoşgörü ve imanı bütünleştirerek insanlara
doğru yolu gösteren yüce büyüklerimizi minnetle ve şükranla anıyorum. Etrafında
her gördüğü hammaddeyi insanların hizmetine nasıl sunulabilir ve
değerlendirilebilir merak ve idealini idareciler için yol gösterici olarak telakki ediyorum. Allah
rahmet eylesin, vakfa başarılar diliyorum.”
Arz ettiğimiz bu satırlar, 26 Haziran 1992
tarihinde H. Hulûsi Ateş Şeyhzadeoğlu Özel Kütüphanesi Ziyaretçi Defteri’ne
Malatya Valisi Saffet Arıkan Bedük Bey’in kaydettiği mühim bir nottur.
Her türlü kibir ve gururdan
arınmış mütevazı bireylerin oluşturduğu toplumda elbette ki hoşgörü, dayanışma
ve yardımlaşma duyguları daha fazla artar, yüksek değerler olarak topluma
güzellikler verir. Bu anlamda, tasavvufî anlayış ile mütevazı olmanın gereği
olarak “toprak olmak” ifadesi büyük önem arz etmektedir. Çünkü toprak, bağrında
bulundurduğu her türlü berekete, güzelliğe ve ihtişamına rağmen yerdedir ve çiğnenir.
Bu anlamda toprak, tevazuun bir simgesi olarak kabul edilmektedir. Es-Seyyid
Osman Hulûsi Efendi Hazretleri şöyle buyurur:
Ey gönül hâk idi aslın sen yine
hâk olagör
Derd-i Hakk ile yanuben cümleden pâk olagör
(Ey gönül, aslın topraktan
yaratıldı, sen yine toprak gibi tevazulu, temiz ve temizleyici ol. Hak ateşi ve
aşkı ile gönlünü yak ve böylece her türlü kötülüklerden temizlen.)
buyuruyorlar.
Çağlar akar âb-ı revân yüz yere
kor eyler figan
Ol demde zerrât-ı cihân feryâd eder vakt-i seher
(Çağlayarak akan ırmaklar ve
sular, tevazu göstererek, toprakla bir, yüzü yerdedir. İşte o akan su da,
yeryüzündeki bütün varlıklar da kendi dillerince Allah'ı vakt-i seherde
zikrederler.)
Buharî’nin Edeb’de, İbn-i
Mace’nin Enes (r.a.)’tan rivayet ettikleri hadis-i şerifte ise şöyle
buyrulmuştur:
"Allahu Teâlâ bana ‘Mütevazı
olun, bazınız bazınıza zulmetmesin.’ diye vahyeyledi."
Rasûlullah (s.a.v.)’ın tevâzuu
ile alâkalı olarak, Kadı İyaz (r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlullah (s.a.v.),
yüce mansıbı ve yüksek rütbesi ile beraber insanların en mütevazısı idi. Bunun
böyle olduğuna şu delil kâfidir. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), melik peygamber
veya kul peygamber olmak arasında muhayyer bırakıldı da kul peygamber olmayı tercih etti.”
Şeyh Sa'dî'nin deyimiyle,
"Derviş gönül ehlidir, Allah adamıdır. Çiğnendikçe daha iyi ürün veren
toprağa benzer. Sevimli ve güzel yüzlüdür, soğuk tabiatlı ve asık suratlı
değildir. Herkesi anlamaya ve derdine deva bulmaya çalışır. Ermiş ve ergin bir
insandır.” Yine Hulûsi Efendi'nin bir beytine bakalım:
Dervişin yüzü yerde/ Hâk ile yeksân gerek
Editör
YazarEğitimin amacı, insanlara istenen ve kalıcı değişiklikler kazandırmaktır. Burada önemli olan “istenen” kelimesidir. İstenilen şey, bir toplumun gelecekte huzurlu ve düzenli olabilmesi için gerekli ola...
Yazar: Editör
Çocuklara saygı kavramını öğretmek, onların toplumsal kuralları anlaması, sağlıklı ilişkiler kurması ve başarılı bir iş ile aile hayatına sahip olabilmesi için gereklidir. Ebeveynler, çocuklarının say...
Yazar: Editör
Hoşgörü, İslâm ahlakının temelini oluşturan bir erdemdir. Bu erdem; insanları yargılamadan, kırmadan ve aşağılamadan, affedici ve anlayışlı olmayı içerir. Hoşgörü, farklı inanç ve görüşleri kabullenme...
Yazar: Editör
Müktefî: İktifâ Eden, Yetinen (s.a.v.)Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübarek isimlerinden bir de Muktefî idi. Hz. Peygamber’e (s.a.v.) risâlet görevi verildikten sonra o, vazifesini yerine getirebilm...
Yazar: Editör