AHŞAP SANATINA EMEK VEREN USTA HİKMET BÜRKÜK İLE
ÖZGEÇMİŞ
1977’de
atölye çalışmalarına başladı. Eğitimini, usta çırak ilişkisi ile dört kuşaktan
beri ahşap işçiliği üzerine çalışmalar yapan bir ailenin devamı olarak babası
Hüseyin Bürkük’den aldı. Bu sırada klasik ahşap el sanatlarıyla uğraşan ve
uygulamalarda bulunan çeşitli ustalardan eğitim ve uygulamalı derslerini
gördü.1996’da hat ve tezhip kurslarına katıldı.
Hâlen
uygulamalı olarak Selçuklu ve Osmanlı estetiği içeren ve çeşitli örneklerden
oluşan kündekârî, oymacılık, naht, sedefkârlık, hat, tezhip sanatlarının
yanında klasik anlamda olmak üzere de ahşap el sanatları ile uğraşmaktadır.
El
sanatlarını araştırıp bu günkü şartlarda üretmeye gayret gösterirken ilerdeki
kuşaklara bu sanatları aktarabilmek için de ilgisi olan kişi ve kurumlara
öğretmeye çalışmaktadır.
Ahşap
oyma sanatında ustalık kazanmak için hangi süreçlerden geçmek gerekiyor?
Ahşap Sanatının Sırrı
Önce
sabır. Sonra sevmek, hissetmek ve zevk almaktır.
Elinize
aldığınız parçaya odun mantığıyla bakarsanız önünüze gelecek işte ona göre
olur.
Bu
işi yapacak kişi önce ağacı sevecek onun ağırlığından ve tozundan kaçmayacak. Kısaca
mesleğe âşık olacak. Sevmek hissetmektir, çalışırken elinizdeki ağacın ne
olabileceğini hissedeceksiniz. Her ağaçtan her şey olmaz, bunu bileceksiniz. Bunları
çözdükten sonra zaten geriye ortaya çıkan üründen ve insanların
eleştirilerinden zevk almak kalıyor. İşte o zaman size usta diyorlar.
Eleman ve Okul
Maalesef
piyasada yetişmiş eleman sıkıntısı had safhada. Tezgâhtan yetişen elemanla
sonradan bu işe başlayan elemanın arasında uçurum var. Tezgâhta yetişeni elinde
tutmak, dışarıdan gelenide yetiştirip işe adapte etmek çok büyük sorun. Bunu zaman
içerisinde biz biraz aştık fakat yeterli değil.
Şu
anda bu sorunu okullardan çözmeye çalışıyoruz. Fakat ne yazıktır ki okulda
restorasyon bölümü okuyan bir öğrenci bırakın pratiği kâğıt üzerinde bile yeterli
teknik bilgiyi alamıyor.
Sektörün
en büyük sorunu yetişmiş eleman ve teknoloji eleman yetişmemesidir. Teknoloji
hızlı para kazanılan alanlarda ilerliyor, bizlerde hâlâ el emeğiyle bir şeyler
yapmaya çalışıyoruz.
Bu
sektörde çok azımız başkaları için üretilmiş makinaları kendimize uyarlayıp
kullanabiliyoruz
Ecdadımız
Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerini örnek alarak yeni nesillere miras bırakmak
üzere hangi çalışmalar yapılmaktadır?
Emek Ahşap Geleceğin Antikaları
Geleneksel
Türk ahşap sanatının gelecek nesillere miras kalacak olan eserlerini, 21.
yüzyılın antikalarını oluşturabilmek için yapılması gereken sanat dünyamıza
yeni koleksiyonlar kazandırmaktır. Ancak bu sayede sanatın ve sanatçının
yaşamasını sağlayacak toplumsal ilgiyi ortaya koyabiliriz.
Firmamız Emek Ahşap’ın katılmış olduğu fuarlardan da anlaşılmıştır ki dünyanın
her yerinde bu bilince sahip en azından bu bilinci edinmeye hazır pek çok
sanatsever vardır.
Onların
arasında birçoğunun ilgisini çeken ve takdirlerini kazanan firmamızın profesyonel
kadrosu başarılı çalışmalarıyla 1974’den
buyana geleneksel ahşap sanatını gelecek nesillere nitelikli eserler olarak
aktarmayı kendisine hedef seçmiştir.
Geleneksel
ahşap yontu sanatı Selçuklu ve Osmanlı’da temelleri atılmış bir sanat
dalımızdır.
Mimarî
süsleme sanatı olarak önemli görevler üstlenen ahşap yontu ilk zamanlar iç mekân
süslemelerinde görülmüş fakat daha sonraları büyük projeler olan camilerde mihrap,
minber, kürsü, kapı ve mahvel korkuluklarında yoğun olarak kullanılmıştır.
Osmanlı
sarayları ve konaklarında ise ahşabın uygulanmadığı hiçbir alan yoktur. Özellikle
tavanlar bunun en güzel örneklerini içerir.
Emek ahşap olarak
bizler günümüz teknolojisinin getirdiği endüstriyel ahşap işçiliğinin yanı sıra
geleneksel ahşap el işçiliğini de uygulayarak nadide parçalar üretmeye çalışıyoruz.
Ahşap
yontu sanatının dışında firmamız Selçuklu’dan günümüze kadar korunmuş olan bir
sistemi de uygulamaktadır. Bu sistemin adı kündekârîdir.
Kündekâri sanatı
genel çerçevede nasıl tarif edilebilir?
Kündekârî
Ahşap
sanatının olmazsa olmaz tekniklerini gerektiren bu sistem kısaca izah edilirse,
küçük küçük şekillendirilmiş parçaların hiçbir kimyasal ve çivi kullanmadan
birbirine geçme tekniği ile bir araya toplama işine denir.
Bu
teknik ağırlıklı olarak cami kapıları, pencere kanatları, kürsü ve minber
göbeklerinde kullanılmaktadır. Orijinal desenler dışında günümüz şartlarına
göre tasarlanmış modelleri de yeni yapılarda uygulamaktayız. Orijinal olarak bu
tekniği Türkiye’de uygulayan az sayıdaki firmalardan biri olmaktan gururluyuz.
Dört
kuşaktan beri ahşap sanatıyla uğraşan bizler sizlere daha iyisini sunabilmek
için büyük çaba içerisindeyiz. Önce kalite sloganıyla yola çıktık ve bu yolda
büyük mesafeler kat ettik.
Kaç kuşaktır ahşap
sanatıyla ilgileniyorsunuz?
Emek Ahşap Bu Sektörde Örnek
Dört
kuşaktan beri ahşap sanatıyla uğraşan bir ailenin devamı olarak Emek Ahşap 1972’de
Hüseyin Bürkük tarafından İstanbul’da faaliyetlerine devam etme kararı
almıştır.
O
günkü şartlarda atölye mantığıyla başlayan imalat zamanla gelişip bugünkü
teknolojiyi yakalamıştır. Ahşaba olan tutkumuz ve tarihe olan saygımız bizleri
zaman içerisinde ağırlıklı olarak camiler olmak üzere eski eserlerin
restorasyonu ile sıfırdan, yeni eserlerin yapılmasına da yöneltmiştir.
Emek Ahşap
olarak bizler özellikle orijinal kündekâri uygulamalarıyla ve ortaya koyduğu
diğer ürünleriyle kalitesini ispatlamış sektöründe lokomotif olma özelliğini
koruyan ahşapla ilgili her türlü talebe cevap veren bir kuruluştur. Eski
eserlerimizdeki bilinçsiz restorasyon ve yeni yapılaşma bizlerin bu işe daha
çok önem vermemizi daha çok araştırma yapmamızı sağlamıştır.
Son yıllarda ahşap
sanatına insanların bakışı ve ekonomik çevrenin etkilere nasıl olmuştur?
Son On yılın Değerlendirmesi;
El Emeği Nereye Gidiyor?
Son
yıllarda piyasadaki olumsuz gelişmeler bu sektörde de maalesef büyük sıkıntılar
yaratmıştır. “El emeğinin pazarlığı olmaz.” mantığı yerini “Çiviyi çakan parayı
kazanır.”a bırakmıştır. Üzülerek söylemek gerekir ki el emeğinin hükmü
kalmamıştır.
Her
şeyin otomasyona döndüğü bu ortamda üretiminin `’ını el emeğiyle yapan bizler
başka sektörler için imal edilmiş makineleri kendi ihtiyacımıza göre düzenleyip
kullanıyoruz.
Buda
bizlere ek maliyetler getiriyor. Teknolojinin bizim lehimize gelişmesi zor
çünkü bu sektör o kadar geniş değil.
Ürettiğiniz ahşap
ürünlerinden bahseder misiniz?
İmal
ettiğimiz ürünler tamamen masif ağaç olup kullandığımız ağaçlar ağırlıklı
olarak Afrika menşeli olup uzun süre beklettikten sonra mamul hâle getirilir.
Emek ahşap olarak
bizler çoğunlukla camilerin ana giriş kapıları, mihrap, minber, kürsü, mahfel
korkulukları ve özel tasarım ev dekorasyonları yapmaktayız.
Ahşap
deyince akla gelen sıcaklıktır. Bu sıcaklığı en güzel şekilde insanların
beğenisine sunmakta bizim işimizdir.
Bizler
profesyonel kadromuz ile bunları başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Bir
örnek vermek gerekirse herkesin Beykoz merkezdeki (on çeşmelerin olduğu yer)
yeni restore edilen caminin ahşap işçiliğini görmelerini tavsiye ederim.
Halil GÖKKAYA
ŞairBin bir türlü müzikleri dinlerken,Masum feryatları duyuyor musun?Komşuların inim inim inlerken,Böyle mışıl mışıl uyuyor musun?Bu topraklar, Kudüs mülkümüzdü ya,Kızılelma esas ülkümüzdü ya,İnsanlık, ad...
Şair: Halil GÖKKAYA
Nasip oldu, yolum düştü Yemen’e,Osmanlının izlerini aradım…Biz yurda döneli geçmiş yüz sene,Kışlaları, sokakları taradım…Sebe diyârında, saba rüzgârı,Ne Belkıs’ı kalmış, ne de Süleyman!İsyan edenlerin...
Şair: Halil GÖKKAYA
Allah dostlarına yâr ol,Allah senden razı olsun,Onunla ol, O’nda kaybolAllah senden razı olsun.Kur’an oku, Kur’an okut,Mevlâna’ca gergef dokut,Son Resulün yolunu tut,Allah senden razı olsun.Yunus dery...
Şair: Halil GÖKKAYA
Bütün âlem hep el ele,Verelim kardeş kardeşe...Göğsümüzü her müşküle,Gerelim kardeş kardeşe...Bırakalım seni-beni,Terk edelim haset-kini,Dokuyup aşk kilimini,Serelim kardeş kardeşe...Ömür koza, can ke...
Şair: Halil GÖKKAYA